26 Ekim 2014 Pazar

Bunu herkese vermem kimsede size vermez

evet am göt meme aklınıza gelmiş olabilir fakat,
ben burda size değiniceğim kısım tam olarak bu değil.
ben manipüleden bahsediyorum şuana kadar tüm başlıkları okudum,
misal gbosadam ve tcma gibi iyi yazarların olduğu
güzel çekici başlıklar fakat hiç biri size o gücü vermedi
neden ?
çünkü bu çok güçlü bir silahta o yüzden,
size nasıl ses tonunuzun olucağını ve onları nasıl yönlendirceğinizi öğreticem.
nasıl konuşmanız gerektiğide size kalmış ama ses tonu önemlidir.
edit: http://inci.sozlukspot.co...%20size%20vermez/@renvacy
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:34 ~ 02:02)

@2 ben tam anlamıyla size bunu vericem panpa
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:35)

@4 tamam panpa,ben çok cahildim bu konularda manipüleyi hiç duymamıştım.
ilk olarak tcmada başladım,
fakat o bize bu gücü vermedi ve alfa gibi bir tabir oluşturdu
ve onu yaşamamızı istedi kabullenen oldu veya olmadı.
açıkcası biraz inandırıcıydı fakat alfayı araştırdığımızda
karşımıza sadece liderlik çıkıyordu dişilerle çok alakası olmayan birşey yani.
gbosadamda manipüleden bahsetti sonra onun çevirdiği pandoras box'u okudum.
manipüleyi çözümlemem gerekiyordu bir kaç amerikadaki arkadaşlarımdan bilgi aldım,
ve bir dişi avcısıyla tanıştım ve ses tonunu ve bakışları sonrada manipüleyi detaylı olarak anlattı.
banada pek inandırıcı gelmedi fakat iş gerçekçiliğe gelince cidden işe yarıyordu.
en çokda türk insanlarında çünkü yetiştirilme şekilleri benim anlattıklarımla bire bir uygun.
ve siz onları cidden yönetebileceksiniz tam anlamıyla hemde.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:42)

@6 haklısın panpa,
ben neden burdayım onuda açıklayım.
kitap yazmayı düşündüm ama işe yaramazdı alan fazla olmazdı.
bu konuda beceriksizdim biraz maliyetimde yoktu,
ekşi sözlüktede bu potansiyel yoktu.
ben sana kadın avlıcaksın demiyorum zaten,
istediğin insanı yönetme gücünü vericem.
bilinçaltı amcıklaması yaşatacaksınız onlara
onlarda itaat etme durumunda kalıcaklar.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:46)

değiniceğimiz konuları biraz açıyım panpalarım size:
1-ses tonu
2-davranış
3-bakışlar
4-görünüş
5-manipüleye giriş
5.a-yalan söyleme
5.b-kontrollü yalan söyleme
5.c-reddetme
5.d-oyalama
5.e-radyonalizasyon
5.f-utandırma
5.g-baştan çıkarma
5.h-masum rolü kesem
5.i-suçluluk hissettirme
5.j-aptal rolü yapma
5.k-kaçamak cevaplar
6-manipüle teknikleri
6.a-kapıya ayak koyma tekniği
6.b-oltaya takma tekniği
6.c-kapıya yüzünü çarpma tekniği
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:54)

@11 haklısın panpa,
o zaten ağzı laf yaptığı için sürekli bir konuşma içerisindedir.
buda onun insanları analiz edip nasıl davranması gerektiğini bildiğini gösterir aslında.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:56)

@9 panpa caps yollamıcam fakat videolarla bazı şeyleri size özetliyerek anlatıcam.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:57)

@14 hayır panpa alfa yok burda manipüle etmeyi tam anlamıyla öğreticem.
sadece ben farklı tabirler kullanmıcam sadece bildiklerimi aktarıcam.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 01:58)

@17 panpam ben tam anlamıyla değiştirme demedim.
zaten nasıl vurgulanacak ses tonu ondan bahsedicem,
3 aşama sunucam istediğinizi seçeceksiniz yani ben komple bir değişimden söz etmedim.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:03)

@25 biraz önceki yazdıklarımı okuyabilirsin panpa
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:13)

@26 ahaha bizde alfa kurt yok panpam.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:13)

panpalarım sürekli yazabilecek bir yazar değilim.
yavaş ilerlicez biraz ben işsiz değilim,
benimde bir kaç işim gücüm var tabii o yüzden kusura bakmayın baştan söylemek istedim.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:17)

manipülasyonun biraz tanımını yapmak isterim kısa özet geçiyim size;
manipülasyon karşınızdakini koyun sizi çoban etme sanatıdır kısaca
ben psikolojik olarak yaklaşıcam birazda baskıyla ilişki kurup,
karşınızdakini etkisiz hale getiricez ve size itaat etmesini sağlıcaz.
aynı olay hayvanlardada geçerli,
bir hayvana sürekli sevdiği bir nesneyi veya yiyeceği verirseniz,
ve her defasında aynı hareketi yaptırırsanız artık sizin dediğiniz
kelimeyi veyahut sesi duyduğu zaman o nesneyi veya yiyeceği vericeğinizin habercisidir.
mesela ayı oynatma diye birşey vardı ki hepiniz bilirsiniz,
tam hatırlıyorsam galiba ayıyı sıcak bir suyun üzerine koyuyorlar,
ve o sırada zil çalıyorlar ayı her o sesi duyduğunda
ayağa kalkıp oynuyor aslında ayağının yandığını düşünüyor.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:22)

bu konuya kadın anlamında bakmak biraz ırkçılık olur.
kadınlar hakkında değil aslında tabii onlarada değinicem
fakat bunu her yazarın yapmasını sağlamayı planlıyorum.
yani kadın ve erkek burda önemsiz.
kadın ve erkekler başta eğitilerek avuçlarımıza geldiler,
gerek anne baba gerek toplum olarak ve onlara karşı kullanabileceğimiz
bir kaç adet gücü elimize verdiler ve bunu keşfedenler istediklerini elde ettiler.
ses tonunu anlatıcağım zaman zaten büyük olasılıkla farkına varıcaksınız
ve herşeyin seste başlayıp sizin hareketlerinizle bağdaştırıcı olduğunu anlıcaksınız.
istersem tüm konuya değinmem sadece bu ikisi üzerindende giderim fakat,
tamamlanmış olamazsınız bir işi ya tam yap yada hiç yapma.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:30)

bu gece yorgunum biraz dinlicem ve sabah döndüğümde tüm konulara tek tek değinip anlatıcam.
bu güce bir kaç kişinin sahip olması bir yanlızlıktır aslında,
insanların manipülasyonunu anlayıp onlara karşı kullanmakta yanlızlıktır.
çünkü bilinçsiz yapıyorlar ve kalkanları indirip kölen oluyorlar.
aslında bilseler ve seninle savaşsalar ve galip olan herşeyi alsa
bu inanılmaz birşey olurdu bende tam olarak bunu istediğim için,
size anlatmayı düşündüm.
hadi kalın sağlıcakla.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 02:35)

ses tonu;
başta söylemiştim babalar ve toplum olarak eğitilerek insanlar bize gelirler,
ve ek bir çaba göstermek gerekmez.
herkesin farklı bir ses tonlaması yoktur aslında bilinçsizde olsak yaparız bunu,
ve bazı şeyleri elde ederiz.
şimdi ilk olarak onay aramaya gidelim.
burda sanki birşey istiyormuşsunuz gibi söylemeniz gerekir birazda masumluk katarak,
ve ses yukardan aşağı doğru hafif bir incelme olmasıda gerekir.
bunu kullanmanızı hiç istemem çünkü onay istiyorsunuz ve
kimse sizi dinlemek felan istemiyor aslında o yüzden, bunu asla tavsiye etmem.
bunu neden söylediğimide açıklıcam.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 11:34)

ikinci ses tonumuzsa monoton,
yani duygusuzluk ifade eden bir kelime
buna fazla girmeye gerek yok hiç bir duygu katmadan direk söylediğiniz kelime gibi,
bu az uzda olsa etkilidir duygusuz olduğunuzu ifade etmez.
tam tersi karşınızdakinin o kadarda önemli olmadığını gösterir.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 11:35)

üçüncü ses tonuysa kırılarak söyleme,
bu ses tonumuzda yukardan aşağı doğru ineceksiniz,
yani sesinizin kalınlaşması zorunda,
küçükken birşeyler yaptığımızda babamız bize kızardı
o ses tonunu hatırlayın çoğu babada bu aynıdır aslında
veyahut sizin kullandığınız bir ses değişikliği çok şeye yol açabilir.
ona hafif kızarmışçasına konuşabilirsiniz ve bu en etkilileridir fakat bir formül daha var.
o en etkilisidir aralarında.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 11:39)

yani bu formül şöyle birşey;
monoton+kırılarak söyleme
bu ikisini topladığımızda karşımıza farklı bir tabi çıkıyor
benimse tavsiyem budur yani şöyle ki;
duygusuz başlayıp sert bir tonla bitirmenizi tavsiye ediyorum ki bu etkilidir.
bizim zaten toplumumuzda çoğu birey sert bir biçimde yetiştirilir.
söz veya kızma olarak tabii ve bu onların bilinçaltına kazınmıştır,
bunu kesinlikle kullanmanızı tavsiye ederim.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 11:44)

diğer konumuz davranış;
bu konuda değiniceğim konu ses tonuyla bağdaştırmanız gerekmektedir.
aynı anlam bakışlarada eklemeniz gerekmektedir,
davranışta en önemli unsurunuz ne çok kızmak nede tam bir duygusuzluk olmasın,
dediğim gibi davranışlarınızada ses tonundan kaptıklarınızla ilerlerseniz başarı ihtimaliniz
bir kadem üste çıkar.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 11:52)

en sevdiğim konu işte
--bakışlar--
sırf şu konu için bile yazarım amına koyim ama bunu uzatmıcam yani çok uzatmıcam.
şimdi bakışlar çok önemlidir cidden bir insana nasıl bakarsanız,
oda karşılık olarak ya sert yada yumuşak girer.
sizin bakışlarınız ses tonuyla bağdaştırılı olsun hepsi farklı olursa,
hem kafanız karışır hemde yapamazsınız böyle birşey imkansız gibi birşey,
yapıyorsanda yapma bütün tanımları ses tonunda yaptım onay aramayı
asla yapmayın.
bakışlarınız bonzai içmiş gibi olmasın çöktürmeyin yani,
bir insanı etkilerken gözler tam kalkık olmalı
hafifte bir gülümseme çakarsanız iyi olur fakat
konuşmaya geçince direk öküze bağlamayın monotondan girip kırılarak söylemeden çıkın.
o mesajı alıcaktır o almazsa bilinçaltı alıcaktır ve hep sizi düşünücektir.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 11:56)

bakışlar önemlidir,
birine sert bakarsanız o size daha sert girer
birine yumuşak bakarsanız duygusuz olarak girer
birine duygusuz girerseniz o size girmez bile amk.
birine duygusuz ve sert girerseniz bilinçaltı hiçbirşey anlamıyacağı için,
nasıl gireceğini bilemez o yüzden bir farklılık yarattılar.
olan tabirleri karıştırıp bir karmaşa yaratmadılar.
bu önemli bir silah haline gelmesinin asıl sebebleri şunlar;
ses tonu ve bakışlar.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 12:00)

ben size olayları tersten anlatıyorum,
nedeni insanların daha iyi kavradıklarını gördüm.
ben bunu arkadaşlarımda kullandım,
gerizekalılar bana karşı kullanmaya başladılar
orospu çocukları hepsi hepsini tek tek siktim.
dönüp arkama bile bakmadım.
bir usta her çırağına farklı birşey öğretirmiş,
bende öyle yaptım ve savunmasız bıraktığım yerlerden saldırdım.
ve hepsi siktir olup gittiler yine benim kölem oldular.
bu gücü asla paylaşmazdım paylaşamazdım bu yüzden.
burda beni kimse göremiyeceği için sıkıntı yok.
o yüzden herşeyi anlatıyorum veya anlatmıyorumdur.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 12:03)

size biraz tcma bahsedeyim,
tcma cidden psikolojik saldırı yapıyor bunu bir kaç defa okudunuzda anlarsınız.
siktir gidin siz ne anlarsınız amk moronları,
ben sizin ustanızım,
en güçlü alfa benim.
şu siktirin gidin betalar elensin demesi bile bir psikolojik baskıdır.
yani bir çok kişiyi etkilemesinin sebebide psikolojidir.
fakat bunlar hep birbirinden çalıyor sıralama şöyle gibi geldi bana,
yanlışta olabilir
pandoras box-gbosadam-tcma-life4dead
resmen birbirinlerinden gelme gibi,
hepsini okudum panpalarım analizlerim doğru,
ben kimseyi kötülemiyorum anlatma şekillerini anlatıyorum.
başlıkları okumak istiyorsanız; hayatınızı dipten değiştirin
burda var hepsi.
(78.160.202.138, renvacy ?, 11.08.2014 12:11)

@56 çok sert girmiş panpa alex'de zaten bir karizma var adam giyiniyor ama adamlayarak giriyoruk çeket tarzı hoş
bakışlar çok sert hafif sağa doğru gülümseme çakarsa süper olur.
@57 kaşlar çok çatık 2.resimin yerine 1.resmi tercih ederim daha karizmatik ve cool ama itaat ettirici yanıda yok değil.
görünüşünüzden en çok saçınıza önem verin,
eğer sims oynadıysanız farketmişsinizdir.
saç değişince surat tipinizde istemsiz olarak ufak bir değişim oluyor,
en azından bende oldu ve sizdede olmuştur saçınıza çok önem vermenizi tavsiye ediyorum.
saç bir erkeği baştan yarata bilecek bir unsurdur ben en az 5 farklı saç stili yaptırdım.
ve şuan bana zorluk çektirmeden yapabildiğim güzel bir saçım var.
kızlarda zaten saçımla felan çok oynarlar ve çok yumuşak olduğunuda söylerler.
yumuşaklık konusunda şampuan önermem çünkü saçınızı iyice sikiyor.
onun yerine doğal sabun alın doğal sabunlar hep iyidir ve saçınızı yıpratmaz.
(elidor reklamına döndük amk)
(78.160.202.138, renvacy ?, 12.08.2014 20:06)

takı takmanızı pek çok önermem takanlarda varsa çok fazla kullanmasınlar.
takı iyi değildir kadın işidir sizi sert göstermez aksine,
yumuşatır çok takı takmamanız önemlidir bu konu açısından.
(78.160.202.138, renvacy ?, 12.08.2014 20:07)

gelelim giyinişe insanların en çok dikkatini çeken giyiniştir,
paranız olmasa bile bir kaç marka almanızı öneririm.
sizin sevdiğiniz marka olursa iyi olur,
şayet ben sürekli örneklerle sizi giyindirirsem herkeste başarılı olmaz.
giyinicekseniz hep aynı marka olsun,
farklı farklı marka giyinmek,
tam modifiyesiz araba gibi olur.
o yüzden aynı marka giyinin gidip lc waikikide velet şeyleri almayın tabii.
(78.160.202.138, renvacy ?, 12.08.2014 20:09)

evet ayakkabıya gelelim bu önemlidir yani sizi değiştiren büyük unsurlardan biridir,
hem yürüyüşünüzü değiştirir,
hemde ufak bir görünüş sağlar.
ve dikkat çeker.
(78.160.202.138, renvacy ?, 12.08.2014 20:10)

şimdi renklerimize geçelim renke ben çok önem veririm.
çünkü psikolojik bir etkisi vardır her insanda.
renk ve rengi ifade eden her cümleyi önemle altını çiziyorum,
örnek olarak verelim bir kaç tane.
renklerin psikolojik özellikleri:
kırmızı: azdırır ve hırçınlaştıran bir renktir en tavsiye ettiğimdir.
fakat bir yan etkisi var ki çabuk sinirlendirir
mavi: dikkat çeker ve zihin açar en çok dikkat çeken renktir
yeşil: akıla hemen doğayı getirir bazı yerlerde olumlu etkileri olur,
sağlığı ve temizliği işaret eder.
beyaz:bu renk nerde kullanılırsa etkiyi arttırır ve rengin gücünü üst safalara çıkartır.
siyah: karamsardır içe kapanıklığı ve daralmayı temsil eder.

işte bu ana renklerimize uymanızı tavsiye ediyorum panpalarım.
(78.160.202.138, renvacy ?, 12.08.2014 20:14)

bundan sonraki dersimizde manipüleye tamamen giriş yapıcaz,
ilk başta sizi biraz değiştirdik buna ihtiyacınız var onlar olmadanda manipüle olur.
ama tam bir etkileşim istiyorsanız bunlar cidden önemlidir.
şimdi benim çıkmam lazım bilgisayarımda ufak bir problem var görüşürüz panpalarım.

Kızlar konusunda araştırmalar

evet beyler herkesin bu konuda birtakım bilgileri vardır bir şeyler gözlemlemiştir vs vs. ben ise bu tahminleri deneyerek ve gözlemleyerek siz değerli panpalarım ile paylaşacağım hem ben öğreneceğim hem de siz.

hatun kaldırmayı sayısal olarak yapacaksınız ve evet denedim çalışıyor beyler.

edit: ilerleyen zamanlarda görseller ve videolarım da olacak sizler için.

özgüvenin mi yok
kızlarla konuşma özürlü müsün
yalnız mı olduğunu düşünüyorsun bu dünyada
mal oğlanların kızları kaldırmaları canını mı acıtıyor
sevgilin olmayacağını mı düşünüyorsun
artık değil beyler
ben
buna bir son vereceğim

takip edin
reserved.

sadece benim entrylerim: http://ccc.incisozluk.cc/...9ft%c4%b1rmalar/@dr13agon
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:13 ~ 23.10.2014 21:27)

başlığa gayet programlı bir şekilde gereken özeni göstereceğim sizden gelen soruların pm ya da direk buradan cevaplayacağım bu konularda şüpheniz olmasın piçler.
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:15)

ilerleyen zamanlarda sizlere görev de vereceğim ne yapacağınızı bilmediğinizde taktik vereceğim ama şunu unutmayın ki sizi sizden daha iyi kimse bilemez ve tanıyamaz. ben size yardımcı olmak ve hak eden erkeklerin kazanmasını sağlamak için buradayım.
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:17)

yeri geldiğinde video ve fotoğraflarla da içeriği zenginleştireceğim piçler.
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:20)

@7 aynen panpa kızlar sendeki eksikliği arar yüzüne vururlar bi savunma mekanizmasıdır bu peki kızları değiştiremeyeceğimize göre biz ne bok yiyeceğiz bir sonraki entry de anlatıyorum sen ve diğer panpalar için..
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:27)

soru: kızlar üzerimizde dikkatli gözlem yaparak bizdeki eksiklikler bulup yüzümüze vuruyorlar e bizde moral 0 ne yapmak lazım?

cevap: kızlar eğer sizin hakkınızda dikkatli gözlem yapıyorsa bu onların sizi izleyecek kadar boş vakti olduğuna işarettir. peki bu ne demek yarram dediğinizi duyar gibiyim açıklıyorum beyler sakin:

1- kızın size karşı duyguları olmuştur ve sizden habersiz 10 dk 30 dk zaman önemli değil sizi bir süre izlemiştir kimse sevmediği ya da duygu hissetmediği kişiyi detaylıca izlemez nefret ya da sevgi bu önemli değil önemli olan sizin ona bir şeyler hissettirmeniz.

devamını yazıyorum panpalar..
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:32)

2- kıza merhaba demiştirsiniz iki kelam laf konuşmuştursunuz ama sıradan bir şekilde ve kız sizden o an hoşlanmamıştır ve gitmeniz için size laf sokmaya çalışmıştır size bakmıştır gördüklerini söylemiştir. peki bu ne demek söylediğiniz sözler kızı yeterince oyalayamamış ve ilgisini çekemememiş ki kız sizi inceleyecek vakti bulmuş. la aq nasıl oyalayacaz ki diyorsanız alt satıra geçin:
ona ilginç şeyler söyleyin gerekirse cüretkar olun
naber nasılsın dersler nasıl fln demeyin bunu herkes söyleyebilir ama siz herkes değilsiniz bunu ona hissettirin.
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:36)

sorunuz varsa yazın piçler 4 de dışarı çıkacağım.
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:39)

@13 panpa sevgilini al karşına direk konuya gir anlat benim kalbim sende seni seviyorum aptal bir kelime yüzünden kötü hissetmeni gönlüm kaldırmıyor üzülmeni falan de ama ciddi bir şekilde konuş etkile kız arkadaşını. bu gibi durumlarda net olmak ve hemen konuşmak mevzu büyümeden her zaman daha iyidir.
(dr13agon ?, 17.10.2014 15:53)

reservedleri alın beyler akşam buradayım yine kalın sağlıcakla.
(dr13agon ?, 17.10.2014 16:01)

evet beyler bir kaç soru yanıtlayıp denize akacağım.
(dr13agon ?, 18.10.2014 11:31)

@19 panpa avrupa kızları daha az kezbandır eğer ingilizce biliyorsan 1 hafta o kızla takıldıktan sonra onu tavlamaman içten bile değil. ispanyollara özel bilgiler edin bence kıza onları söyle ona ispanya hakkında bilgi sahibi olduğunu göster ya da kültürel değerleri hakkında senin çıkış noktan bu olmalı.
(dr13agon ?, 18.10.2014 11:32)

@22 tamamdır panpa şimdi çıkıyorum akşam geldiğimde o konuya da değineceğim senin için.
(dr13agon ?, 18.10.2014 11:45)

evet beyler geldim soruları alayım.
(dr13agon ?, 19.10.2014 20:47)

@22 panpa herhangi bir konudan söze girebilirsin ama ilgi çekici bir konu olursa kızın sana olan dikkati artar mesela okuldaysan tenefüste yanına gidip dersle ilgili bir şey sormaktansa yeni olmuş bir magazin olayını sorman daha iyidir ve ilgi çekicidir bu mantıkla örnekleri çoğaltabilirsin.
(dr13agon ?, 19.10.2014 20:48)

beyler görmüşsünüzdür sikimsonik tipli elemanların taş gibi hatunları götürdüklerini sizin o sıralarda vay aq tipe bak sevgilisine bak dediğinizi duyar gibiyim... evet bu işin sırrı tip değil para da değil her şey kızların beyninde bitiyor ne kadar eğitimli bakımlı çalışkan ya da tembel olsunlar işin özü hep aynı değişen hiç bir etken yok. tek değişen sizin kızları tavlama süreniz bu kişiden kişiye değişir ki bu da sorun bile değil aq.
(dr13agon ?, 19.10.2014 20:58)

beylerr dinliyorsanız reserved atın bi sikim yapın aq
(dr13agon ?, 19.10.2014 20:59)

@29 senin için yazıyorum panpa sorun varsa da yazabilirsin.
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:06)

hatunlar basit yaratıklardır beyler onları etkilemek için yapmamanız gerekenleri yazıyorum size çünkü yıllardır bu iş içindeyim ve inanın ki şunu yap bunu yap demekle olmuyor insanın aklına gelmiyor flan filan biliyorsunuz kızla konuşursunuz bi laf edersiniz sonra anlarsınız ki malca bi şey demişsiniz o an hay kafamı sikeyim dediğinizi duyar gibiyim. beni siklemeyebilirsin sövebilirsiniz ama söylediğim ve verdiğim bilgilere sövemezsiniz çünkü bunlar gerçektir inanmazsanız gidin deneyin.
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:08)

vereceğim taktik şudur:
- bir kıza tanışma aşamasında ne yapılmaz -

1- yavşaklık
2- aşağılama
3- yüzüne mal mal bakma
4- vücuduna mal mal bakma am göt meme anlayın
5- sıkıcı konulardan bahsetme
6- bir anda direk konuya girme
7- çok ve boş konuşma
8- 2 dk konuştuktan sonra tel no isteme (kızın vereceği varsa da vermez aq)
9- çok fazla iltifat etme
10- kıza soru sormadan hep kendini anlatma

devamı geliyor.
kendinizi bir kızla konuşurken
asla küçük görmeyin
onu kendinize
deliler gibi aşık
edebileceğinizi
hissedin
doğanın kanunu bu
gözleri bakmaktan
fiziki temas kurmaktan asla
çekinmeyin
çünkü siz
erkeksiniz aq erkek
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:34)

gülümsemek
dinlemek
düşünmek

bunları herkes bilir ama
kimse yapmaz beyler
eğer bunları yapmayacaksanız siktirin gidin
bu başlıktan
ve
elinizi sikmeye devam edin
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:36)

beyniniz var çok azını
kullandığımız
işte o aleti işimize yarayacak şekilde programlarsak
kaldıramayacağımız kız yok
inanın kendinize
o mal tipsiz elemanların sizden neyi fazla
parası mı
para önemsizdir
sadece başlangıçtır kızlar için
malsan paran da varsa ve bir kız seninle
1 aydan fazla çıkıyorsa
o kız
seni sikiyordur
net
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:38)

paran yoksa
bu demekki
beynini kullanacaksın
çünkü senin o ilk 1 aylık avantajın yok
işte burada ben ve benim gibiler devreye giriyor.
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:39)

yazdıklarımı okursanız
biraz da olsun aklınızda kalır
2 3 taktik bilirsiniz

yazdıklarımı denerseniz
taktik öğrenir 2 3 kız düşürürsünüz

yazdıklarıma inanırsanız
hayatınız boyunca hatun kaldırırsınız

kendinize inanırsanız
dünyanın anasını sikersiniz.
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:41)

23:00 da geliyorum iki uplayın başlığı aq millet görsün yeter 31 çektiğiniz
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:41)

@46 panpa vardır mutlaka bir şey olmasa sana bakar mı aq en basitinden sen ona bi şey hissetmişsin ki bakmışsın. ayrıca o kız kızlar sosyal olarak bastırıldıkları için aşık olduklarına bile bakamazlar bazen sana o kadar bakmış kesmiş seni mutlaka bir şey vardır raad ol. kısa zamanda gidip konuşman senin hayrına olur
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:43)

@50 panpa

soğuk günlerde burnun akar silersin pek kimseye görünmeden peçeteye
durmuştur burnunun akması
sonra okula ya da kafeye gidersin
2 3 kişi dikkatlice sana bakınca
lan aq dersin burnumda mı bi şey var
için içini yer rezil mi oldum diye
sonra gider aynaya falan bakarsın bi sikim yoktu
ee dersin bu yarraklarım niye bana baktı

tamamen psikolojik panpa algıda seçicilik
o insanlar her zman ki bakmıştır sana sadece sen burnumda bi şey mi var korkusunda
olduğun için aklın ona gitmiştir hemen.
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:57)

@50
kızın sana bakmasındaki alayı düşünmende bunun aynısı
sende bi sıkıntı yok o amınakoduğumunun yazısını okuduğun için
kız sana bakınca direk o geliyor akına
yalansa yalan oç sen bu işi bilmiyon yarrağım de bana

sen güven kendine panpa hiç bir sorunun eksiğin yok eğer bi kız senle dalga geçerse bu ne demek biliyor musun
bu o kızın seni hak etmediğini gösterir gül geç kendin ol raad ol.
(dr13agon ?, 19.10.2014 21:59)

1 saate buradayım soruları hazırlayın rezervedleri alın. saygılar
(dr13agon ?, 19.10.2014 22:01)

geldim beyler kaç kişi burada?
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:14)

evet beyler önce sorular.
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:22)

@56 panpa kızın ilgisini çekmişsin yaptığı hareketlerden bunu anladım senin yapman gereken şey doğru zamanda ve doğru yerde olmak sadece gerisi gelir eğer bir kız bi erkeği isterse onu genelde erkek öküzlük yapmazsa elde eder. diğer piç elemanı da siktir et bi kızla konuş hallet o işi o piçe yapacağımızı sonra düşünürüz ama asla unutma kendine güven hareketlerine şüphe duyma doğru bildiğini yaparken.
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:25)

@62 anlatıyorum panpa senin için.
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:27)

evet beyler bir kızla
konuşacaksanız
öncelikle kafanızda
o kızı ne olarak kullanacağınızı
bulmalısınız
sevgili?
kanka?
iş arkadaşı?
fuckbuddy?

öncelikle bunlardan hangi sınıfa girdiğini bularak başlayın kızları araştırmaya

bu 4 kız çeşidine davranışlarınız ve uyguladığınız tanışma kaynaşma taktikleri farklıdır
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:31)

erkekler genelde
bilmeden
istemeden
de
olsa
sevgikleri yani
sevgili kategorisine girecek olan kıza
iş arkadaşı taktikleri ile yaklaşırlar
nasıl mı
o sizden bir şey ister koşulsuz
yaparsınız
kötü söz söylemezsiniz
hep iyi olursunuz
ona karşı
kız sizi
bir yerden sonra
iş yaptırdığı eleman olarak
görür
bunu bu hale
getiren
sizsiniz
beyler kusura bakmayın

işte benim işim burada başlıyor
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:35)

her kıza
kategorisine göre
davranın
yoksa bi sikim beceremezsiniz
her şey birbirine girer
sevgikleriniz iş arkadaşlarınız
kanka dedikleriniz sevgiliniz
haline gelir
sonunda gider iş arkadaşlarınızı sikersiniz
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:36)

bu kategorilere nasıl davranacağız la yarram diyorsanız takipte kalın uplayın bu gece bir yazı daha yazıp gideceğim malum yarın iş güç var
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:37)

sorular varsa alayım hızlıca beyler?
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:40)

@69 saol panpa işine yarıyorsa ne mutlu bana
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:40)

beyler normalde planda bu 4 kız tipini anlatacaktım ama yarın pazartesi yeni hafta var kızlar var ortam var. 4 kız tipini de kısaca anlatıp geçiştirmek olmaz onun yerine yarın için minik bir taktik tavsiye görev vereceğim sizlere..
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:41)

beyler bir kızı
tavlamak ya da
etkilemek için
en iyi sayı 3 dür
neden mi
1 olursa kız kendini
yalnız ve tehlikede hisseder
onu koruyacak kimse yoktur
ya da savunacak anladınız durumu tektir
ürkektir
2 olursa sizin yazmadığınız kız
size ipnelik yapar
niye bana yazmıyor bu oğlan diye
siz o an
yazdığınız kızı
etkileseniz bile
sizin kızın yanındaki diğer hatun
size sayar söver
sizin hatunun aklına girer
işi piç eder
denedim çalışıyor.
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:45)

geldik 3 e
anlatıyorum toplanın
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:46)

3 evet uğurlu sayımız 3
kişiler:
1 esas hatun
2 yazıyormuş gibi görüneceğin hatun
3 siklemeyip kızın senden pek hoşlanmamasını sağlayacağın kız

beyler

ilk başta 2. hatunla tanışın 2 laf edin ama gözünüz
esas hatunda olsun hep ona bakın imalı laflar edin
görünüşte 2. hatuna yazıyor gibi görünün
ama 1. hatuna yani esas kıza onunla ilgilendiğinizi de belli edin
3. hatun ise atış tahtanız laf sokun ona
ama kırmadan bi espri yapın 3. kız üzerinden ki diğer 2 kız da gülsün.

özeti bu.
(dr13agon ?, 19.10.2014 23:50)

peki taktik nedir?

ne işe yarar?

bir zaman sonra 2. hatun kendi 3lü kız grupları içinde:
yaaaaa dr13agon benden hoşlanıyor fln der
1. hatun şaşırır çünkü o da senden hoşlanıyordur ve
seninde aslında ondan hoşlandığını bilir
ama işler ciddileşmeden 2 nolu hatuna söylemez
3. hatun işe biraz gıcıktır sana
la aq kızı 2 sakın dr13agon la çıkma o mal
fln der soğutmaya çalışır yasak koyar diğer 2 kıza
ve bu da sizin işinize gelir
kızlar yasakları delmeyi severler bilirsiniz
duymuşsunuzdur
akıllı uslu kızların
civatayı sıyırıp
dağıttığını
he laaa dediğinizi duyar gibiyim beyler.
işte 3. kız sizin içerideki ajanınız o siz yokken sizi kötüleyerek
kızların aklında sizi
yasak meyve olarak gösterecek
zaman içinde
yani istenen eleman olacaksınız
2. kız sizin ondan hoşlandığınızı düşünecek ve havalara girecek
1. yani esas kız ise 2yi bozmayacak ama ona gıcıklık duymaya başlayacak
çünkü o da sizden hoşlandı ve aslında sizin de ondan hoşlandığını
biliyor
bu da bizi şu noktaya getiriyor
1. kız arkadaş grubunu satıp sizin olacak
büyük bi kararla sizin olacak
2 kız göt olacak sizin ilişkinize gıcık olacak ama içten içe seni isteyecek
3. kızı siktir edin onu tam gözlemleyemedim:)
@78

panpa öyle bir şey normal şartlarda belli olmaz bizim ülkede
ha bardasındır otel lobisindesindir plajdasındır o ayrı ama
okulda sokakta metroda kafede bu gibi yerlerde
kendini sana vermek istediğini çok zor anlarsın
%15 gibi bir ihtimal
ve bu benim için çok az
ki senin içinde öyle olmalı

sorunu "kızların benimle tanışmak istediklerini nereden anlarım?"
yaparsan daha doğru olur

başka sorun varsa yanıtlayayım panpa.
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:00)

kimler burada beyler sorusu olan yazsın lütfen
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:01)

up up up
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:03)

@83 panpa okul gibi kafe gibi bar gibi yerlerde zor değil inan bana 3 olmazsa 4 yap ama 1 ve 2 sakat biraz
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:04)

beyler şunu unutmayın eğer bi kız size vermek isterse verir taktiğe gerek yok önemli olan sizin istediğiniz kızın size vermesi.

bu da her mekanda olmaz
olur ama biz istatistiksel olarak şansımızın
en yüksek olduğu yerlere bakacağız
yani
bar
okul
kafe
disko
otel lobisi
plaj

şu an da bunlardan en iyisi okuldur neden mi?
okullar yeni açıldı sayılır kaynaşma bahanesiyle bile tanışabilirsiniz yakınlık kurabilirsiniz
kızlara özellikle buna yoğunlaşın
çünkü 1 ay sonra okul ortamı piç olacak.
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:07)

@87 panpa

sen sevgili olacak kıza
iş arkadaşı şeklinde davranıyorsun aman dikkat et
ders mers siktir et kızla o tarz zamanlarda takılma
farkını belli et
nasıl mı
kızın çantasına ayakkabısına bak kalem kutusuna bak
yani kızların değer verdiği şeylere

bu maddeleri düşün ve mutlaka bunlarla ilgili yaşadığın bir anı vardır

nasıl mı kendimden örnek vereyim

bi kızın yanına gitmek için bahane arıyordum ama zaman azdı 5 dk tenefüs arası kızda sigara içiyor bitirince
derse girecek
yani 3 4 dk var yavaş yavaş dolandır geniş açı ile kızı kesiyorum nereden yakalarım bunu diye
baktım çantasında açık ve içi boş rayban gözlük kabı
...

devamı geliyor
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:12)

o gün hava tam oruspuydu bi açıyor bi kapıyor
gözük kabını da boş görünce
e bu ne demek
kız okula gelirken
gözlüğü takıp takmama konusunda
kararsız kalmış
güneşsiz havada güneş gözlüğü mü takılır sosyal baskısı yüzünden
gittim kıza dedim ki gözlük takmak için güzel bir gün
kız direk güldü
gözlüğü alıp taktım 2 dk konuştuk
derse girdik
ertesi günde telini aldım
...
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:15)

kısacası toplasan telini almak için 10 dk ya konuşyum ya konuşmadım
önemli olan çok degil
güzel ve net olmaz
oruspular gibi konuşmayın lan
erkeksiniz oğlum lan erkek
hissettirin kızlara onlardan hoşlandığınızı
korkmayın utanmayın kendiniz olun
ve
güvenin kendinize aq
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:17)

bugünlük bu kadar panpalar yoruldum aq yarın akşam 8 gibi buradayım

sorurları yazın gelince cevaplarım

herkese iyi haftalar
gidin yeni insanlarla tanışın
zararı olmaz 5 dk sadece..
(dr13agon ?, 20.10.2014 00:18)

reservedleri alın beyler 8 de buradayım.
(dr13agon ?, 20.10.2014 18:19)

up up up
(dr13agon ?, 20.10.2014 18:20)

geldim beyler soruları alayım önce.
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:04)

up up up
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:06)

dün söylediğim tanışma kaynaşma durumlarında ilerleme gösterenler çıksın ortaya

ilerleme demek
kazanmaktır
tokat yesen de
küfür yesende
kazanmaktır
çünkü
sen
sik gibi
kızlara bakacağına
risk alıp konuşmuşsundur
bir girişimde bulunmuşsundur
işte bu bir kazançtır
kendini sevdir ya da
sevdirme
hatunu tavla ya da
tavlama
her türlü kazançtır
yeni bir şeyler
denemek
yol almaktır
hayatta
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:08)

beyler 3 5 kişi gelsin başlıyorum.
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:14)

lan beyler neredesiniz
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:38)

up up up
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:38)

@106 sendeyim panpa
(dr13agon ?, 20.10.2014 20:57)

@109
panpa güveni sağlamak
için çok yol var
mesela
sevdiğin şarkıyı dinler gaza gelirsin
o gün iyi hissediyorsundur
ya da iyi not almışsındır
takımın kazanmıştır
bunlar güven
motivasyon hep
bunları hissettiğin anda
boşa harcama kendini
motivasyonun geçene kadar
bastır sahalar senin
hergün başına gelmez bu çünkü

sen yazdıklarımı sabırla oku
güven bana dediklerime
sana planlı bir şekilde kendine güvenmeyi
öğreteyim
(dr13agon ?, 20.10.2014 21:03)

beyler bu başlık hepimizin
uplayın
sahip çıkın
olmadığım zamanlar birbirinize anlatın
derdinizi sorununuzu
fikirlerinizi
paylaşın
düşünün

kız kaldırma işi
ne sikle ne parayla ne de tiple olur
bu iş
kafayı çalıştırmakla olur
başka yolu yok
(dr13agon ?, 20.10.2014 21:14)

4 kız tipi var

1-sevgili
2-kanka
3-fuckbuddy
4-normal arkadaş

önce hedefi belirleyin atış kolay beyler.
form ve kondisyon

para
tip
şekil
şükül
tarz
marz
araba
gözlük
---siktir et bunları

sen olmazsan bunlar bi sike yaramaz panpa
sen onları kullanmazsan
onlar
sensiz bir hiç
bir piyadenin tüfeği onun nasıl silahı ise
senin silahında beynin
zihin gücün
bunu kullan
kullanabilirsin
sadece onu
eğitmek ve programlamak gerek
işte bunu
yapabilir
uygulayabilir
ve kazanabiliriz
(dr13agon ?, 20.10.2014 22:13)

hayatta sizi gaza getiren şeyler bulun
müzik olur
ferre olur
koşu olur
tv olur
oyun olur
her ne sikimle gaza geliyorsanız
onu kullanın
o sizin nitronuz
ateşleyiciniz
fişekleyiciniz olsun
(dr13agon ?, 20.10.2014 22:15)

23:00 da buradayım beyler reservedleri alın mini bir mola
(dr13agon ?, 20.10.2014 22:16)

@124 panpa orospuluk ya da değil kız senle göz göze gelmiş bir çok kere yani kızla şansın var demek panpa iki laf et kızla yarın niyetini az çok anlarsın zaten
(dr13agon ?, 20.10.2014 23:39)

@125

asosyallik durumunu ve özgüvensizliği yine
kendin yarattığın gibi
kendin sikip atacaksın
yapabilirsin
reddedilmekten korkma
unutma ki onlar seni reddetmiş olabilir
ama sen yeni şeyler öğrendin
bir macera yaşadın
olaylara bu gözle bak
böle yap ki
kaybetmeyesin
kazanasın sürekli
(dr13agon ?, 20.10.2014 23:41)

up up up
(dr13agon ?, 20.10.2014 23:41)

yarın saat 8 gibi yine buradayım beyler kalın sağlıcakla.

yarına değineceğim bir kaç konu var onları anlatıp bir de görev vereceğim size
(dr13agon ?, 20.10.2014 23:42)

saat 20:00 da buradayım beyler reservedleri alın
(dr13agon ?, 21.10.2014 12:36)

up up up
(dr13agon ?, 21.10.2014 12:37)

beyler geldim. banka ile ilgili bir sorun olduğundan geç kaldım kusura bakmayın
(dr13agon ?, 21.10.2014 20:55 ~ 20:56)

kimler burada 7. sayfa olduğunda anlatmaya başlıyorum
(dr13agon ?, 21.10.2014 20:56)

up up up
(dr13agon ?, 21.10.2014 20:57)

la kimse mi yok beyler aq uplayın başlığı
(dr13agon ?, 21.10.2014 21:24)

up up up
(dr13agon ?, 21.10.2014 21:24)

beyler bayern münchen maçı var devre arası buradayım

4 adet hatun tipini tanımlayıp genel anlamda taktikler vereceğim 45 dk sonra görüşmek üzere.
(dr13agon ?, 21.10.2014 21:44)

geldim beyler ferre izledim hemde italyan ferresi 5 attık ilk yarıda:)
(dr13agon ?, 21.10.2014 22:39)

@156 panpa arkadaşına ne kadar değer verdiğin ile ilgili bu soru eğer çok değer veriyorsan siktir et kızı ama sıradan bi arkadaşsa kızla muhabbet kurabilirsin bence
(dr13agon ?, 21.10.2014 22:43)

beyler
karı kız
hoş güzel
seks falan iyi
hoş
ama
asla unutmayın ki
onlar karşı cinstir
yani rakiptirler
sizin gibi değildirler
100 fuckbuddy olacağına
3 5 sağlam dostum olsun
seks yapmadan da durursun
ama arkanı kollayacak
sana destek olacak
adamlar olmadan bi sikim
olamazsın
yazın bunu bir yere
(dr13agon ?, 21.10.2014 23:04)
#154705622 paylaş şikayet et
gözlem önemlidir beyler
kızların çoğu şeyini öğrenebilirsiniz
bu sayede
izleyin
dinleyin
ve
düşünün
beyninizle kızları tavlayın
sikinizle değil
güzel tasarlanmış bir taktiğin kaldıramayacağı kız yoktur
unutmayın
bu taktiği siz de
yapabilirsiniz
(dr13agon ?, 21.10.2014 23:11)
beyler
size bugün
belki de hayatınızı değiştirebilecek bir taktik vereceğim
taktik
kısa ve öz
aynı zamanda etkili
tüm gün boyunca denedim ve çalışıyor
%70 gibi bir oranda
başarı sağladım
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:07)

kızlarla konuşamam
güzel kızlarla hiç konuşamam
kendime güvenim yok
laflarını yazılarımı okuduktan sonra
hala söylüyorsanız sikerim ona göre
özgüven
kendinizle ilgilidir panpalar
yıkın tabuları
sizin o kızlardan ne eksiğiniz var lan
tip mi hayır
şanslarına güzel olarak dünyaya gelmişler
çalışmayla değil
küstah olun gerekirse bir kızın sizi aşağılamasına
izin vermeyin
sizi aşağılarsa tepki gösterin
giderse gitsin sikerim öyle kızı diyin
ki harbiden öyle yani
beyler
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:10)

vereceğim taktiği deneyin panpalar
ne kaybedersiniz ki
belki 3 5 dk belki
2 3 kız
ne olur
kız mı yok
ne fark eder senin için
evet fark eder
kazanırsın
kız sana siktir git aq
dese bile bu senin için bir
tecrübedir
siz sanıyormusunuz ki ben hiç reddedilmedim
belki de en çok ben redderdildim aranızda
bazen isteyerek
bazen istemeyerek
ama redderdildim
hemde çok
bunların hepsi bana kazanç olarak geri döndü
sizelere de öyle olacak
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:12)

hadi panpalarım biraz yukarı taşıyın başlığı yazmaya devam edeyim sorularınızı cevaplayayım sevabına up
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:23)

iki panpam sevabına upladılar sağolun beyler yazıyorum sizin için
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:35)

beyler taktik kısa basit öz ve etkili
çalışmıyor deme gibi bi ihtimaliniz yok.
dediklerimi uygulayın yarın bu saatlerde sevinçlerinize ortak olayım
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:36)

---dünyanın en güzel kızı---

araç gereçler:
1- ön kamerası olan bir cep telefonu

taktik
1-kız göze kestirilir
2-yanına gülümseyerek gidilir
3-kıza dünyanın en güzel kızını görmek ister misin? diye sorulur
4-kız yüksek ihtimalle evet der
5-telefonun ön kamerası açılır(cebinizde açık halde durursa daha iyi ve hızlı olur)
6-telefonun ekranını kıza doğrultarak kameradan kendisini görmesi sağlanır
7-hahahahah

---
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:43)

evet beyler taktik bu emin olun kızda olumlu bir izlenim bırakacaksınız ve muhabbete girme şansınız olacak
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:44)

hoşunuza giden tüm kızlarda deneyim korkmayın çekinmeyin en fazla hayır cevabı alırsınız ki bunu da sikleyen olmaz zaten
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:45)

hayatımızı kendimiz çizeriz
kendimiz belirleriz
yaptığımız seçimlerle
sorumluluk alarak
risk alarak
ve en önemlisi
kaybederek
evet kaybederek
kazanmayı öğrenmek
en iyi yöntem budur
(dr13agon ?, 22.10.2014 20:48)

@186 kaldırmaz panpa rahat ol bilir çünkü kendisinin o kadar güzel olmadığını ve kaldırırsa da o kızdan koşarak uzaklaş
(dr13agon ?, 22.10.2014 21:03)

@188 peki hiç denedin mi bunu kızlar üzerinde panpa?
(dr13agon ?, 23.10.2014 13:34)

beyler saat 22:00 da buradayım yeterli sayıya ulaşırsak yazılar hazır.
(dr13agon ?, 23.10.2014 21:24)

up up up
(dr13agon ?, 23.10.2014 21:24)

up up up
(dr13agon ?, 23.10.2014 21:25)

@195 için

evet beyler bugün size kızları nasıl seçeceğinizi anlatacağım
ne tarz kıza nasıl kaylaşmalı
ne tarzından koşarak uzaklaşmalı
(dr13agon ?, 23.10.2014 22:09)

beyler çok basit bi kural var

eğer kıza ısındıysanız ve kendinize yakıştırıyorsanız tamam aq o kız isterseniz
sizin olabilir
itiniz köpeğiniz olabilir sizin eğer isterseniz
taktikleri doğru zamanda uygularsanız başarı kaçınılmazdır
eğer isterseniz
alırsınız onun aklını ve kalbini
çünkü siz
erkeksiniz lan

kıza ısınamadıysanız siktir edin kalbinizi dinlenin güvenin ona
(dr13agon ?, 23.10.2014 22:19)

beyler
hepimiz gördük mal bebelerin taş hatunları kaldırdığını
siktiriboktan espirilerine kızların nasıl güldüğünü
o anlarda bunun yaptığını bende yaparım aq
dediğinizi duyar gidiyim
evet haklısınız
o aq bebeleri yapıyorsa sizde yapabilirsiniz ve artık bunu yapmaya mecbursunuz da
çünkü biliyorsunuz artık düzeni
biliyorsunuz kızların nasıl yaratıklar olduğunu
kuralları değiştirmenin vakti geldi
o bebelere son vermenin vakti geldi
sizin
vaktiniz geldi
korkmayın beyler korkanın çocuğu olmaz
yiyeceğin en fazla bi tokat olur
olsun aq
az mı yedim lan ben tokat
ve inanın bi kız size tokat atarsa
siktir git demesinden iyidir
çünkü merak eder bi süre sonra
çocuga bisey oldu mu diye
raad olun
kızları avlayın aq *
(dr13agon ?, 23.10.2014 22:30)

@198 1 saat daha buradayım panpa
(dr13agon ?, 23.10.2014 22:31)

@200 panpa her kızı sikmek hepsinin aşkı olmak zorunda değilsin tanışman onlardan bi kaç şey öğrenmen bile inanılmaz güzel bir şey belki bana la yarram sikemeyeceksem kızı ne yapayım diyeceksin ama emin ol iletişim kurmak kızlarla çok zordur ve sen zoru başarmışsın 1 hafta önce belki de asla yapamam dediğin bir şeyi yapmışsın ve şimdi anlatacağın bir anın var bir arkadaşın var isterse kızın sevgilisi olsun önemli değil onunla tanışmıssın ve emin ol fark etmesende bu kendine olan güvenini arttırdı.
(dr13agon ?, 23.10.2014 22:35)

günde 4den az kızla tanışırsam ben kendimi başarısız sayarım
bunlardan bazısıyla 2 saat bazısıyla 5 dk konusurum ama bulurum konusacak paylasacak bir seyler
önemli olan budur beyler o gün geldiğinde
hayatınızın aşkı kadını geldiğinde hazır olmaktır onu hemen kapabilmektir
hazır tutun kendinizi gelişritirin sürekli
bunlara seks olarak bakmayın sadece
iş hayatında da çok yararlıdır ünili panpalar bilir çoğu sınıfta bütünlük yoktur
herkes tek tabanca takılır ayrı ayrı kimse kimseyi tanımaz
bu sizin avantajınızdır gidin teker teker tanışın geç olmadan
ileride fayda sağlar bu
belki kız seni ister bira içecek adam arar
belki bi işi düşer sana para kazandırır
belki bi kız için yardım eder
belki kopya verir
ama mutlaka bi sikime bi işe yarar
utanmayın çekinmeyin iletişim kurmaktan
kızlar ne sevimlilerdir yalnızlarken
tek başlarına otururlarken
korunmasızlardır
ve bir kız tek başına bir yerde oturuyorsa
kendine güveni vardır
gidin tanışın o kızla
...
kızları tavlamak o kadar basit ki
tabii eğer farkındaysanız olan bitenin
100 lerce taktik var bunun için
ve siz bunların hepsini bilip
o duruma en uygun taktikle yaklaşacaksınız
hatununuza
ve başarı
bu kadar
abartmaya gerek yok kızı 2 saat
izleyeceğinize
gidin selam verin
muhabbet edin
kazanmanıza benden çok
kızların katkısı var beyler unutmayın.
(dr13agon ?, 24.10.2014 22:03)

tek bulduğunuz bi kızın yanına gidin
o ana en uygun muhabbet konusunu seçin
halini hatrını sorduktan sonra
5 dk muhabbet edin
anlarsınız
sizden hoşlanıp hoşlanmadığını
eger
hoşlandıysa
numarasını ya da facebook adresini falan alın
ilerde işinize yarar
eğer
sizden hoşlanmadığını anlarsanız
uzatmadan kalkın gidin iyi günler dileyin
ve unutmayın ki
kız sizden o anlığına hoşlanmamıştır
taktik muhabbet hatası vs
1 hafta sonra size dibi düşebilir.
(dr13agon ?, 24.10.2014 22:16)

kızlarla yavas konuşmanız sizin yararınızadır
hızlı konuşmakla elinize bir şey geçmez
estetik konuşun ordan burdan örnek verin
sanatla ilgilenin ilgilenmiyorsanız bile
ilgileniyormuş gibi görünün
kıza bunu hissettirin
yeni çıkmış film ve kitaplardan ziyade
klasik olmuş eserlerden bahsedin
bilginizle aşağılayın onu ki
size saygı duyup
kalbini versin.
(dr13agon ?, 24.10.2014 23:51)

22:30 da buradayım beyler reservedleri alın bu sefer fazla yazacağım @219 ve @220 panpalarımın hatrına
(dr13agon ?, 25.10.2014 21:59)

up up up
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:00)

beyler yavşaklık ve centilmenlik arasındaa
ince bir çizgi vardır
bu çizgiyi geçerseniz
elinizi sikersiniz
geçmezseniz
neler neler
bazı panpalar kızlara yavşaklık yapıp öyle tavlıyorlar
olamaz mı yapılamaz mı la yarram dediğinizi duyar gibiyim
evet olur gayet de
fakat
o kızı yavşaklık ile kaldırdıysanız
centilmenlik ile o kızı köleniz yapabilirsiniz
ki öyle
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:30)

centilmenlik:
kızlara ciddi ve saygılı davranırken onlara yazmaktır
kibar bir şekilde ve gülerek birisine küfür eder gibi
"sizin ben amınıza koyayım beyefendi"
der gibi
yazın kıza ama bokunu çıkarmadan
ciddi olun
ama suratsız olmayın
futboldan örnek verelim
gol atamayacağınız yerden şut çekmeyin
defansta çalım yapmayın
defans yerleşmişken 1.70 lik forvete kafa topu açmayın
yeterince anlaşıldı sanırım
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:33)

maddeler halinde:

-yavaş konuşun ama mal gibi de değil
-güler yüzlü olun gülümseyin ama sırıtmayın
-hanımlara öncelik verin öküz olmayın
-yeri geldiğinde espri yapın ama gümbürtüye gitmeyecek şekilde
-cüretkarlıktan kaçmayın bu tarz şeylerden utanmayın ama sapık da olmayın
-dik yürüyün ama göte kazık girmiş gibi değil
-sakin olun
-kararlı olun
-aklınızı kullanıp düşünün ama hindi gibi de her bi sikime kafa yormayın
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:36)

beyler ilişkilerin 4 kısmı vardır

1 tanışma
2 kaynaşma
3 birliktelik
4 evlilik(burada kastım resmiyet değil hayatların tamamen iç içe geçmesi illa imzaya gerek yok)

bizim işimiz 1 veya 2 ile diğerleri tamamen sizde çünkü ben 3. aşama ile ilgili size taktik verirsem bu sizin için kötüdür çünkü hatun size değil bana aşık olmuş olur ya da taktiği verene o yüzden unutmayın 3 ve 4. seviyelerde tamamen tüm kararları kendiniz alın sikinizin doğrusuna gitseniz bile başkasının verdiği taktikle yürümeyin o taktikler kesildiği anda dönüşü çok zor olan bi yolun ortasında afedersiniz yarrak gibi kalırsınız.
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:41)

şimdi 1. ve 2. aşama ile ilgili muazzam bir taktik veriyorum size.
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:41)

beyler kızı bi balık restoranına götürün
bu onu sınayacağınız yerdir
çünkü balık yemesi zor bi yaratıktır
ama öncelikle balık yemeyi iyi bilmeniz lazım
elinizi kullanmadan
çatal ve bıçakla yiyebiliyorsanız
emin olun o kız sizdedir
kız yemeği yerken kasılır
lan aq ben neden yiyemiyorum der
utanır elle yemekten
karşısında bıçağı mükemmel kullanan biri varken
hayran olur kız size emin olun
ha eğer bana la aq balık çatalla mı yenir diyorsanız başlığı terk edebilirsiniz
çünkü durumu anlamamış olduğunuzu gösterir bu
sizi işe alacak patronla yemek yerken de mi elle yiyeceksiniz balığı?
taktik kullanın
aklınızı kullanın
ve çatal bıçak kullanın
ayrıca pilavı da çatalla yiyin
(dr13agon ?, 25.10.2014 22:50)

özetle centilmenler kazanır beyler
önemli olan şu
siz kazanmak istiyor musunuz
istediğiniz kızı tavlamak istiyor musunuz
utanmadan sıkılmadan konuşmak
kızların gözünün üstünde olduğu biri olmak
yanınızdaki kızları iyi hissettirmek istiyorsanız
centilmen olun
iyi gidinin
özen gösterin kendinize
şopar gibi dolanmayın
doğru düzgün saç sakalla dolaşın
kirli sakal mallıktır net
ha çirkinsindir o zaman kirli sakal olabilir
bebe poposu gibi tıraş olmak
göt ister ve
bir kız bundan
anlarsa
gidin yapışın o kıza
çünkü o kız sizi mutlu edebilir.
(dr13agon ?, 25.10.2014 23:15)

ilişkiyi erkek başlatır
gerisini kız getirir tabii erkeğin sınırları çerçevesinde
bunu aklınızdan çıkarmayın
kızlara biz erkekler gideriz
eğer kız size gelirse ancak seks yaparsınız onunla
başka bi sike yaramaz o kız
erkek eşini seçer
seçeceğin hatunu bulduğunda hazır olman gerekir
onu avlaman gereklidir çünkü
bir iki taktikten sonra kız senin alfa erkek olduğu anlarsa
tamamdır kazanmışsındır
hayatın daha güzel olacaktır artık
alfalar kazanır beyler
unutmayın
her kız bir alfayı seçebilir
ama her kız bir alfayla olamaz
beyinleri yetmeyebilir bu iş için
unutmayın beynimizle aşık oluruz
beynimizi de biz yönetiriz
kızları da beynimizle tavlarız
ee
sorun ne
dünya bir oyun sahnesi ve sizde yönetmen değil
yapımcısınız
yönetmeni seçip parasını veren eleman

Burada hayatımız mükemmel hale geliyor


tadabileceğiniz hiç bir zevk sonsuz değildir;yaşadığınız hayatın kendi kelimelerinizle bir anlamı,amacı ve sizin hayalleriniz,hedefleriniz olmalı.

bu başlık rehber olsun diye açıldı,takip eden faydasını görür.

öncelikle;bu başlığı, yazdığım yöntem ve kurallarla okur, uygularsanız aşağıda yazdığım ya da yazmadığım çok sayıda maddi-manevi, fiziksel-psikolojik sorunlarınızdan tamamen kurtulursunuz;

ilk olarak hayatınızdan sileceğiniz sorunlar;

-zayıf hafıza;zekânız geçmişte parlaksa, yani sonradan körelmeye başladıysa çok daha şanslısınız, zihninizdeki gelişmelere hayret edeceksiniz. fakat yaratılıştan gerizekâlı iseniz yani kendimi bildim bileli bir şey ezberleyemiyorum diyorsanız çok büyük sürpriz beklemeyin bu hususta. alttaki maddeye geçin.

-insanlarla bozuk ilişkiler;aile içi tartışmalara ek olarak,ilk kez karşılaştığınız insanlar bile size soğuk davranıyorsa, sorun sizdedir milleti kötülemeyin, egonuzu siktirmeyin. bunu da çözeceğiz, sebeplerini açıklayacağım.

-soluk surat, akneli-sivilceli vücut, bayık bakan gözler;burada 1-2 husus var. karaciğerinizdeki sorunlardan ötürü değilse çözümünüz bende, okumaya devam.

-sosyal medya bağımlılığı;burada oldukça küfürlü bölümler olacak göze alan okur size de söveceğim çoğunluğu sansürlenmiş bir bölüm olacak bu.fakat çözüm garanti.

-karşı cinsle iletişim kuramama;karşınıza kız çıktığında vücudun istemsizce özürlü hareketlerde bulunması, aşırı utanma-çekinme ve 2 kelimeyi konuşamama.bu soruna sahipseniz yolunuz çok uzun ve çetrefilli. fakat yine de çözeceğiz. sağlam iradeye sahip olmak gerek bunun için, çünkü sonrasında çok güzel şeyler var.

-bilgisayar oyunlarına bağımlılık;bu diğerlerine nispeten çözülmesi kolay bir sorun. eğer ciddi şekilde bağımlıysanız bile sadece ilk başta yapacağınız hamle ile büyük bir acı yaşarsınız, sonrasında tamamen rahatlayacaksınız.

-cinsel konular;esâsında yukarıdaki tüm sorunların ucundan kenarından bu meret sorumludur. açık açık konuşacağız ve iradeli olanlarla tüm sorunlarını çözeceğiz, iradesiz olanlar ise teker teker dökülecek.

-manevi konular;dinlerle ilgili bir giriş yapılacak. nedir,neye yarar anlatılacak. diğerleri teker teker safdışı bırakıldıktan sonra islam dini incelenecek.1 ayet 1 bilimsel makale şeklinde gidilecek. burada bir deney yapılacak. yukarıdaki sorunların çözümünde dinin kattığı doping ve ayrıca kazandırdıkları yazılacak.(bu bölüm;başlangıç kısmı hariç, tamamen michael sikkofield adlı yazardan alıntıdır.)

---

başlıkta anlattıklarımın haricinde size hediyelerim de var, ama asla unutmayın başlığa girmiş olduğum entryler benim gözümde aşağıdaki hediyelerden değerlidir, hediyeler yalnızca dünyalık yazılar öyle değil, kürlere programlara dalıp altın değerindeki yazıları atlamayın okuyun yani;

sivilcelere kökten çözüm getiren kür isteyenler 'sivilcelere kökten çözüm getiren kürü istiyorum' yazsın

liselileri üniversiteli yapan program isteyenler 'üniversiteli yapan programı istiyorum' yazsın

tüm dertlere çare kozmik beden temizliği programı isteyenler 'kozmik beden temizliği programını istiyorum' yazsın

anksiyete panikatak gereksiz korku için ilk günlerde etkisini gösteren 30 günde tamamlanan doğal antidepresan kür isteyenler 'doğal antidepresan kür istiyorum' yazsın

7 haftada 50 barfiks programı isteyenler '7 günde 50 barfiks programı istiyorum' yazsın

30 günde bağırsak florasını fabrika ayarlarına getirme programı isteyenler 'flora temizleme programı istiyorum' yazsın

boy uzatma kürü isteyenler 'boy uzatma kürü istiyorum' yazsın

boy uzatma egzersizleri isteyenler 'boy uzatma egzersizleri istiyorum' yazsın

özelden yollarız.

kesinlikle farklı sitelerden link vs. yollamıyorum doğrudan kür ya da programları elle yazıp yolluyorum.

yalnızca benim yazdıklarımı okuyun;

http://inci.sozlukspot.co...hale-geliyor/@dunyalideri
(dunyalideri ?, 14.08.2014 18:02 ~ 23.10.2014 19:35)

bu sorunların çözümünün ardından kazanacaklarınız;

-zamanı geçmemişse, liseliler için, kapasitenin en üstünde kazanılacak üniversite

-her yaştan insanımız için, muhteşem hafıza seti.

-manevi konulara değindikten sonra dahi amacı karşı cinsle münasebet olanlar bunda başarılı olacaklar.ben size silahı vereceğim ister hırsızı vurursunuz ister kendi topuğunuza sıkarsınız benim umrumda olmaz.

-kendinizi geliştireceğiniz uzun zaman dilimleri.mâlum bağımlılıklardan kurtulmanın ardından oldukça uzun boş zaman dilimlerine sahip olacaksınız.

-en önemlisi aynanın karşısına geçtiğinizde tipiniz nasıl olursa olsun, derinden hissedeceğiniz huzur.

-ve daha bir çok sürpriz sizleri bekliyor.

buraya kadar hoşunuza gittiğini umuyorum. fakat aşağıda belirttiğim kuralları uygulamazsanız yazacaklarım hiç bir işe yaramaz;

-bu başlık okuduğunuz kitap gibi doğrudan beyine hitap edecek.bu sebeptendir ki;başlığı okumaya karar verdiğinizde farklı bir işle uğraşmayın,tv izlemeyin,cep telefonuyla aranızda en az 3 metre uzaklık olsun ve en önemlisi yan sekme açmayın bu sözlükte dahi farklı başlıklara girmeyin, önünüze caps atarlar, zihninizi bulandırırlar uzak duracaksanız okuyun beyler. yalnızca bu başlık açık olacak.

-açıkladığım maddeleri uygulamaya başlamadan diğer maddelere geçmeyin, boşuna kafanızı karıştırmayın, zamanınızı harcamayın uygulamayacaksanız siktirin gidin. kısaca okur okumaz uygulamaya başlayın.

-yazdıklarımı okudukça, okuduğunuzu belli edin.

bu başlık antibiyotik gibidir beyler yarıda bırakırsanız hiç bir işe yaramaz, boşa gider, zamanınızı harcadığınızdan zararlı çıkarsınız.

okursanız, zamanınızı verip, uygularsanız sorunlarınızdan kurtulursunuz.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:23 ~ 08.10.2014 15:33)

hafıza ne kadar önemlidir farkında mıyız beyler? yaşımız kaç olursa olsun lazım olur muhakkak.ki çoğunuz da liseli şimdi siktirmeyin nüfus cüzdanınızı. okuyorsak;anaokulunda, ilkokulda, lisede, üniversitede önemi git gide artar beyler hafızamızın. gündelik hayatımızda markete gittiğimizde bile hafızamıza muhtacız, evde söylenenleri eksiksiz alamazsanız ağzınıza sıçarlar nitekim.
bu hafıza ailemizin, arkadaşlarımızın ve okuldaki öğretmenlerimizin bize verdikleri değeri, duydukları saygıyı dahi etkiler beyler, hayatınızda ne kadar başarılıysanız o kadar saygı görürsünüz, başarılı olmanın yolu da elbet sağlam kafadan geçiyor. tornacıdan, parasını bi ara getirecem, diyerek aldığınız contanın ödemesini unutursanız bir gün götünüze komple kurşun kalıbı sokabilirler. önemsemediğiniz hafıza eksikliği, unutkanlık başınıza belâ da olabilir.
liseliler mâlum imtihanlara girecek.bu adamlar delik hafıza ile hangi konuları ezberleyip de üniversite kazanacak? dandik bir üniversiteye girdi diyelim, nasıl bitirecek? sikik bir ortalama ile bitirdi diyelim,bu adamın iş hayatında amına koyarlar, unutkan adamı kim ne yapsın beyler?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:23)

tv,bilgisayar ve akıllı telefonlar.

evde isen sürekli televizyon izlersin. sıkılırsan bilgisayarda takılırsın. yorulduysan biraz uzan amcık,ama telefonunu da al mutlaka eline. kafanı vücuduna göre 90 derece dik tutar şekilde tur at mükkemmel 3g hızında internetinde. kafanla bedenini bağlayan boynunu,o gırtlaktaki kemiklerini, troid bezlerini sikeyim senin ya.

o elindeki telefonu bırakıp aynı şekilde durmaya devam et bakalım durabilir misiniz? boynun kopacak birgün pezevenk.

bugün dışarıda işin var ise ölmeyeceksin ya amına koyayım. elbet yanına alırsın teknolojik bir şeyler. mutlaka şarjın dolu olsun evden çıkmadan. hatta mutfakta masasının oradaki fişe tak ki yemek yerken de mesaj, bildirim filan var mı diye kontrol et,aldığın proteini sindiren amilaz enzimini salgıyan pankreasını sikeyim senin.

çıktın dışarıya, grup olarak arkadaşlarınla filan buluşacaksın. bayağıdır görmemişsin ibneleri,en son internetten multi oyun oynamışsınız. fena sarmış. erken gittin oturdun masaya.o kadar kişi buluşacaktınız ama daha sadece biri gelmiş diğerleri daha yoldaymış.hay amına koyayım bilseydin sen de geç çıkardın bilgisayardaki oyunda bölüm bitmemişti daha. orospu çocuklarına bak ya,bir de şimdi burada bekleyeceksin gelmelerini. neyse diğer gelen piçle konuş sen de.facebooktan, twitterdan az muhabbet etmediniz,az beğenmediniz birbirinizin fotoğraflarını,az yorum yazmadınız birbirinizin durumlarına.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:23)

elindeki telefonu masaya bırakıp,bak cebine de koymuyosun orospu çocuğu, belki bildirim gelir bakarsın diye, konu açmaya çalışıyorsun o çatlak sesinle.ama olmuyor konu bulamıyorsun büyüklerinin babanın arkadaşlarıyla konuştuğu türden. yarrak konuşursun biraz daha çabala. beynin felç olmuş, konuşabileceğin konular;bilgisayar oyunları, sosyal medyada yazıştığın kızlar, geçen haftaki maç.ha bu arada golleri kim atmıştı amına koyayım ya,unutmuşsun değil mi?beynini siktiğim.aç telefonu bak hemen internetten kim atmıştı, golün videosunu filan da aç hatta nasıl koymuş ibne diye arkadaşına göster. izleyin beraber.ya da televizyon dizileri, filmlerden filan muhabbet açarsın.

diziler, filmler derken artık hayatını yaşayamıyorsun,24 saat televizyon, bilgisayar başındasın, bizim yerimize yaşayanlar var ya zaten ne gerek var değil mi?3-5 dizi film tavsiyesi al kendin gibi sikik arkadaşlarından,o mükemmel hızlı internetinden sezon sezon indir.baz istasyonundan aldığın sinyali sikeyim. sonra buluştuğunuzda konuşursunuz o dizilerdekiler nasıl yaşıyor diye, hepiniz aynı bölümü defalarca izlediniz ve bunu bilmenize rağmen birbirinize anlatın karşınızdakine amına koyayım.

çok fena sarıyor değil mi muhabbetiniz?

diğer ibneler de gelir o ara, onlara da göster bir şeyler telefonundan. onlar da ellerindeki telefonları yüzlerinin hizasından indirip bir baksınlar ne gösterdiğine. sonra aynen devam.1 masa,5 ibne,5 telefon. hiçbirinin suratı gözükmüyor amına koduklarım, göz hizasında, suratlarına 6-7 cm uzaklıktan takip ediyorlar sosyal medyayı. göz bebeklerinizi sikeyim.

teknoloji ne kadar güzel değil mi amına koyayım?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:24)

arada mecburen böyle küfürlü yazacağım.
neyse devam edelim;
televizyon, bilgisayar ve telefon beyninize zarar veriyor ve hafızanız zayıflıyor.
nasıl veriyor, yapılan araştırmalara göre çocukların zihin gelişiminde önemli katkıları varmış diye atlayan olursa gerçekten söverim. manevi konulardaki din mevzusu hariç hiç bir bilimsel bilgi olmayacak bu başlıkta. isteyen siktirsin gitsin okumasın. gelip buraya bilimsel makale linkleri yazmasın.o makaleleri yazan bilimadamları ikiz kulelerin, müslüman mağara kaçkınlarının kaçırdığı uçak ile yıkıldığını düşünüyor ya da o şekilde düşünüyormuş gibi yapıyor.en azından bu bilimadamları arasından size aksini söyleyen olmadı değil mi?
boşverin beyler yazılan makaleleri,ben buraya yaşayıp, tecrübe ettiğim olayları, gözlemlerimi ya da gerçekten güvendiğim insanların anlattıklarını yazacağım.
hafızanızın bir nebze olsun kendine gelmesini istiyorsanız;
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:24)

-tv,bilgisayar, telefon üçlüsünden ikisi doğrudan bırakılacak.en azından bilgisayar bir süreliğine kalsın,şu yazdıklarımı okursunuz sonra tavsiyelerime uyarsanız onu da bıracaksınız zaten. sadece lazım olduğunda gireceksiniz. telefona sadece birileri arayınca, acil durumlarda bakacaksınız.

-uyku düzenine dikkat edilecek.22:00-03:00 arasında uyuyor halde olmanız sizin beynini ve hormonlarınız için hoş olur. yetttiği kadar üzerine ekleyin çok fazla uyumayın kesinlikle. ortasını bulun bir şekilde.

-beslenmeye dikkat edilecek kahvaltı atlanmayacak.

-b12 vitamini takviyesi alınacak. bunların muadilleri var. çoğu aynı içeriğe sahip marka vermiyeceğim. gece yatmadan ya da sabah kahvaltıdan sonra atın bir tane.

-diğer hususlara sırası gelindiğinde değinilecek(cinsel konular, manevi konular)
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:25)

zayıf bir zihniniz var. uğrunda, başarmak için, çaba göstereceğiniz hayalleriniz yok. amaçsız şekilde okulunuza gidiyorsunuz ya da gitmiyorsunuz. fakat, sonuç olarak saçma sapan hedefler haricinde ilerisi için herhangi bir amacınız yok.

amacın belki sadece dün oynanan maçın özetini izlemekti ama o siktiğimin kanalını ararken karşında diğer kanallarda çıplak insanların oynadığı reklamlar çıkıyor. adam sadece meyve suyu satacak ve bunun reklamını yapıyor ama reklamında çıplak kadın elinde meyve suyuyla ilginç hareketler yapıyor, sadece kek satacak ve bunun reklamını yapıyor ve reklamda keki kadın çıplak şekilde hayvanlar gibi yiyor. adam sadece erkek parfümü satacak ve bunun reklamını yapıyor ama arkadan çıplak kadın beliriyor, adama oldukça ilgi gösteriyor sarılıyor filan,30 snlik reklamda nasıl olduysa bir anda onları altlı üstlü buluyorsun. adam sadece araba satacak ve bunun reklamını yapıyor, adam sadece ayran satacak ve bunun reklamı yapıyor, adam sadece kola satacak ve bunun reklamı yapıyor, adam sadece bilgisayar satacak ve reklamı yapıyor, adam sadece telefon satacak ve bunun reklamı yapıyor, adam sadece televizyon satacak ve bunun reklamı yapıyor, adam sadece çamaşır makinasına deterjan satacak ve bunun reklamını yapıyor,bu liste uzar gider,ama hepsinde de kesinlikle bir yerlerde kadınlar bazı yerleri çıplak şekilde karşımıza çıkıyor. bunlarınki de ekmek parası değil mi amına koyayım?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:25)

neyse siktiret reklamları, tesadüftür tesadüf.aç dizi izle boşver. dizi karşında ve insanlar birbirlerini yiyor, erotik sahneler fink atıyor, içest olaylar bile dönüyor. reklamlarda diğer bölümün sikişinin fragmanı veriliyor ve sonra uzun metrajlı sikiş devam ediyor. haftaya da sikişeceğiz diye haberi verdiler nasıl olsa, dizi bitti, haftaya aynı gün tekrar izlersin.ya da o zamana kadar bekleme eski sikişlere göz at.internetten filan izleyebilirsin. hazır internete girmişken diziler kısa geliyor film filan indirsene amına koyayım ya.indirdiğin film sikişle başlıyor, sikişle devam ediyor ve sikişle bitiyor.ne sikişi be,aslında orada mükkemmel felsefik çağrışımlar vardı değil mi?yarın tikky arkadaşlarınla bunları tartış ibne.

siktiret hepsini çık dışarı dolaş biraz, hava alırsın.ama nafile amına koyayım, aynı erotizm dışarıda da devam ediyor. kadınlar her alanda vücutlarını sergilemek istiyor. karlı havada mini etek giyenler olur bunlar zaten kendileri hoşlarına gidiyor diye böyle açık giyinirler ne alakası var erkekler için giyindiklerini de nereden çıkardınız? amına koduğumun çocukları yaz geldiğinde de o kadar sıcak olur ki çıplak gezerler ama hiç bir alakası yok 2 mm lik şorta 80 lirayı tamamen kendi stili olduğundan dolayı verdi. erkekler ilgi gösterdiği için değil yani. neyse siktiret bunlar cahil insanlar, görgüsüzler ve bir iki ilgi gördüklerinde gitgide soyunurlar dersin. gidersin türkiyenin en iyi üniversiteleriden birine, oradaki insanlar çok akıllılardır ve türkiyenin en zeki insanlarıdır. fakat yine de çıplak gezen, kıçına penguen girmiş gibi konuşan, kırıtarak yürüyen sürtükleri görürsün. bunlar ülkenin en zeki kızlarıdır ve geleceğimizdir amına koyayım. ileride bunlardan çıkacaktır siyasetçi, mühendis, öğretmen vs. ve sen de çocuğun büyüdüğünde bunların okuluna vereceksin onlara ahlak öğretsin diye. mini eteğiyle terbiye, edep, millet, bayrak sevgisi öğretecek bunlar.ama tabi giyim tarzlarına kesinlikle karışılmamalı çünkü bunları sadece sevdikleri için giyiniyorlar ve erkekleri etkilediklerinden filan değil.en yakın arkadaşlarına temas kurarak, dokunarak, yeri geldiğinde sürtünerek iletişim kurar bunlar, şaka filan yapıyorlardır ve sadece arkadaşlardır amına koyayım başka bir amaçları olamaz ne kadar cahilsiniz?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:25)

evine gelirsin ve interneti açarsın haber filan okuyacaksın.ama yine karşına çıplak kadınlardan meydana gelen reklamlar çıkar. haberlerde kadının eteğinin açıldığı ve bunu hiç umursamadan frikik vermeye devam ettiği filan da yazılıdır.bu insanlar toplumun en gözde insanlarıdır. sanatçıdırlar sonuçta.en yetenekli onlardır.ve sadece sanatlarıyla bulundukları yerlere gelmişlerdir.o çok bir işe yarayan sosyal medyaya girersin. gözün aydın piç, kuzenin orospu olmuş. koyduğu fotoğraflarla amacı erkeklerin ilgisini çekmek değildir çıplak poz vererek sadece hatıra olsun istemişlerdir. artık modern bir dünyada yaşıyoruz değil mi?

beyler fazla uzatmanın mantığı yok medyanın her alanında cinsellik pompalanıyor ve bunun kadınlar için bir avantaj olduğu, vücutlarını açarlarsa ilgi görecekleri beyinlerine yerleşiyor. sonuç sokaklarda beyler, etrafınızda.
bugün televizyondan, bilgisayara, bilgisayardan telefona amacı erotik bir şeyler aramak olmayan adam dahi onlarca vücutla karşılaşıyorsa, millet olarak bir şeylere özendiriliyorsak dışarıdaki kadınların yarısı çakma sarı saçlı, yarısı çıplak, yarısı orospu gibi hareket ediyorsa sürekli ben buradayım ve bak vücudum da burada dercesine davranıyorlarsa anasını avradını sikerim ben bu düzenin.
erkek sağlıklı bir erkekse kadın vücudunun belli yerlerini gördüğünde vücudu cinsel ilişki moduna girer, normal olan budur, neler yaşandığını anlatmayacağım uzun uzun zaten biliyorsunuz. bunu bilen, safa yatan orospu çocuklarını geçin, kadınlar da bu mekanizmayı harekete geçirmek için bu kadar uğraş veriyor, yeri geldiğinde bıçakaltına yatıyor, para saçıyorsa bu insanlarda kimse onur, şeref aramasın. beyin loblarını siktiğimin çocukları, zamanında entel bir sözlükte sınava gireceklere tavsiyeler başlıklarına bakıyordum, farklı farklı piçler, farklı başlıklarda, kızsanız vücudunuzu sergileyen şekilde giyinin, sınıftaki rakiplerinizin yarısını elersiniz yazmıştı. sınava girenleriniz varsa da görürsünüz zaten gelenlerin çıplaklığını. liseden bir arkadaşım birinci üniversite sınavında hocayı kesmekten konsantre olamadım, yetişmedi filan dedi amına koyayım herif gayet başarılıydı ama ikinci sınavda zor toparladı sıralamayı, toplamış haliyle şehirdışında kazandı.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:26)

beyler bu kadınlara neden açık şekilde giyinmeleri dayatılıyor bana bunun başka izahını edemezsiniz. internetteki ferre siteleri milyar dolar kâr ediyor bireysel olarak değil kitlesel olarak insanları uyuşturuyorlar,bu tehlikenin farkına varın artık, kimse tanımadığı kişinin zevkine sikişip videoya çekmez, saçma sapan pozlar için soyunup kamera karşısına geçmez, bunları paylaşmaz. medya sahiplerinin mutlaka farklı çıkarları var hepsini bilmiyorum amına koyayım holding patronu değilim tek bildiğim düşünen sağlıklı beyinlere sahip bir gençlik,bir millet istemedikleri,o orospulara binlerce lirayı yazık sana, üşürsün,git giyin diye vermiyorlar, daha fazla soyunsunlar diye veriyorlar.
bakın makrodan mikroya ineyim sizin için piçler;bunu medyada boy gösteren orospular para için, şöhret için yapıyor, dışarıda gördüğünüz orospular ise zevkine, tanımadığı erkeklerin penislerini kanla doldurup ilgi çekmek için yapıyor.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:26)

bu yazdıklarımdan dolayıdır ki ihtiyacınız olmadığı sürece kullanmamanız gerekiyor teknolojik aletleri. nasıl bir zihin kontrolü olduğu ortada.en azından vücudunuzu kontrol etmeye başlayana kadar. dışarı çıktığınızda karşınızda göğüs dekoltesiyle konuşan kıza içinizden acıyarak cevap vermeye başladığınızda olmuşsunuz demektir.ama uzun bir süreç olacak bu.

biraz sizlere zihinsel bulanıklığın yanında, günün her anında karşı cinsin erotik davetlerine maruz kaldığınızda, fiziksel olarak vücudunuzda neler oluyor bunlardan bahsedeyim.
açıkça yazayım;
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:26)

erotik diziler izlediniz, dışarıda tüm gün kadınları kestiniz,eve geldiniz internetten ferre arıyorsunuz 68 sekme birden açtınız, arasından en boşalmaya uygun olanı bulmanız gerekiyor ya amına koyayım, indirmeye filan başladınız,ama tam yarısı inmemiş yarısı iniyorken o sikik iradenize sahip olamadınız ve daha hepsini taramadan boşaldınız. pişman oldunuz tabi sildiniz filan, indirmeleri iptal ettiniz.ya da bayağı yüzsüzsünüz amına koyayım 2-3 saat sonra bir posta daha boşalırım deyip inmelerine izin verdiniz.ve indiklerinde boşalmış olup tüm cinsel istekleriniz bir süreliğine sıfırlanmış halde olmasına rağmen, açıp en çekicisini bulmak için tek tek izlediniz. gerekli elemeleri yaptınız ve biraz zaman geçtikten sonra yine boşaldınız. günleriniz böyle geçti boşaldığınız videoları siliyorsunuz ve çok daha iyilerini arıyorsunuz,zîra her gün binlerce yeni video upload ediliyor bunlar çok hayırlı insanlar, sizin iyiliğiniz için dakikalarca ferre çekiyorlar ve,site kurup sizlerin hizmetine sunuyorlar. yeni videolar buluyorsunuz hoşunuza da gidiyor farklı kadınlara karşı ekranda boşalmak.bu arada bazı ilginç durumarın da sizi tahrik ettiğini farkettiniz. fetişizme adım adım ilerliyorsunuz. tüm bunları yaparken ailenizden çekiniyorsunuz ve bu işleri gizli gizli yapmaya özen gösteriyorsunuz. tabii ki siz farketmeden beyninize;bu dölleme olayının ayıp bir şey olduğu ve cinsel ilişkiye girmenin utanılacak kötü bir davranış olduğu kodlanıyor. odaya o an birisi girse konuşamıyorsunuz saçmalıyorsunuz. diğer taraftan da karşı cinsin yalnızca boşalmak için olduğunu zannediyor beyniniz.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:26)

hayatınız bu şekilde ilerliyor. vücudunuzun farklı yerlerinde sivilceler çıkmış, sesiniz bir değişik, insanları etkileyemiyorsunuz, onlara karşı soğukluk hissediyorsunuz, konuştuklarınızı gözünüzün içine bakarak değil, bitir de artık konuşma sırası bana gelsin diye dinliyorlar. yüzünüzde kan yok, soluksunuz, gözleriniz bir değişik. aynanın karşısına geçtiğinizde günortasında bile sanki yeni uyanmış gibi garip bakıyorsunuz.

o günlerde farkediyorsunuz ki karşınıza bir kız geçtiğinde garip garip duygular hissediyorsunuz. içinizde saçma sapan utanma, çekinme duygusu. heyecandan saçma sapan konuşma filan. tesadüfe bak amına koyayım yukarıda yazdıklarımın aynısı mı ne?tesadüftür tesadüf, beynin ne haddine ferre izlerken kendisini farklı şekilde programlama bu duyguların bir kızla konuşurken karşına çıkması filan.
tesadüftür.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:27)

tekrardan toplarlayayım;
karşı cinsi yalnızca cinsel ilişkiye girilecek bir tür olarak görmeye başlıyorsunuz ve cinsel ilişkiye girerken karşındakinin fikirleri, dünya görüşü pek umrunuzda olmaz doğal olarak. bir kızla sohbet etmedeki amaç fikirleri paylaşmak, dertleşmek ya da esprili muhabbet kurup eğlenmek olabilir. eğer siz ferregrafiye bulaşmışsanız karşınızdakinin fikirlerini, dertlerini ya da kızı eğlendirmeyi umursamazsın. yatağa yatırdığınızda yapacaklarınızın hayali belirir iç dünyanızda.bir erkekte bu hayal belirdiğinde de zihin bloke olur.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:28)

penis ile beyin aynı kanı kullanır biri çalıştığında diğeri çalışmaz tarzında bir söz vardır bu söz sağlam sözdür unutmayın. asla izlediğiniz bir video sizi etkilemez sanmayın.ilk izlediğinizdeki şok halini hatırlayın. etrafınızdakilerin dekoltesinden öteye bir bilginiz yokken birden karşı cinsin safra kesesine kadar ne varsa açık şekilde önünüzde oluyor. üstelik bu 1 ya da 2 dişiyle kalmıyor,100lercesiyle karşılaşıyorsunuz ve normal bir erkeğin belki hayatı boyunca gördüğü organ sayısını siz 1 saat içinde görüyorsunuz hem de farklı farklı dişilerin vücutlarından.bu durum zihninizde siz zevk aldığınızı sanarken beyninizde travmaya sebebiyet verir.
belki de bu travma farklı geldiğinden insanlar bırakamıyorlar bu işi. konuya dönersek izlediğiniz ferregrafik medya sizin zihninizde travmaya yol açtı ve karşı cinse karşı çok farklı ve saçma düşünüyorsunuz. videolarda suratıyla değil vücuduyla ilgilendiğinizden ve bunu 100lerce dişi üzerinde yaptığınızdan beyninizin kimyası değişiyor. doğal olarak gerçek hayatınızda da ister istemez yüzüne değil de vücuduna odaklanmak istiyorsunuz. içinizde savaş var.bir tarafınız onun vücuduna odaklanmak isterken diğer tarafınız utanmanız gerektiğini hissettiriyor o arada da muhabbet kopuyor, tekliyorsunuz, utanma duygusuyla karışık heyecanlanıyorsunuz.
kısaca fabrika ayarlarınızla oynanmış oluyor ve teknik servisiniz filan da yok kendi kendinizi tamir edebilecekseniz edeceksiniz amına koyayım
(dunyalideri ?, 06.09.2014 02:28)

bilgisayar ve müzik bağımlılığına değineyim biraz.
bilgisayar oyunlarının zararlarını filan yazmayacağım. bunlar zamanınızı ve enerjinizi yer bitirir. ekranın karşısında saatler geçirdiğinizden dolayı hafızaya karşı kötü yönde etkiye sahiptir.
bundan kurtulmanın yolu;oynadığınız oyun online ise tüm kazandıklarınızı dağıtın,yok edin sonrasında oyunu tamamen silin.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:25)

müzik konusuna gelince bu kendi başına bir endüstri ve inanın çok fena oyunlar dönüyor. müziklerin arka planında kulağınızla duyamadığınız fakat beyninizin algıladığı frekansta sesler ile zihinlerinize telkinde bulunuyorlar. hatta bir ara başlıkları vardı adamın biri telkin mp3leri dağıtıyordu,o başlıklar ve tüm entryleri size kanıt olsun. insanlar bir halt duyulmuyor çok silik sesler geliyor fakat inanılmaz garip etkileri var vs. yazmışlardı.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:25)

o sesleri inanın o şarkıların arasına çok rahat gizleyebilirler ve bunu yapıyorlar da milyon dolarlık stüdyolarında merak etmeyin.
dinlemeyin beyler bu şarkılar zihninizde sürekli tekrar eder gitgide yerini sağlama alır hafızanızda gereksiz yer kaplar. konsantre olmanız gereken durumlarda aniden dilinize takılırlar.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:25)

en net çözüm gerekli dosyaları koruyarak bilgisayara format atmak.bir daha geri dönmemek üzere bırakın bunları ilk başlarda gerçekten zorlanacaksınız ama zaman geçtikçe zihniniz berraklaşacak ve çok daha rahat düşünebileceksiniz.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:26)

soru soruyorlar;ferre, erotik şeyler vs. izlemeyelim tamam da sade sadece 31 de mi çekmeyelim, bunun zararı var mıdır? diye;

dışarıdan hiç bir erotik etken olmadan çekilen 31 in de kesinlikle zararı var. inanın bana, enerjinizin haricinde vücudunuzda çeşitli metabolizmalarda görev almak, farklı işlemlerde kullanılmak üzere depolanan vitamin ve mineralleri de parçalamış oluyorsunuz. boşaldıktan sonra yerine yenisi nasıl geliyor?

boşluğu doldurmak için,paf takımda olan meniye vücut besin temin ediyor ki gelişip bir dişiyi hamile bırakabilecek hâle gelebilsin diye. dikkat edin peçeteye yapışsın diye yazmadım,bir dişiyi hamile bıraksın diye yazdım. vücut bu işleme göre yetiştiriyor spermleri, çıkan şey su değil beyler, tahmin edemeyeceğiniz kadar değerli bir sıvı.

tasarruflu olmak gerekiyor ve bu tasarrufu vücut kendi mekanizmasıyla uykuda boşalarak zaten sağlıyor. süresi hiç önemli değil 3 ay rüyalanmadıysan demek ki vücudun aldığı besini farklı mecralarda kullanmaya ihtiyacı var ve sıra henüz boşalmalık üretim yapmada değil.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:36)

zaten ferre izlememenize rağmen sadece 31 çekip yine de insanlara karşı asosyalliğin varsa bunun sebepleri ilk olarak yukarıda yazdığım fiziksel sebeplerdir, ikincisi de başlıkta da yazmış olduğum utanılacak bir eylem yaptığınızdan beyninizin kimyasının değişmesi ve sizin aşağılık bir piç kurusu olduğunuz yönünde bilinçaltınızda oluşan düşüncedir.

basit bir örnek vereyim;31 çektikten sonra saygı duyduğunuz bir büyüğünüzün yüzünde bakarak muhabbet edemezsiniz gözlerinizi kaçırırsınız.
bunlar hep bilinçaltı.

bırakacaksınız beyler kısacası. hemen şu an bırakın,bu başlığı takip edin. anlatacaklarım bittiğinde ve hepsini de uyguladığınız da yine de hiçbiri işinize yaramamışsa;tekrar dönersiniz eski hayatınıza ki ben şunu da iddia ediyorum;siz bugünden bıraksanız önemli kullanımlar haricinde pc,tv,telefon ve 31 i 1 hafta sonra çok daha farklı hissetmeye başlayacaksınız ve bu hiç bir ekstradan uygulama dahi yapmadan olacak.ek olarak burada ben bazı tavsiyelerde bulunacağım iyileşme süreci çok daha verimli ve neşeli geçecek.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:36)

31 çekmenin, ferre izleyip, erotik yayınları takip etmenin depresyonla bir ilişkisinin olup olmadığı konusunda sorular da var. kesinlikle bağlantılı beyler.

anlattığım gibi,bu işlemler beyninizin kimyasını değiştirdiğinden ve vücudunuzdaki faydalı maddelerin boş yere harcanmasına sebep olduğundan dolayı yalnızca fiziksel hasar oluşmaz. beyin bu,elbette düşüncelerinizi ve ruh halinizi de etkiliyor ve kötü düşünceleri daha sonraki aşamalarda ise depresyona kadar giden ruhsal bunalımı tetikliyor. boşaldıktan ne kadar zaman sonraya kadar mutlu, huzurlu kaldınız?

o boşalırken hissettiğiniz rahatlama değil, uyuşmadır beyler. bedeninizi ve beyninizi uyuşturuyorsunuz.ilk çektiğinizdeki zevki bulamazsınız çünkü o aslında bir zevk değil travmaydı ve daha sonraki 31 çekmelerinizle beraber vücut kendini o travmaya göre ayarlamaya başladı.bu olaylar beyinde cereyan eder.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:36)

mesela,ilk kez tuvalet temizleyen adam kusar ama yıllardır bu işi yapan adamı etkilemez. yaptığınız işlerin beyninizin yapısını değiştirdiğini inkâr edebilri misiniz? alışkanlıklar nasıl elde ediliyor?iş öncelikle kendi zihninizde mantığı çözmenizde. içinizde ciddi olarak hesaplaşın, yıllar yılı kendinizi bitirdiniz. artık değiştirin bir şeyleri.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:37)

şimdi size, sevgili takılma mevzusunun nasıl insanların hayatlarını bitirdiğinden bahsedeceğim beyler.

tahminimce bu yazıyı okuyanların alayı 18 yaş civarında(+5/-5 diyelim)

yine tahminimce, çoğunuzun düzenli bir işi, dolgun bir maaşı yok.

e be amına koduklarım o zaman bu sevgili meselesinin amacı nedir? babadan aldığınız harçlık sayesinde o kızlarla takılıyorsunuz piç kuruları. sevgili dediğinle evlilik düşünülür, evlenmeden önceki tanıma evresidir o çıkma olayı.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:38)
bir üniversiteye girmeden, meslek sahibi olup ayaklarının üstünde durmadan, evlenmeyi düşünür müsünüz? düşünüyorsanız o beyninizi sikeyim açıkçası.
babanız holding patronu değilse kendi ekmeğinizi kendiniz çıkarmanız gerekir beyler.
öncelikli amacınızın sağlam bir üniversiteye kapağı atıp, geleceğinizi garanti altına almak olduğunu anlamanız lazım.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:38)

kusura bakmayın beyler.bu zamana kadar hayatınıza girmiş olan kızların hemen hemen hepsi sizinle gönlünü eğlendirdi, paranızı yedi ve sizi kullandılar. tabii siz de gönlünüzü eğlendirdiniz o ara pezevenkler. ciddi şekilde evlilik amacınız yoktu,ben bu kızla ölene kadar yaşarım demediniz yani.

sonuç olarak hayatınızın en değerli zamanlarında, geleceğinizin belirleneceği bu zamanlarda, vaktinizi harcadınız. yeri geldi saatlerce, gece boyu mesajlaştınız, yeri geldi para saçtınız onlar için ve yeri geldi sinir krizleri geçirdiniz. tüm bunlar yaşanırken ne günleriniz hebâ oldu düşünebiliyor musunuz?

adam özelden kızlar yüzünden üniversiteye 3. kez hazırlanışım,her sene bir başkası sikti hayatımı diyor.
yazık amına koyayım ya.bunlara ciddi şekilde değer verip, temiz niyetle peşlerinden koşanları ayrı tutarak söylüyorum;siz de adınız gibi biliyordunuz ki elbet bir gün bu kızdan ayrılacaksınız.e o zaman vakit öldürüp, maddi-manevi zarara girip bir diğer taraftan da geleceğinizin içine sıçmanızdaki mantık nedir beyler?

bu kızlarla çıkma işi, sizin yaşınızdakiler için son derece saçma, gereksiz ve en önemlisi de zararlı bir olaydır beyler. üniversite imtihanlarına da değindiğime göre anlamışsınızdır ki;hakkıyla uygulandığında, liselileri en sağlam üniversitelerin kampüsüne kafaüstü fırlatacak olan programı yazma vakti geldi. nasıl da bağladım sevgiliden üniversite sınavlarına?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:39)

dikkatli okuyun bu programı
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:39)

üniversiteli yapan program

programı isteyen başlık altından 'üniversite kazandıran programı istiyorum' yazsın, özelden yollayayım.

üniversiteli yapan program
(dunyalideri ?, 06.09.2014 10:40 ~ 21.10.2014 12:09)

b vitaminleri vücudun en fazla ihtiyaç duyduğu vitaminlerdendir,her gün belirli miktarlarda alınması gereklidir ve beslenme kültürümüzden dolayı yeteri kadar alamıyoruz.her gün et yerseniz b12 ihtiyacını karşılarsınız fakat o etin içindeki yağı da her gün alacağınızdan dolayı zararlıdır beyler.o yüzden b vitamini takviyesi almanız çok önemli. vücutta bulunan tüm hücreler için gereklidir, hafızanızı, sindirim sisteminizi ve hatta sinirsel iletimde görev alan nöronlarınızın bile sağlığını etkiler. bunlar suda eriyen vitaminlerdir ve depolanmazlar, kullandığınız süre boyunca her gün almalısınız. çok uyuma sorunu olanların derdine çare olacaktır bu ilaç.
limon suyunu soran olmuş;limon suyunu aç karnına içerseniz tüm mide ve bağırsaklarınızdaki gazları temizler, içinde beyniniz için elektrolit madde görevini gören bileşenleri vardır ayrıca çok ilginç bir özelliği daha var kendisi son derece asidik olmasına rağmen vücudunuzu bazik hale getirmenize yardımcı oluyor, yani aslında olması gereken ph dengesini sağlıyor.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:01)

aşırı derecede tükettiğiniz kafeini da çayı da kesin beyler. beslenme konusunda aşırı olduğunuz her şeyi kısıtlayın.
uygulayın sonuçlar açıklandığı gün ilk gelip buraya yazın lan kazandığınız üniversiteleri, beni de unutmayın piç kuruları
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:02)

öncelikle;31 çekenler hiç okumasın aşağıda yazanları, bırakıp ondan sonra gelin. ayrıca 31'in bilimsel olarak sivilce çıkardığına dair makale yoktur vs. yazacak kardeşimiz varsa lütfen hemen başlığımı terk etsin, gerçekten küfür yazmak istemiyorum artık, yazsanız da siklemem, zamanımı harcamayacağım niteliksiz piç kurularına.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:02)

sivilcelere çözüm

sivilce kürünü isteyenler başlığa 'sivilceleri yok eden kürü istiyorum' yazsın, özelden yollayalım.

sivilcelere çözüm
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:02 ~ 21.10.2014 09:44)

22:00-03:00 arasında özellikle liselilerin uyku halinde olması gerektiğini söylemiştim, özelden sorular gelmiş aksatsak ne olur diye.

vücut metabolizması denilen olay belirli bir biyolojik saate göre çalışır.

hormonların hangi zaman ve şartlarda kana salınacağı bellidir.

dikkat ettiyseniz hormonların salınması için yalnızca belli şartların yerine getirilmesi yeterli olmaz. örneğin;hücrelerin kendini yenilemesini tetikleyen hormon yani büyüme hormonu, uyku vakhtinde salgılanır, bunu hepiniz biliyordur. fakat sadece uyumak yeterli olmaz, hormon salınımı için belirli bir zamanla uyku olayını kesiştirmek gerekir. benim bildiğim 2 tane zaman dilimi var.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:02)

bunlar 22:00-03:00 ve 12:00-14:00 arasıdır beyler.2.si dikkatinizi çektiyse kaylule vakti denilen vakittir.bu kısma maneviyat konusunda değineceğiz.
günlük yaşamda kaylule zamanı uyumak pek mümkün olmuyor fakat 22:00-03:00 arası çoğumuz için uygundur. işte bu yazdığım vakitlerde uyuyor haldeyseniz ve vücudunuzun biyolojik saati de bozulmamışsa hormonlarınız sağlıklı şekilde kanınıza karışır beyler.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:03)

sınava girecek olanlar, hayatları yoğun tempo içerisinde geçenler bahsettiğim saatlerde uyuyor olmaya özen göstersin.şu an yaz tatili diye salabilirsiniz ama okul zamanı mutlaka riayet edin beyler, özellikle üniversite sınavına girecekler.
bu saatlere uyduğunuzda vücudunuz için en verimli uykuyu almış olacaksınız ve gün içerisinde çok daha dinç olacaksınız.

bu yazdıklarımı da 12. sınıfta biyoloji proje ödevim sayesinde öğrenmiştim amına koyayım.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 13:04)

içinizde en ufak önyargı varsa lütfen bu yazıyı okumayın.ama önyargılarından sıyrılmayı en azından 20dk.lığına başarabilenler kesinlikle okusunlar, fayda edeceğine inanıyorum.bir anlık da olsa fikirlerinizi sorgulatırsa bu yazı, benim için yeterlidir.bu entryde küfür geçmeyecek şimdiden belirteyim.bu maneviyat konusunda ilk girizgâh bana ait, geriye kalanın tümü michael sikkofield'ın yazısından alıntıdır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:20)

beyler size başlığın ilk entrylerinden itibaren, insanların nasıl sahte bir hayat yaşadığını, sanal kurgularla ömürlerini boş yere geçirdiklerini, örneklerle anlatmaya çalıştım.bu yaşam tarzının hayat kalitesini ne kadar düşürdüğünü ve ruhsal olarak nasıl bunalıma süreklediğini yine örneklerle yazdım. etrafınızdaki insanların çoğunun, hatta sizin de,bu hayat tarzını farkında olarak veya olmayarak yaşadığınızı, sizden gelen geri bildirimlere de güvenerek, kanıtlayabildiğimi düşünüyorum. kendinizin de o insanların içerisine dahil olduğunu asla unutmadan;insanların çoğunluğunun hata içinde yaşamlarını sürdürdüğünü kabullenmenizi istiyorum ve bu düşünceyi entry bitene kadar bozmayın. zihninizde sürekli canlansın;etrafınızdaki insanların saçmalıkları, boş işlere ne kadar değer verdikleri, doyum bilmez egoları, sonsuz kibirleri vs.

maneviyatla ilgili bir çok soruya cevap olabileceğini ve daha önceden yapmanızı-yapmamanızı tavsiye ettiğim tüm işlerde başarılı olunması için bu entrynin de mutlaka anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:21)

kendimden başlayayım;

eğer benim zihnimdeki mantıksal hiyerarşide din kavramı yok olsaydı ya da en üst sırada olmasaydı, büyük ihtimalle çıldırarak intihar ederdim.zîra kafamda cevabını aradığım en kritik soruların tümünün cevabını istisnâsız şekilde, iman ettiğim din ile buldum, bilim ve teknik her zaman için benim dinime delil ve bulduğum cevaplarımı daha da güçlendirici unsurlar oldular.

iman etmek ne demektir? önce bunu kendi kelimelerimle yazmaya çalışayım ardından da sizden aşağıda yazacağım olayı ve analizini ciddi şekilde okumanızı isteyeceğim. sonrasında, kafamda oluşan ve düşünen her insanın da kafasında oluştuğunu düşündüğüm sorulara geçeceğim.

iman ne demektir?

iman, kanıtlanma imkânı olmayana inanmak demektir.zîra kanıtlanabilir bir duruma iman edilmez,bu durumun farkına varılır ve bilinir;o zaten kesindir, bunu inkâr etme gibi bir durum olamaz. iman etmek kolay değildir. hakîki iman etmek için insanın doğuştan sahip olduğu şüphe duygusuna, iman ettiği konuda galip gelmesi gerekir. şüphe duygusunu asla küçümsemeyin beyler ve dikkatle okumaya devam edin;
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:22)

evli bir çift düşünün. adam karısına karşı içinde aldatıldığına dair en ufak şüphe hissederse ve bu şüpheyi yokedecek olan güven duygusunu eşinin hâlinden, hareketlerinden, davranışlarından veya sözlerinden bir şekilde kazanamazsa,bu şüphe içinde giderek büyür. dayanılmaz noktaya geldiğinde ise adam kesinlikle aldatıldığını düşünüp onu barbarca öldürebilir. burada iki olasılık var;kadın adamı aldatmıştır ve adam onu öldürmüştür ya da kadının adama her zaman sadık kalmasına rağmen adam bir yanlışa aldanarak onu öldürmüştür, yani aslında kadın adamı aldatmamasına rağmen öldürülmüştür.

birinci durumun doğru olduğunu varsayalım;

kadın adama sadık kalmadı ve onu aldattı. adam kadını bu yüzden öldürdü. değerlendirme yaparsak bir kaçımız kadının aldatmasına rağmen, adam tarafından kaba şekilde canına kastedilmeyi haketmediğini söyler.bir kaçımız ise kadının bunu hakettiğini ve herkesin bu durumda aynı hareketi yapması gerektiğini düşünür, adam öldürmekte haklıdır. bazılarımız ise kadının aldatmasından dolayı öldürülmeyi haketmesine rağmen, adam bunu yaptığında hapse gireceğinden, kadının öldürülmeye değer olmadığını iddia ederdi.ya da bunlara benzer düşünceler ortaya çıkardı.

ikinci durumun doğru olduğunu varsayalım, yani kadın kocasını aldatmamış ise;

adam burada hata yapmıştır ve insanların fikirlerini sorduğumuzda bu durum yorum kabul etmez, onlar bu konuda hiç bir şekilde ilk durumdaki gibi fikir ayrılığına düşmezler, adamın cezalandırılması gerekir ve bunu haketmiştir.
adam daha içine ilk şüphe düştüğünde, kadının onu aldatmış olup olmayacağı konusunda sağlıklı şekilde düşünceye kavuşabilmek için elinden geldiğince çaba göstermesi gerekirdi;ilk olarak kendi zihninde eşinin onu aldatıp aldatmamış olacağına dair ipuçlarını düşünmesi, kanıt araştırması gerekirdi. başarılı olamaz ise;eşiyle konuşması, onun kendisini aldatıp aldatmadığını sorması gerekirdi.bu konuda eşi onu ikna edecek argümanları sunabilecek biriyse, adamın şüphesi yok olurdu. fakat kadın çabalayıp kendini temize çıkartamazsa bile kesin hüküm vermemesi gerekirdi,zîra o eşiydi ve onu tekrardan kazanması demek onu yoketmesinden çok daha değerli olurdu. etraftaki komşularına, akrabalarına, arkadaşlarına konuyu açıp bilgileri olup olmadığı veya tavsiyelerinin ne olduğunu sorması gerekirdi. adam insan olduğundan dolayı kendisinin de yanılabileceğini ve doğuştan sahip olduğu şüphe duygusunun da buna sebebiyet verebileceğini bilmesi gerekirdi. fakat bunların hiç birini yapmadı.

sonuç olarak adam, kadının haklılığını yok kabul edip hataya düştü ve onu öldürüp hapse girdi.hem karısını kaybetti hem de hapiste olacağından, gelecekteki yıllarını.

beyler size yukarıda yazdığım bu olasılıklar ve sonuçlara paralel olarak,en başta yazdığım gibi gerçekten önyargısız olarak aşağıdaki olasılıklar ve sonuçlarını okumanızı istiyorum. kafanız doluysa lütfen kalkıp biraz dolaşın, hava alın vs. bir şeyler yapıp rahatlayın ondan sonra oturup sakinca okuyun,tek istediğim rahat ve tam konsantre olmanız;unutmayın, sadece sizin için yazıyorum tüm bunları.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:22)

başlayalım;

dünyanın her hangi bir noktasında doğduğunuzu düşünün. neresi olduğu hiç önemli değil. belirli bir yaşa geldiniz, kendi yaşadıklarınız ve etrafınızda görüp tanıdığınız insanların da etkileri neticesinde hayatı öğreniyorsunuz, düşünceleriniz oluşuyor ve bir yaşayış tarzı ediniyorsunuz. burada biraz istatistik yazacağım;

araştırmalara göre;dünya nüfusunun ortalama yüzde 35'inin hıristiyan, yüzde 25'inin müslüman, yüzde 17'sinin hindu, yüzde 7'sinin budist, yüzde 0,2'sinin yahudi,% 3’ünün ateist, %13’ünün teist olmayanlardan meydana geldiği sonucu ortaya çıkıyor. kendini herhangi bir dine yakın hissetmeyenlerin oranı rusya’da %48’in üzerine çıkmakta, japonya’da ise %65 civarında seyretmektedir. avrupa birliğinde oran,en düşük %6 ile italya ve en yüksek %85 ile isveç arasında değişkenlik göstermektedir.2006 yılı istatistiklerine göre ise türkiye'de ise bu oran %2,5-%3 arasındadır.

yukarıda yazdığım istatistiklerin doğruluğu tartışılabilir,bu oranlar gerçekte çok daha düşük ya da çok daha yüksek de olabilir.bu bizim için farketmez. sonuç olarak dünya üzerindeki istisnâsız her insan bir yaratıcının olup olmadığı konusunda hayatının bir döneminde seçim yapmış;kimisi var olduğuna inanıp,bir din seçmiş ya da herhangi bir dini seçmeden yalnızca var olduğuna inanmış, kimisi ise bir yaratıcının olmadığına inanmış.

yani dünyanın neresinde doğarsanız doğun, ailenizden başlamak üzere akrabalarınız, komşularınız, arkadaşlarınız vs. her insan bu seçimi yapmıştır ve siz de kendi iradeniz gereği bir seçim yapacaksınızdır. şimdi bu seçimde gerçekleşmesi muhtemel durumları inceleyelim;
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:23)

birinci durum;bir yaratıcı yoktur.

araştırmalarınız sonrasında,bir yaratıcının olmadığı düşüncesini mantıklı bulduysanız, buna inanır ve dinleri de reddedersiniz. kusurlu düşüncelere sahip olabileceklerini kendinizin de bildiği insanların koyduğu kurallara göre bir hayat yaşarsınız. belki de yaşamazsınız, anarşist düşünceler size daha cazip gelir ve güçlü olanın, elbet bit gün öleceğini bile bile, hayatta kalması üzerine kurulu, kaosla çevrili bir hayat yaşamak istersiniz. sonuç olarak, sizin için yaratıcı yoktur ve bazı insanların ondan geldiğine inandığı, bunu bildirmek adına paylaştığı emirlerin hiç birini uygulamazsınız.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:23)

ikinci durum;bir yaratıcı vardır.

bu duruma göre şu şekilde düşünürsünüz.bir yaratıcı vardır ve eğer her varlığı kendisi yarattıysa, onlara nasıl yaşamaları gerektiğinden bahseden dinleri de gönderme kudretine sahiptir. dünyada yaşayan dinler arasından hangisinin hakiki din olduğu hakkında ise bir mantık daha yürütülmesi ve bir seçim daha yapılması gerekmektedir,bu mantığı biraz daha aşağıda kendi düşüncelerimle belirteceğim. devam edersek;sonuç olarak bu düşünceye sahip insanlar,bir yaratıcının olduğuna ve onun gönderdiğini düşündükleri bir dine inanırlar.bu dinin emirlerine göre;bir düzen içerisinde yaşamaları gerektiğine ve yine bu dinlerde bahsedilenlere göre ahiret gününe de inandıklarından, kusur ve adaletsizliklerle dolu bu gezegende uyulmaya çalışılan bu düzenin, kusursuz olduğuna inanılan ahiret günü mükâfakları almak için olduğuna iman ederler, çoğu zaman acıya, zulme, vahşete karşı sabrederler veya ellerine geçen güç, kudret ve imkânları kullandıkları niyetlerine göre hesaba çekileceklerini bilirler.zîra,cennet ve cehennem bunun için vardır ve bu yaşam sonsuz olmadığından, elbette ki bir imtihan yeridir. sonucuna göre sonsuz bir yaşam elde edilecektir.bu sonsuz yaşamın nasıl olacağı, imtihanlarındaki davranışlarına göre şekillenecektir.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:23)

şimdi olasılıklar üzerinde duralım;

birinci durumun doğru olduğunu varsayalım;

bir yaratıcı yoktur ve bundan dolayı da dinler de yoktur. yaratıcının olmadığına inanan kimse istediği gibi yaşar, dünyada imkânları boyutunda elde edebileceği her türlü zevki tadar, dilediği gibi bir hayatı yaşar. kişiliğine de bağlı olmak üzere;gücünün yettiği, fikirlerini beğenmediği kişiyi aşağılayabilir, diğer insanların koyduğu kurallar onu cezalandırma anlamında etkilemiyorsa, yeri geldiğinde onların canına da kastedebilir, mallarını da çalabilir. sonuçta ondan üstündür ve zayıf olan ona herhangi bir zarar veremez. kuralsız şekilde yaşamını sürdürür, yeterli kudret eline geçerse insanların aralarında oluşturdukları düzeni de yıkabilir, daha kuvvetli olduğundan, dilediğini yapar.

çıkarları bunu gerektiriyorsa;insanlar arasında, içgüdüsel olarak uyulması gereken bazı ahlâki normlar olduğunu da belirtebilir, tüm yaşayan bireyler buna uymalıdır. yaşanılan hayatın çekilebilirliği için insani içgüdüler sonucu meydana gelen ahlâk kurallarına herkes uymalıdır.ama çıkarları buna ters düştüğünde, yeri geldiğinde ahlâki sınırların da aşılabileceğini,her bireyin kendi hakları çerçevesinde sınırsız özgürlüğe sahip olması gerektiğini savunur.bu başlıkta küfür etmeyeceğim.bu arkadaşlar yeri gelip çıkarları bunu da gerektirirse, ahlâki normların geri kafalı insanların oluşturduğu bir takım özgürlük kısıtlamalarından ibaret ve yabozlık olduğunu haykırırlar. dünya zaten bir kere gelipiyaşayıp, yokolup gittikleri bir yerdir ve ellerine fırsat geçtiğinde canlarının istediği her işi yapmakta özgürdürler.bu tip zamanlarda;çıkarları ihyâ oluyorsa, kaosun ortaya çıkması onlar için normaldir. sonuç olarak bir gün ölürler ve kendi fikirlerince yokolurlar. kusursuz yaratılmış insan bedeni buna lâyıktır bu düşünceye göre.

bir yaratıcının olmamasına rağmen, hayatları boyunca belirli yasaklara uyup, yalnızca izin verildiğini düşündükleri ölçüde özgürlüklerini kullanan insanlar ise düzeni bozmaya kalkışmazlar. güçleri yetse dâhi mazluma zulmetmezler. imkânları buna el verse bile, kendilerine zevk verecek olan işlerden uzak dururlar. bedenlerine, inanmayanlara göre, işkence ederler. mesela,bir kadın tersini yaptığında inanılmaz ilgi toplayacağı güzel vücudunu, bunaltıcı havada dâhi örter. yalnızca eşini tahrik edebileceğine dair bir kurala inanmıştır, bunu uygular. alacağı zevki kıyas yapılamayacak derece azaltmış olur ama kendince uyguladığı bu kuralın en azından her insan fırsatını bulduğunda birbirinin eşiyle zevkleneceğinden meydana çıkacak kaosu önlediğini düşünür ve mantığına da yatmıştır.bu insanlar ne kadar dertleri olsa bile, kendilerine dertlerini unutturacak olan maddelere imkânlarına rağmen yine de ellerini sürmezler. inandıkları kavram bunu gerektirir. günü geldiğinde ölür giderler ve bu olasılığa göre yokolurlar. yaşam tarzıyla, diğer insanların yaşam kalitesini düşürmemiş bir şekilde yokolurlar.

iki farklı yaşam tarzından hangisinin etik geleceğini düşünün.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:23)

ikinci durumun doğru olduğunu varsayalım;

bir yaratıcı vardır.ona inananlar gönderdiği dini uygularlar ve yasaklarından sakınarak, yaratıcının yaşamalarını emrettiğini düşündükleri şekilde yaşarlar.bu insanlar öldüğünde, inandıkları şekilde ahiret, cennet-cehennem varsa,ki bu olasılıkta var diye düşünüyoruz, cenneti kazanırlar ve bunun sonucunda dünya hayatlarındakiyle kıyas yapılamayacak olan zevkleri kazanmış, sonsuza kadar da sürecek olan hayatlarına başlamış olurlar. diğer türlü düşünen, yaratıcının olmadığını varsayan kesim ise, dinlerde belirtildiği gibi;yaratıcının koyduğu kurallara uymadıklarından, sonsuz cehennemi, azap dolu bir hayatı yaşamak zorunda kalırlar.

analiz ettiğimizde;yaratıcıya inanmayan insan,bir seçim yapmıştır ve yaratıcının gerçekten olma olasılığını dikkate almadığından, belki de sonsuz bir hayatı azap içerisinde geçirecektir. diğer inanıp, hayatını düzen içerisinde geçiren kimsenin ise zihnini ve bedenini uyuşturan, davranışlarını gitgide hayvanlığa doğru benzeten zevklerden mahrum kalmıştır.ki eğer yaratıcının var olduğu olasılığı gerçekte, buna kayıp denmez,1 sonsuz oranlı bir kazanç denir. aklı olan insan bu kadar büyük kumar oynamaz,bu kumarı kazansa dâhi hiç bir kazancı olmadan kazanmış olur, yokoluyor çünkü.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:24)

aranızda mutlaka sırf çamur atmaya okumayan,iyi niyetli inanmayanlar da vardır, inanıyorum, yalnızca bilimsel esasları kaale aldığını söyleyenler vs..fakat, gelin sizinle beraber 5 dakikalığına yaratıcı olduğumuzu düşünelim, farzedelim.

müslümanlar, hemen tövbe est. moduna geçmeyin,siz de hayal edin.

bir yaratıcı olduğunuzu düşünün. kusursuzca yarattığınız varlıkları imtihan edeceksiniz. emrettiğiniz şekilde yaşayanlar cenneti, size karşı asi olanlar cehenneme gidecek. beyler;mantıklı bir yaratıcı, kendi varlığına inanılıp, inanılmamasına göre yarattıklarını imtihan ediyorsa, kesin deliller yaratmaz. dünyaya kesin deliller gönderdiğinde aklını yitirmiş olanlar hariç, herkes zaten bir yaratıcı olduğunu bilir ve 1 saniye dâhi boş zaman geçirmeden her halleri ibadet ve yaratıcıyı zikirle geçerdi. örnek vereyim. allah dinini tanıtmak için insanlara aracı olarak peygamber göndermeseydi de;doğrudan kendisi hitap etseydi ya da aracı olarak meleklerini vasıta kılsaydı, beyler inanın bu durumda da herkes inanırdı ve bir imtihan olmazdı. allah peygamberlerini insanların arasından çıkardı ve onlara insanlara öğretmesi için kitabını da indirdi. bakın şimdi dediğimi asla unutmayın;bizim mantalitemize göre, allah hiç bir zaman %100 delil indirmez,bu kesinlikle iman sonucu doğurur. insanlara iman etmeleri için hep bir miktar inanma payı bırakır. size ayın peygamber efendimiz tarafından ikiye bölündüğü ve bunun yüzyıllardır kitaplarda yazdığı söylenir, üzerinde 1400 yıl geçmiştir. müslüman olmayan bilim adamları,15-20 sene önce, ayın geçmiş zamanlarda iki parçaya ayrılmış olduğuna dair kesin bulgulara ulaştıklarını, sonradan tekrar birleşmiş olduğunu vs. ilan eder.ama tüm bunlar senin;1400 senedir nesilden nesile sözlü olarak aktarılan,el yazması kitaplarda ve en son olarak da internette her dini sitede bulunabilecek bu bilgiye inanmanı %100 sağlayamaz.ya bilimadamları yanılıyorsa,ya o kitaplarda yazılanlar sonradan basılmışsa vs. bir çok saçma sapan nedenle inkâr da edebilirsin,ben inandım deyip iman da edebilirsin. beyler bu istisnasız her örnekte böyledir. aynı bizim düşündüğümüz gibi allah kullarını imtihan ederken,%100 lük delil yollamıyor, bunu yapmıyor ve hep biraz samimiyet, güven, inanç duygusunun da gerekli olduğunu göstermiş oluyor. aksi durumda imtihan olmazdı değil mi?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:25)

beyler kutsal kitaplardan kur'an hariç hepsi bozulup, değiştirildiğinden dolayı bu yazıda yalnızca kur'an-i kerim incelenecek.

kur'anda birazdan vereceğim bir çok mucize var,600lü yıllarda inmesine rağmen 1900 'lülerin başında keşfedilen bilimsel veriler, resmen açık açık ayetlerde yazıyor. fakat bu durumu anlamak için bilimsel altyapı gerekiyor beyler, bilim olmadan, allahın indirdiği ayeti de anlayamıyor insan.zîra ilk ayet ''ikra'' yani okudur. allah kullarının araştırıp öğrenmesini istiyor, kendini daha iyi tanımak isteyenlere, yarattıklarını araştırmalarını, incelemelerini tavsiye ediyor. sağlam iman için, sağlam ilim gerekli beyler.ama unutmak yok,bir imtihandaysak ki buna inandık tersi durumda zarara düşememek adına,bu imtihanın gerçekten imtihan olabilmesi için bazı şeylere güvenmemiz, inanmamız gerekiyor. diğer türlü herkes iman ederdi.

şimdi, geri kalanı alıntı;
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:26)

insanlar yanılabilir. tabi ki bu yanılan ben de olabilirim, sen de olabilirsin. insanların yanılgıda olduklarını bilmek, sizin doğru olduğunuz anlamına gelmez. fakat bu konulara girmeden önce gelin insanların ne kadar büyük oranlarda yanılabildiklerine bir göz atalım.

dininiz ne olursa olsun, isterseniz herhangi bir dini görüşe de mensup olmayın, fakat gözle görülen bir gerçek vardır ki o da insan hayatına yön veren en büyük unsurun din olduğudur. normalde yapabileceğiniz bir davranıştan, sırf dininizin sınırlarını aşmamak adına uzak durabilirsiniz. eğer yine de sadece kendi doğrularınızı dinleyip o davranışı yerine getirirseniz, bu da dininize olan az bağlılığınızdan veya bir dininizin bulunmuyor oluşundan kaynaklıdır. 30 gün boyunca günün belirli vakitlerinde yemek yememenizi sağlayan şey sizin dininizdir. dininiz size pazar günleri kilisede toplanmayı emrederse bunu yerine getirirsiniz. dininiz size yılın belirli günlerinde "hamur" yememenizi emrederse buna da uymaya çalışırsınız. dininiz size bir solucan olarak reenkarne olabileceğinizi, bu sebeple bir bölgede kazı yaparken soluncanları öldürmemeniz gerektiğini size emrederse buna da uyar ve tek tek elinizle o solucanları toplarsınız. veya bunların hiçbirini yerine getirmezsiniz, bunları yerine getirmemenizi sağlayan şey de "o dine" mensup olmamanızdır.

kısacası neresinden bakarsan bak, din insan hayatına yön veren en büyük unsurdur.

peki şimdi de biraz o kusursuz yaratıcıyı düşünelim. adına ister allah, ister tanrı, ister god, ister elohim deyin.

o kusursuz yaratıcı, insanlara "aynı anda" değişik dinler gönderebilir mi?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:26)

örneğin tanrı, aynı zaman dilimi içerisinde yaşayan insanların bir kısmına kendisinin bir çocuk sahibi olamayacağını söyleyip, diğer bir kısmına da isa'nın kendi oğlu olduğunu söyleyebilir mi? insanların bir kısmına eşleriyle istedikleri kadar seks yapmayı serbest bırakıp, bir kısmına da ermeleri için hayatları boyunca hiç seks yapmamayı öğütleyebilir mi? insanların bir kısmına kendisinden başka hiçbir şeye tapınmamaları gerektiğini söyleyip, diğer kısmına da buddha heykellerine tapınmaları gerektiğini söyleyebilir mi?

hayır, bu durumda o kusursuz yaratıcı kendisiyle çelişmiş olur.

bu durumda iki ihtimal vardır.

1) kusursuz yaratıcı vardır ve o şu an için sadece tek bir din göndermiştir.
2) kusursuz yaratıcı diye bir şey yoktur ve dinler insan uydurmasıdır.

yani benim açımdan, matematiksel olarak bile sadece bu 2 ihtimal vardır.

öyleyse bir 20 saniyeliğine dininizin ne olduğunu unutun ve şu an dünyada -yaklaşık olarak- 7 milyar insan olduğunu göz önüne alın.

- eğer doğru din hristiyanlıksa, dünyadaki 4.6 milyar insan yanılıyor demektir. bu, dünyadaki insanların %65'inin hayatlarındaki en önemli konu hakkında yanılgı halinde olduğu anlamına gelir.

- eğer doğru din islam ise, dünyadaki 5.35 milyar insan yanılıyor demektir. bu, dünyadaki insanların %76'sının hayatlarındaki en önemli konuda yanıldığı anlamına gelir.

- eğer doğru din hinduizm ise, dünyadaki 6 milyar insan yanılıyor demektir. bu da, dünyadaki insanların %86'sının hayatlarındaki en önemli konuda hata yaptığı anlamına gelir.

- eğer doğru din yahudilikse, dünyadaki 6.985 milyar insan yanılıyor demektir. bu, dünyadaki insanların %99'unun hayati bir hata yaptığı anlamına gelir.

- eğer yaratıcı ve din diye bir şey yoksa, bu da dünyadaki 5.85 milyar insanın dinlere inanmakla yanıldığı anlamına gelir. bu durumda dünyadaki yanılan insanların oranı %83'tür.

gördüğünüz üzere her ihtimalde, insanların çoğunluğu yanılmaktadır. hem de hayatlarındaki en önemli konuda.

tabi bu yukarıda kullandığım rakamlar çok iyimser rakamlardı, zira doğru din hristiyanlıksa bu durumda bu dinin kurallarına uymayan birçok hristiyanı gözardı etmiş olduk. veya doğru din islam'sa, bu durumda yine tüm müslümanların gerçek anlamda müslüman olduklarını varsaydık.

peki bundan, yani yanılmadan kurtulmanın yolu nedir? insan zaten sürekli hata yapmaya mahkûmdur, fakat çok önemli konularda bile, kimi zaman bize göz göre göre hata yaptıranlar nelerdir? bu konuda hiçbir şeyden memnun olmayan gudubet suratlı emmiler gibi sürekli eleştiri mi getireceğim? hayır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:26)

"insan kendisinin ne olduğuyla asla uğraşmaz. fakat aynı anda insan, hem başkalarına, hem de kendisine güzel görünmek ister. bu nedenle insan kendisini de kendisinden gizler. yine aynı nedenle her insan hem kendine, hem de başkalarına rol yapar. sıradan bir insan başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğüyle ilgilendiğinin yarısı kadar kendisinin ne olduğuyla ilgilenmez". bunlar schopenhauer'in sözleridir ve bana kalırsa bir insan tarafından insanlar hakkında yapılmış en doğru saptamalardan biridir.

filozofluk taslamayacağım, bu alıntıyı yapmamın tek sebebi, birazdan anlatacaklarıma paralel şeyler söylemiş olmasıdır.

bizler gerçekten de kendimizin ne olduğunu, neyi bilip bilmediğimizi, hangi yanlışları doğru diye bildiğimizi hiç de sorgulamayız. insanlar özellikle son yüzyılda "yalnızca gözleriyle gördüklerine inanacakları şekilde" programlandılar. televizyon kanalları, haber spikerleri, gazeteler, siyasetçiler bize sürekli neye inanmamız gerektiğini telkinlediler ve bu durumda bizde de şu bilinçaltı oluştu: "benim yerime doğruları daha önceden gören ve söyleyen insanlar var, o halde benim kendimi sorgulamam bana yeni bir şey kazandırmayacak. ancak vakit kaybı olacak."

peki ya size neye inanmanız gerektiğini emreden kişi ve kurumlar dolandırıcıysa?

doğaları gereği yanılıyor olmalarını geçtim, ya sizin de yanılmanız için kasten yanılıyorlarsa?

bu durumda bu pislikten kurtulmanın tek yolu kendini sorgulamaktır.

kendini sorgulayan, yeri geldiğinde kendi hatasını gören ve kabul eden bir insan olmak, size bu konuda çok şey kazandıracaktır. ("öyle değil! kendisini ısrarla kınayan benliğe yemin ederim." -kıyamet/2)

100 metre yarışlarını düşünün. şimdiye kadar bu mesafeyi en kısa sürede koşan kişi 9.58 saniye ile usain bolt olmuş (google'dan baktım evet).

herkes usain bolt olamaz, fakat bu bilgisayarlara ve fast-foodlara alışmış koca götlü halimizle aramızdan bir insan seçersek, o kişi bu mesafeyi tahmini olarak 20-30 saniyede bitirebilir.

peki neden 15 saniyede bile koşamıyoruz ki bu kadar kısacık bir mesafeyi? bana kalırsa herhangi bir engeli bulunmayan sıradan bir insan, buna vakit ve emek harcayarak iyi şekilde hazırlanırsa, 100 metreyi 15 saniyede veya daha kısa bir sürede hiç zorlanmadan koşar hale gelecektir. hepiniz bu kadarını yapabilirsiniz emin olun.

seçtiğimiz dal atletizmdi, şimdi bu dalı hayatınız yapın ve kendinizi sorguladığınızda sizin göremediklerinizi gördüğünü iddia eden kişilerden, televizyon kanallarından, gazetelerden, yazarlardan ne kadar daha doğru gözlemler yapabildiğinizin farkına varın. unutmayın, size neye inanmanız gerektiğini emreden o haber kanallarında ve gazetelerde çalışan insanların %99'u, mağarada yaşayan arapların 4 tane yolcu uçağı kaçırıp pentagon'u vurduğuna inanıyor.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:27)
insan, doğası gereği hata yapmaya mahkûmdur diyorum ya hep. elinize bir tebeşir alıp tek seferde ve hızlıca asfalta 100 metre uzunluğunda düz bir çizgi çizemezsiniz, bu insan olduğunuz içindir. peki öyleyse doğruları belirleyen merci nedir veya ne olmalıdır? seni, onu bilmem fakat benim için bu merci eğer varsa allah olmalıydı, eğer o yoksa geri kalan tek şey kaos olurdu. kendimi hatalı yanlarının %100 olacağı insan ürünü fikirlere uydurmaya çalışmaktansa, kusursuz bir yaratıcının belirlediği kurallara uydurmaya çalışmak daha mantıklı geliyordu bana. zira başkalarının fikirlerini bırakıp sadece kendim fikir üretmeye çalışsam bile bu benim de hata yapacağım ve kendimi, kendi beynimden çıkan hatalı fikirlere uydurmaya çalışacağım anlamına geliyordu.

neyse sözü çok uzatmadan asıl söylemek istediklerime geçecek olursam, eğer kuran, yine bu hata yapan insanların elinden çıkmış bir kitapsa şayet, insanların yüzyıllardır hatta binyıllardır tartışmakta olduğu bir konuda kumar oynamış ve tutturmuştur.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:27)

bu kumar, evrenin bir başlangıcının olup olmadığıdır.

evrenin ezeli olup olmadığı çok eski tarihlerden beri tartışılmıştır ve astronominin gelişmediği çağlarda bu konuda %50'lik bir tutturma şansınız vardır. zira seçenekleriniz şunlardır: evren ya yaratılmıştır ve başlangıcı vardır veya kendiliğinden hep vardır ve başlangıcı yoktur.

kuran, evrenin bir başlangıcı olduğunu ve buna bağlı olarak sonunun bile olduğunu söyler. ("yıldızlar söndürüldüğü zaman... " - mürselat 8, "yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde" - tekvir 2, "gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz." - ahkaf 3)

evrenin hep var olduğu iddiası kuran'dan sonra da tartışılmıştır elbette. örneğin ibn sina evrenin hep var olduğunu, yani kadim olduğunu iddia etmiştir, fakat ayetlere dayanarak ibn sina'ya karşı çıkan filozoflar da olmuştur. ibn sina'nın bu yanılgıya düşmesinin sebebi, dönemin bilim kabullerinden kendini soyutlayamaması ve kuran'a o perspektiften bakamamış olmasıdır.

ardından kuran, bu yazının başında örneğini verdiğim konuda da, yani insanların yanılma oranlarında da bir kumar oynamış ve bu kumarı da tutturmuştur.

kuran, insanların "çoğunluğunun" yanılgıda olduğunu birçok ayette söyler:

"yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni allah yolundan saptırırlar. sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar." - enam 116

"doğru dinin islam olduğunu insanların çoğu bilmez." - rum 30

"insanların çoğu kâfirdir." - nahl 83

"ölüleri allah'ın dirilteceğini çoğu bilmez." - nahl 38

"doğru ve sabit din budur, fakat insanların çoğu bilmezler." - yusuf 40

sonra iyice baktım kuran'a, daha başka "tutturduğu", "isabet ettirdiği" konular var mı diye. evet vardı ve hem de o kadar çok vardı ki. bu yazıda da zaten bunlardan bahsedeceğim. zira benim için bir şey çok fazla tekrar ediyorsa, o şey bir tesadüf olamaz.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:27)

öncelikle şu konuda bir anlaşalım, ben bu yazıda herhangi bir ispat çabasında bulunmayacağım. hele hele bazı ayetler var ki, ben bu ayetleri asla inanmayan kişiler için birer "inanma sebebi" olarak sunmayacağım. bu konu bir inanç konusudur ve karşınızdakinin inanası yoksa, ne yaparsanız yapın boşadır.

karşındakini dinlemek yerine öncelikle karşındakinin dinini veya siyasi görüşünü öğrenme amacında olup, ona göre rafından önceden hazırladığı ezbere cevapları dizen kişilerin yararı için benim kılımı kıpırdatasım bile gelmiyor. eğer birazdan anlatacaklarıma "hee bunlar 1400 yıl önce kuran'da vardı zaten diyorsun" şeklinde yaklaşacak olan varsa -ki muhakkak vardır- lütfen burayı terk etsin. zira bu yazıda küfür etmemeye çalışacağım ehehe.

ben sadece ayetleri gösterip kendi anladıklarımı anlatacağım. misal tarık suresinin 12. ayetinde "çatlayışlarla/yarılışlarla dolu yere yemin olsun" denilir. eğer kuran'ın allah'ın sözü olduğuna inanmayan biriyseniz, aklınıza sadece çatlamış kuru toprak parçaları gelir.ama eğer sorgulayan ve inanmaya eğilimi olan bir insansanız, aklınıza yeryüzündeki faylar ve levhalar gelir.zîra üstünde bulunduğumuz yer gerçekten de çatlaklarla ve levhalarla doludur.

tabii bunun yanı sıra çok net olan ve herhangi bir yoruma göre değişmesi söz konusu olmayan ayetler de var. onlardan da örnek vereceğim. ama önce bir anlaşalım istedim, ben sadece neden müslüman olduğumun sebeplerini açıklayacağım bu yazıda. bu sayede belki kafanızda soru işaretleri varsa onlardan birkaçına cevap bulabilirsiniz, belki de yeni soru işaretleri oluşur kafanızda ki bu daha da iyi bir şey bana kalırsa. burada kuran hakkında daha önce keşfedilmemiş şeyleri de dile getirmeyeceğim. sadece bana mantıklı gelen ve aksi ispat edilemeyen ayetlerden örnekler vereceğim, sizin için de kolaylık olacaktır bu kadar şeyin bir arada, tek bir yazıda bulunması. devam ediyoruz konuya.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:27)

allah rüzgârlardan birçok ayette bahseder ve genellikle rüzgârları "yağmurları müjdeleyici" olarak tanımlar. fakat bir ayet var ki, orada rüzgâra çok ilginç bir sıfat verilmiş durumda.

hicr suresi 22. ayet:

"ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik... " - ali bulaç meali
"bir de aşılayıcı rüzgarlar gönderdik... " - elmalılı hamdi yazır meali
"rüzgârları dölleyiciler olarak gönderdik... " - yaşar nuri öztürk meali

bu ayette "aşılayıcı/dölleyici" manasına gelen sözcük "levâkıha"dır. benim arapçam yok tabi, bilen bir arkadaşıma sordum. bu kelimenin kökü "lagaha"dır ve bu kelimenin de aşılamak, döllemek, hamile bırakmak gibi anlamları vardır. yani ha aşılayıcı, ha dölleyici, pek de bir farkı yok fakat yine de emin olmak istedim bu kelimede sahiden de spesifik olarak "döllemek" anlamı var mıydı diye. gördüm ki varmış.

peki ne demektir aşılayıcı veya dölleyici rüzgâr? bunu zaten birçoğunuz gördüğünüz anda anladınız fakat yine de izah edeyim beyler.

çiçekli bitkilerde de cinsiyet vardır ve bu bitkilerin üremesi, polenlerin rüzgârlar aracılığıyla uçuşarak dişi üreme organına yerleşmesiyle gerçekleşir. tabi böcekler ve arılar da bunu yapabilirler fakat dersimiz fen bilgisi değil evladım, burada kilit nokta, rüzgârın bitkilerin üremesinde bir aşılayıcı/dölleyici görevi görmesidir.

şimdi size bu blog'da ismini pek çok kez andığım, spiritüalizm ile islam'ı birleştirme çabasında olan ahmet hulusi'nin, hicr suresi 22. ayeti tefsirini vereyim. aynen kendisinden alıyorum:

"biz rüzgârları (fikirleri), aşılayıcılar (yeni düşünceler - buluşlar oluşturucu) olarak irsâl ettik. " - ahmet hulusi tefsiri

sevgili ahmet hulusi, batman dark knight'ı fazla mı seyrediyorsun arkadaşım sen? bu nasıl bir hayal gücü?

ne fikir aşılaması, ne düşüncesi, ne buluşu? yani kuran'ı yorumlarken tabi ki de farklı görüşler ortaya sunabilirsiniz, değişik açılardan yaklaşıp minik sürprizler yapabilirsiniz, fakat bu nedir arkadaş? kuran, bir mecazlar kitabı değildir, söylenenler nettir. bu sebeple ben "parantez" kullanılan meal okunmasından yana değilim, zira o paranteze çeviren kişi kendi anladığını ekler ve sizi bambaşka yerlere kaydırabilir. şekil a'da görüldüğü gibi.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:28)

neyse biz konumuza dönelim.

kuran, yine toprakta yetişen bazı canlıların, yani bitkilerin bazılarının cinsiyetinin olduğunu da bir başka ayette vurgular.

"şanı yücedir o allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır." - yasin 36

"yeryüzünü size beşik yapan, onda sizin için yollar açan, gökten su indiren o'dur. biz o suyla çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık." - taha 53

hicr suresinin 22. ayeti ile yasin 36 ve taha 53, aslında birbirini son derece tamamlayıcı ayetlerdir. zira rüzgârın bitkiler arasında "dölleyici/aşılayıcı" özelliğe sahip olabilmesi, çiçekli bitkilerde erkek ve dişi organlar bulunması sayesindedir.

fakat unutulmaması gereken nokta şu ki, bu ayetlerde tüm canlıların "çift" olduğu söylenmemektedir.

şimdi yine "nüansa" dikkat etmeniz gereken bir nokta var. bu dünya, bir zıtlıklar dünyasıdır. allah tabi ki de bir şeyi var etmek için onun zıttına muhtaç değildir, örneğin cennette sadece iyi vardır ve kötü yoktur. fakat bu dünyanın ve evrenin yaratılışında sürekli zıtlıklar vardır. iyi-kötü ile, karanlık-aydınlık ile, güzel-çirkin ile, gece-gündüz ile vardır ve bu böyle sürüp gider. hatta mikroya indiğimizde atomlarda bile + ve - yüklü tanecikler vardır, zira bu dünya zıtlıklar dünyasıdır. zariyat suresinde de bu durumdan bahsedilir:

zariyat 49 - "ve biz, her şeyi iki çift yarattık. umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz."

burada "iki çift" olarak çevrilen kelime "zevceyni"dir. yukarıda verdiğim yasin 36 ve taha 53 ayetlerinde "çift" için kullanılan kelime de yine "zevc"in çoğulu olan "ezvace" kelimesidir. burada dikkat etmeniz gereken nokta şudur: "zevc" kelimesi sadece cinsiyet için değil, herhangi bir şey için de kullanılır. örneğin sol ayağınızdaki ayakkabi, sağ ayağınızdaki ayakkabının "zevc"idir. yani zevc kelimesi her türlü "çift" için kullanılır. zevc, cinsiyet olarak çiftliği de kapsar, fakat sadece cinsiyet çiftliği demek değildir.

zariyat 49 ayetinde de "min kulli şey'in halaknâ" yani "her şeyden yarattık" ifadesi kullanıyor, yani aklınıza gelebilecek her şeyden, her kavramdan, her durumdan... bu ayette "her canlıdan çift yarattık" gibi bir ifade kullanılmamaktadır. tek cinsiyetli canlılar bulunduğu için bu ayette hata olduğunu ileri sürenler, konuyu sadece "canlılara" indirdikleri için bu yanılgıya düşüyorlar. fakat ayette canlılıktan değil, bütün evrenin tabiatındaki "çiftlerden", ikili sistemden ve zıtlıklardan bahsedilmektedir. bu yanılgıya düşmeleri normal, zira bu ayetin diyanet mealinde bile şu manzarayla karşı karşıya geliyorsunuz:

"düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık"

oraya kafalarına göre bir parantez ekleyip erkeği dişiyi eklemiş adamlar. bu ayette erkeklikten ve dişilikten bahsedilmemektedir. siz zaten diyaneti boşverin, ben kuran'ı diyanet mealinden okusam ateist olabilirdim.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:28)

neyse.

ayrıca beyler, kuran'da x suresinin y ayetinde sorulan bir soruya, z suresinin t ayetinde cevap verilir. bunlar kuran'ın "bütünsel" bir kitap olmasından kaynaklanır. unutulmaması gereken nokta şudur, kuran ayrı ayrı, ayet ayet bir kanunlar kitabı değildir. kuran'da tek bir kanun vardır, o da kuran'ın kendisidir.

misal a ve b diye iki ayet olduğunu ve bu ayetlerin de ayrı ayrı surelerde olduğunu varsayalım.

a- bütün elmalar tatlıdır.
b- fakat bir tek yeşil elma ekşidir.

eğer kuran'daki ayetleri ayrı ayrı kanunlar olarak algılarsanız, bu durumda elinizde çelişki dolu bir kitap olur ki bu durumun adına "ayet cımbızlama" denir. fakat kuran'ı ayrı ayrı a ve b olarak ele almak yerine a+b olarak, yani bütünsel bir kitap olarak okursanız, bu durumda göreceksiniz ki kuran'ın söylediği şudur:

a+b = bütün elmalar tatlıdır fakat bir tek yeşil elma ekşidir.

şimdi hayali örnekleri bırakıp, kuran'ın kendisinden bir örnek vereyim. birazdan vereceğim ayette "çelişki" olduğu iddia ediliyor:

enam 151:
de ki onlara: "hadi gelin, rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: hiçbir şeyi o'na ortak koşmayın. ana-babaya çok iyi davranın. yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."

bu ayette var olduğu iddia edilen çelişki şudur: hem haram olanları, yani yasak olanları söyleyip, hem de "ana-babaya çok iyi davranın" deniliyor. bu ayetin tamamen "size yasak olanları söylüyorum: x'i yapmayın, y'yi yapmayın" şeklinde olması gerekiyordu. yani "ana-babaya kötü davranmayın" veya "ana-babaya eziyet etmeyin" şeklinde bir şeyin emredilmesi gerekmez miydi?

bu ayeti eğer öss'de anlatım bozukluğu sorusu çözme kafasıyla okursanız, böyle bir çelişki olabileceğini düşünebilirsiniz. fakat gelin kuran'ın diğer ayetlerinden ana-babaya nasıl davranılması gerektiğin bulalım.

nisa 36: "ana-babaya iyi ve güzel davranın."
isra 23: - "... anaya-babaya çok güzel davranın: onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı-iltifatlı söz söyle.

kuran'ın öğütlediği, ana babaya iyi davranılması ve onlarla ilgilenilmesi gerektiğidir. bu hem yukarıdaki ayetten, hem de kuran'ı okuduğunuzda göreceğiniz diğer ayetlerden görülebilir. hatta anne ve babaya bir "of!" demek bile yasaklanıyor, daha ne olsun? anne ve babaya itaat etmemenizi gerektiren sadece tek bir durum vardır, o da anne ve babanızın sizi yanlış bir dine yönelmeniz için üstünüzde baskı uygulamalarıdır. fakat böyle bir durumda bile onlara iyi davranmak zorundasınızdır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:28)

lokman 15 - "anne ve baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seninle mücadele ederlerse ikisine de uyma. ancak dünyada onlara iyi davranmalısın... "

şimdi çelişki olduğu iddia edilen ayete yani enam 151'e ve o ayette haram kılınanlara bakalım.

1- allah'a ortak koşmak: bir insan allah'a ya ortak koşar, ya da koşmaz. bu durumun bir "ortası" yoktur. bu nedenle "allah'a ortak koşmayın" denilebilir.
2- çocukları veya insanları öldürmek: bir insanı "biraz öldürmek" gibi bir şey mümkün değildir. bir insanı ya öldürürsünüz, ya da öldürmezsiniz. bunun da bir "ortası" yoktur, bu nedenle "haksız yere bir insanı öldürmeyin" denilebilir. tabi ki bir insanı ağır şekilde yaralayabilirsiniz de, fakat burada sakınılması gereken fiil "öldürmek"tir ve onun bir ortası yoktur, bu nüansa dikkat.
3- ana-babaya kötü davranmak: bu durumun bir ortası vardır. eğer anne ve babanızı hiç arayıp sormaz, yüzlerine bile bakmazsanız, bu durumda onlara bir kötülük, bir eziyet yapmış olmazsınız. yani kuran eğer sadece "ana-babaya kötü davranmayın" deseydi enam suresinin 151. ayetinde, bu durumda ana-babaya karşı "nötr" olmak, onların haliyle hiç ilgilenmemek de öğüt verilmiş gibi olacaktı. halbuki bu, kuran'ın bütününe bakıldığında tavsiye edilebilir bir şey değildir.

yani sizin anlayacağınız, içerisinde çelişki olduğu iddia edilen ayet, aslında kuran'ın ne kadar zarif olduğuna bir örnektir.

zaten kuran'da da, hayatta da bir konu hakkında sadece 1 doğru vardır. birbiriyle zıt şeyler aynı anda doğru olamaz. gerisi insanların farklı bakış açılarından kaynaklanır. eğer doğru bakış açısını tutturursanız, söylenilen tek doğruyu da fark edebilirsiniz. tıpkı enam suresinin 151. ayetinde olduğu gibi.
kuran için "bir bilim kitabı değil" denilir ki ben de katılıyorum buna. neden olsun ki? kuran öncelikli olarak bir yol gösterici ve rehberdir. burada önemli olan husus, kuran'ın getirdiği izahların veya verdiği örneklerin, gerçeklere uygun olmasıdır. bilim hiç ummayacağınız biçimde kuranın gerçekliğine kanıttır esâsında. bu bilim ile dini karşı karşıya getirme merakı hakkında da bir iki çift laf edeceğim zaten, fakat önce söylemem gerekenler var, uzun bir yazı olacak az bekleyin hele.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:29)

şimdi gelelim kuran'ın gerçeklere uygun olarak verdiği örneklerden birine:

neml 88: "sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan allah'ın sanatıdır bu! yaptıklarınızdan gereğince haberdardır o!"

hani diyordum ya bakış açısına göre farklı yorumlanamayacak ayetler var diye, işte bu ayet de onlardan biridir. zira dininiz veya görüşünüz ne olursa olsun, durgun gözüken dağlar hareket etmektedir.

dünyadaki kara parçalarının bundan milyonlarca yıl önceki hallerini coğrafya derslerinden bilirsiniz, şimdiki halinden farklı olduğunu da bilirsiniz. tabii bu şekiller "tahmini"dir, fakat bunun konumuz üzerinde bir rolü yoktur. sonuç olarak dağlar ve karalar hareket halindedir.

kuran'ın getirdiği izah, yani "dağların durgun göründüğü halde bulutlar gibi hareket halinde olması" gerçeklere birebir uymaktadır.

eğer bakış açısı katmak istiyorsanız, dağların hareket halinde oluşuna getirilecek bir ek yorum da, dünyanın dönüyor olmasıdır. fakat bana kalırsa bu durumda ilk olarak vurgulanan şey, karaların hareket halinde olmasıdır.

ankebut suresinden 2 ayet örneği vereceğim. "ankebut" dişi örümcek demektir, bunu bir aklınızda bulundurun beyler:

ankebut 41: "allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. keşke bilselerdi!"

ankebut 43: "bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez."

allah ankebut 43'te neden böyle diyor sizce? allah anlaşılmak mı istemiyor yoksa? hayır, allah burada, birkaç ayet önce verdiği örneğin sadece onun ne olduğunu bilenler tarafından anlaşılabileceğini söylüyor.

karadul örümceği neden o ismi almıştır? eğer bunu biliyorsanız, yukarıdaki 2 ayette neyin kastedildiğini de biliyorsunuz demektir. karadul örümceğinin dişisi cinsel birleşmeden sonra erkeğini yer. evet, bildiğin yer. kuran'daki "evlerin en güvensizinin dişi örümceğinin evi olması" lafı ile örneklenen durum budur. ankebut suresinin 41. ayetinin öylesine verilmiş ve hasbelkader doğru tutmuş bir örnek olamayacağının delili ise 43. ayettir. zira bu 43. ayette açık açık "bu örneğin sadece ilim sahipleri tarafından anlaşılabileceği" söylenir.

eğer bu durum ankebut 43'te belirtilmeseydi, karadul örümceğiyle bir paralellik kurmanın "zorlama" olacağını düşünebilirdim. fakat bu haliyle taşlar yerine o kadar güzel oturuyor ki.
şimdi konuyu bambaşka bir yere çevireceğim. zamanın izafi/göreli olması nedir bilir misin? ben de fizik profesörü değilim ama iki kelam da edebilirim bu konuda.

einstein'a kadar zamanın her hâl ve koşulda aynı hızda aktığı zannediliyordu. fakat bugün biliyoruz ki, ışık hızında hareket eden bir cisim için zaman durur. hatta zaman farkının olması için ışık hızına da gerek yoktur, zira hareket hızı arttıkça zaman daha yavaş akar. şöyle bir örnek vereyim, einstein'dan önce evindeki yatakta uzanan bir insanın 1 saati ile, uçakta yolculuk yapmakta olan bir hostesin 1 saatinin aynı olduğunu zannediyorduk. fakat bu iki kişi için zaman aynı hızda akmamaktadır. uçakta yolculuk yapan hostes, evinde yatmakta olan kişiye göre daha az yaşlanır. tabi buradaki fark saniyenin bilmem kaç milyarda biri gibi bir farktır, önemsenmez. sürekli uçak yolculuğu yaparak/hareket ederek az yaşlanmak gibi bir şey söz konusu değildir, en azından şu an için. fakat önemli olan nokta, çok az da olsa bu iki zaman akışı arasında farkların olmasıdır. bu, einstein ile ortaya çıkmış bir gerçektir.

yani bu durumu bir örnek ile özetleyebilirsek şöyle diyebiliriz, eğer ben ışık hızına yakın bir hızda veya ışık hızında hareket edebilseydim, benim 1 yılım, dünyada günlük işlerini yapmakta olan insanların kat ve kat fazla yıllarına denk düşecekti. yani benim 1 yılım, sizin saymakta olduğunuz uzun yıllara denk gelecekti.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:29)

peki şimdi size kuran'da, zamanın izafi oluşuna örnekler verildiğini söylesem?

secde 5: "iş ve oluş, sizin 1000 yıl saymakta olduğunuz 1 günde yine o'na yükselir."
mearic 4: "melekler ve ruh, süresi 50.000 yıl olan bir günde o'na yükselir."

bu ayetleri "ne yani, ben 2012 yılında bir suç işlesem, allah bu olaydan 3012 yılında mı haberdar olacak?" şeklinde yorumlayan akıl küpü insanlar var, ciddiyim ehehe. fakat bu iki ayet, zamanın göreceli oluşuna verilmiş mükemmel örneklerdir. mearic 4'te "ruh" denilen şey cebrail'dir. fakat esas dikkat edilmesi gereken nokta, burada 50.000x365,25 büyüklüğünde bir zaman farkı vardır. yani bu, cebrail'in ve meleklerin çok yüksek hızda hareket ettiği anlamına gelir. aynı şekilde secde suresinin 5. ayetine göre, iş ve oluşun allah'a ulaşma hızları da çok ama çok yüksek hızlardır. allah, iş ve oluşlar ile meleklerin kendisine ulaşma hızını, zaman üzerinden açıklamıştır ve bu sürelerin bize 1000 yıl veya 50.000 yıl gelen 1 gün olduğunu söylemiştir. einstein'ın özel izafiyet teorisine uygun olarak, hızlar yükseldikçe zamanlar arasında da farklar oluşmaktadır. ve buradaki hızlar çok yüksek olduğundan, farklar da çok yüksektir.

bu ayetler de pek fazla yoruma açık ayetler değildir, yani inancınız ne olursa olsun, bu iki ayette zamanın izafi oluşuna örnekler verildiğini onaylamak durumundasınız.

neyse, şimdi konuyu biraz değiştiriyorum. sonra ben incil'e de baktım bunun gibi ayetler var mı diye. her ne kadar tahrif edilmiş de olsalar, aralarında kuran'la benzer ayetler çıkmakta incil versiyonlarının. tüm incilleri teker teker tarayamadım doğal olarak, fakat şunu buldum:

2 peter 3:8 but do not forget this one thing, dear friends: with the lord a day is like a thousand years, and a thousand years are like a day.

meali: bir şeyi unutmayın dostlar, tanrı ile bir gün 1000 yıl gibidir ve 1000 yıl da bir gün gibidir.

sizce bu ayette zamanın izafiliğinden mi bahsediliyor?

ben bu incil ayetinde, yukarıdaki kuran ayetlerinde olduğu gibi zamanın izafi oluşuna dair net bir açıklama, örnekleme vs göremedim. bu incil ayetinde söylenmek istenen şey açıkçası şudur: tanrı'nın gücü her şeye yeter.

yukarıdaki incil ayetine benzer bir kuran ayeti de var aslında, fakat kesinlikle aynı şeyden bahsetmiyorlar. hemen ayeti veriyorum

hac 47: "... rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir."

bu ayette, ahiret evrenindeki bir günün, dünyadaki 1000 yıla denk olduğu izah edilir. bu tabi ki allah'ın kendisini kapsamaz, bu durum allah'ın yaratmış olduğu kullar için geçerlidir. allah zamanın ötesindedir (zamandan münezzehtir). yani bu noktada "her şeyi allah yarattı, peki allah'ı ne yarattı?" sorusunun mantıksızlığı da ayyuka çıkar. zira bu soru, zamanı allah'tan üst bir konumda tutar. oysaki zaman da allah tarafından yaratılmıştır ve dolayısıyla allah'ın öncesi veya sonrası yoktur. yani zaman ve mekân da birer yaratıktır. her neyse, ayete geri dönecek olursak... cennet veya cehennemdeki kullar için 1 gün, bu dünyadaki 1000 yıla denk düşer. ve işte, lütfen buradan sonrasına dikkat edin ve zihninizi açık tutun. zira bambaşka surelerdeki bambaşka ayetlerin nasıl birbiriyle anlam ve mantık olarak örtüştüğüne kendi gözlerinizle şahit olacaksınız.

yunus 45: "onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler"

ahkaf 35: "tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar."

ahirette yeniden yaratıldığımızda, bize dünyadaki tüm hayatımız "gündüzün 1 saati kadar"mış gibi gelecektir. zira o an içerisinde bulunduğumuz ahiret evreninin 1 günü, dünyanın 1000 yılına bedeldir. yani bu durumda insanların dünyada kaldıkları süre, "1000 yılın sadece çok ufak bir kısmı" şeklinde tanımlanıyor allah tarafından. bu da bir insan ömrünü makul düzeyde açıklıyor.

yalnız yine dikkat etmeniz gereken bir nokta var ki, yukarıdaki yunus 45 ve ahkaf 35 ayetlerini, allah kendi ağzından söylemektedir. yani bu ayetlerdeki bilgi kesin ve net doğrudur, insanların büyük bir kısmı kendilerinin gündüzün 1 saati kadar yaşadıklarını zannedecektir. şimdi gelin bu durumu, allah'ın "kulların ağzından" aktardığı ayeti görelim. bu ayet müminun suresinin 113. ayetidir.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:29)

112 (allah) buyurur: "yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız?"
113 (kullar) derler: "bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor."
114 (allah) buyurdu: "sadece birazcık kaldınız. keşke biliyor olsaydınız."

burada ahirette sorguya çekilen kullar, kendilerinin bir gün veya bir günün bir kısmı kadar kaldıklarını söylemektedirler. tabi ki burada, bu dünya ve ahiret evreni arasında bir paradigma kayması yaşayan kulların yanılma payı olabilir ve verdikleri cevap "kısmen" doğru olabilir. verdikleri "bir gün veya bir günün bir kısmı kadar" cevabını ise allah, yukarıdaki yunus 45 ve ahkaf 35 ayetlerine uygun olarak "sadece birazcık kaldınız, keşke biliyor olsaydınız" şeklinde yineliyor.

fakat eklenmesi gereken bir nokta var, burada birden fazla kula soru soruluyor ve cevap veren kullar da halilyle birden fazladır. bu durumda bu kullardan bazılarının "bir gün kadar kaldık", bazılarının ise "günün bir kısmı kadar kaldık" şeklinde cevap verdiği de anlaşılabilir.

peki "bir gün kadar kaldık" diye cevap veren insanların olması saçma değil mi? bu durumda dünyada 1000 sene kadar yaşamış olduklarını mı zannediyorlar? işte şimdi dikkat:

ankebut 14 - "yemin olsun, biz nûh'u toplumuna göndedik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. sonunda onları tufan yakaladı. çünkü zalimlerdi onlar."

nuh, toplumu arasında 950 yıl kadar yaşamıştır.

buradan iki sonuca varılabilir:
1- bu, nuh'a özel bir durumdur ve sadece o bu kadar uzun süre yaşamıştır (ki bu düşük bir ihtimal)
2- o dönemin insanları gerçekten de 1000 yıl kadar yaşayabiliyorlardı.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:30)

eğer 950 yıl yaşamak sadece nuh'a özel bir durum olsaydı, bu durumda o toplumda nuh'un herkes tarafından peygamber kabul edilmesi gerekmez miydi? ilk ihtimali doğru kabul edersek ortada bir tuhaflık olmuyor mu? bu durum muhtemelen önceki toplumlarda yaşam süresinin daha uzun olabildiğine işaret eder. kuran'ın bazı ayetlerinde de geçmiş medeniyetlerin bilim, sanayi ve yapı olarak ileri seviyelere ulaştıkları belirtilir.

işte bu nedenle kuran'ın "bütünsel" bir kitap olduğu unutulmamalıdır. "kuran'da detay yoktur" diyenler de bir zahmet çay demlesinler ki o konuya daha sonra geleceğim. çaya değil yani, kuran'ın detaycılığına.

kuran'ın bütünselliğinden devam ediyorum. farklı iki suredeki, farklı iki ayet arasındaki bütünlüğe bakın şimdi beyler.

isra 42 - de ki: "eğer onların dediği gibi allah'la beraber ilahlar olsaydı, o zaman onlar arşın sahibine varmak için elbette bir yol ararlardı."

isra 42'de, allah'tan başka ilahlar olduğunu ileri süren insanların, bu ilahları gökte arama yanılgısına düştükleri belirtiyor. allah'ı gökte aramak için yollara başvurmanın da saçma bir yanılgı olduğunu allah bir sonraki ayette (isra 43) "o, onların dediklerinden münezzeh, yüce ve hem de ölçüye sığmayacak kadar yüksektir" şeklinde belirtiyor. yani bu ayette allah'ın yüksekliğinin uzunluk cinsinden bir yükseklik olmadığı söyleniyor. tamam, buraya kadar şaşılacak bir şey yok, bu sadece çok tanrılı dinlere inanan insanlara yapılan ve allah'ın maddeleştirilmemesi gerektiğini söyleyen bir uyarıydı. esas aradaki bağlantıyı kurmanızı istediğim ayet, mümin suresinin 36 ve 37. ayetlerindedir.

mümin 36 - firavun dedi ki: "ey hâmân, sebeplere ulaşabilmem için bana yüksek bir kule yap!"
mümin 37 - "göklerin sebeplerine ulaşırsam, mûsa'ın tanrısına da ulaşırım." ...

isra 42 ayetinde söylenenleri, mümin 36 ayetinde firavunun aynen yaptığını görüyoruz. yani insan aslında öyle sade bir şekilde programlanmıştır ki, çok tanrıya inanıyorsa, göklerin tanrısına ulaşmak için birtakım yollara başvuracaktır. tıpkı firavun örneğinde görüldüğü gibi.

bu son verdiğim örnekler tabi ki de bir ateist veya agnostik için kuran'ın allah'ın kitabı olduğunu ispatlamaz. zaten bu yazıda herhangi bir ispat çabasında bulunmayacağımı söylemiştim. bu son iki örneği kuran'ın "bütünsel" bir kitap oluşunu izah etmek için verdim. zira bu ayetlerin iniş süreleri arasında muhtemelen senelerce farklar vardır ve detay konular olmalarına rağmen aralarında kusursuz bir anlam bütünlüğü vardır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:30)

insanlardaki göklerin tanrısı'na ulaşma merakının bir göstergesi de babil kulesi'dir.

babil kulesinin temsili resimlerini internetten bulabilirsiniz, babil kulesi, "tanrı'ya ulaşmak için" inşa edilmiştir.

peki firavun'un kuran'da yaptırılmasını emrettiği kule babil kulesi midir? bilmiyorum, zira coğrafi olarak bu kulenin mısır dolaylarında yaptırılması daha mantıklı olurdu. o nedenle kuran'da babil kulesi'nden bahsediliyor diyemem, fakat yine de emin olamayız. sonuç olarak babil kulesi, çok tanrı veya pagan inancına sahip kişilerde görülen tanrı'ya ulaşma merakının bir sonucudur. yani isra 42'de belirtildiği gibi.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:30)

şimdi yine konuyu değiştiriyorum ve ay'ın hem güneş'ten, hem de yıldızlardan farklı bir yapıda olduğunu gösteren ayetlere geçiyorum.

nuh suresi 16 "ve ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve güneş'i bir kandil haline getirdi."

kandil nedir hepimiz biliyoruz sanırım. bu ayette açıkça güneş'in bir ısı ve ışık kaynağı olduğu söyleniyor ve bunu bilimden bihaber bir insan bile gözlemle fark eder. fakat neden ay için "ışık kaynağı" denmiyor da "nur" ifadesi kullanılıyor? nur, burada "yansıtılan ışığı" temsil etmektedir. fakat esas ilginçlik, yıldızlar ile ay çok farklı sıfatlarla anılırken, yıldızlar ile güneşin çok benzer sıfatlarla anılmasında yatıyor.

saffat suresi 6 biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık. (bu ayette en yakın göğü süsleyen şeyin yıldızlar olduğu bilgisi veriliyor, fakat en yakın göğü süsleyen bu yıldızların özelliklerinin ne olduğu aşağıdaki ayette)

mülk 5 - yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. o şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.

mülk 5 ayetinde yıldızlar için "kandiller/lambalar" anlamına gelen "bi mesâbîha" sözcüğü kullanılıyor.

bu ayette yıldızların ısı ve ışık kaynağı vurgusu öyle bir yapılıyor ki hatta "biz o yıldızları şeytanlara ateş taneleri yaptık" denilerek yıldızların cehennemi andıran bir alevli yapıya sahip oldukları belirtiliyor.

evet, ay'ın güneş'ten gelen ışığı yansıttığı, astronomiden habersiz bir toplumda ufak bir ihtimal de olsa sadece gözlemle de ulaşılabiecek bir sonuç olabilir. fakat nasıl oluyor da yıldızlara ay ile benzer sıfatlar verilmiyor ve aksine, yıldızların güneş ile benzer olduğu söyleniyor, ben bu noktada tıkanıp kalıyorum.

neyse, daha aldığım çok not var, o yüzden bu yazıyı dikkatle okuyun beyler.

enbiyat 30 - "... her canlı şeyi sudan oluşturduk... "

her canlı suya muhtaçtır ve her canlının yapısında su vardır. bu ayet için uzun uzun fikir yürütmeye gerek duymuyorum açıkçası. her şey olabildiğince açık.

yasin suresinin 39. ayeti üzerinde biraz beyin fırtınası yapacağım canlar. şimdi aynı ayeti birkaç farklı mealden vereceğim, lütfen üşenmeden okuyun.

"ay'a gelince, biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döner." - ali bulaç meali
"ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner." - diyanet meali
"ay'a gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları/birtakım evreler belirledik. nihayet o, eski hurma sapının eğrilmişi gibi geri döner." - yaşar nuri öztük

burada diyanet mealini ibret-i alem olsun diye koydum. ben kesinlikle "parantez" kullanılmayan meallerin okunmasından yanayım, zira o parantezlerde çeviriyi yapan insanlar "kendi" anladıklarını, "kendi" yorumlarını kullanıyorlar ve bu kimi zaman yanlış sonuçlar doğurabiliyor. zira diyanet mealinde belirtildiği gibi bu ayette hilalden falan bahsedilmemektedir.

şimdi, öncelikle ayetin ilk cümlesini ele alalım "ay için bir takım durak noktaları/evreler belirledik" deniyor. peki ay'ın durak noktalarını birleştirdiğinizde ne elde edersiniz? aynı soruyu değişik şekilde sorayım: ay'ın evreleri ne zaman oluşur?

ay, yörüngesinde tam bir tur döndüğünde.

şimdi sizlere ay'ın yörüngesini göstermek istiyorum, fakat tabii gösteremeyeceğimden,siz internetten bakacaksınız.

baktıysanız;esas oldaklanacağımız kısım;ay'ın yörüngesinin şeklidir,u yörünge kesinlikle tam bir daire şeklinde değil, eliptiktir.

peki ayetin ikinci kısmındaki "ay, eski ve eğri bir hurma dalı gibi geri döner" ifadesi neyi anlatmaktadır?

eski ve eğri hurma dalı demek, ağacından koparılmış, kurumuş, odun haline gelmiş eski bir dal değildir. eski ve eğri hurma dalı; meyveleri yeterince olgulanmış ve bu meyvelerin ağırlığından ötürü sarkmış dal demektir.

bu durumda yine size hurma dalı resimlerinden bazılarını göstermek istiyorum. fakat yine gösteremeyeceğim,siz internetten bakın bakalım nasılmış?
eğer bu "eski ve eğri" hurma dallarını, gövdelerinden ilk çıktıkları noktadan uç noktalarına kadar alıp, aynı gidişat şekilleriyle 360 dereceye tamamlayacak olursanız, ay'ın yörüngesinin şeklini elde edersiniz.

şimdi ben bu ayeti eski dönemlerde "hilal" diye tefsir edenlere bir şey demiyorum. adam ne bilsin ay'ın yörüngesini. bakıyor ay'a, sonra da ayete bakıyor, "hmm galiba burada hilali anlatıyor" diye düşünüyor, eyvallah. fakat artık 2012 yılında bu ayette hilalin anlatıldığını söyleyenlere de yuh diyorum, ayıptır la. şunu da belirtmek isterim ki, sadece bu ayetten yola çıkarak söylemiyorum, kuran'ı diyanet mealinden okumayın. lütfen. yani durum o kadar komik ki, arapça bilmeyen halimle bile zaman zaman çeviri hatalarını yakalayabiliyorum diyanetin mealinde.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:30)

şimdi biraz tarık suresinden ayet örnekleri vereceğim. kuran'daki en ilginç surelerden biri tarık suresidir beyler.

tarık 1 - göğe ve tarık'a (vuruşluya) andolsun,
tarık 2 - tarık'ın ne olduğunu nereden bileceksin?
tarık 3 - delen yıldızdır.

tarık suresinin 3. ayetini çoğu mealci parantez kullanarak "ışığıyla karanlığı delen yıldız" şeklinde çevirmektedir. fakat bu ayetin orijinal halindeki kelimelere baktığımızda ne ışıktan, ne de karanlıktan bahsedildiğini görüyoruz.

tarık suresi 3. ayet: en necmus sâkıb

arapça sözlükten kelimelerine baktığımızda ise yine karanlıktan ve ışıktan bahsedilmediğini göreceğiz:

en necmu (necm): yıldız
es sâkıbu: delen

bu "en necmu es sâkibu" ifadesinin tefsirlerde/yorumlarda birçok kişi tarafından "ışığıyla karanlığı delen yıldız" şeklinde yorumlanmasının sebebi, tefsir yapan kişilerin "delmek" ve "yıldız" arasında başka bir bağlantı kuramamasından kaynaklanmaktadır. şunu unutmayın ki "tefsir" demek, kuran çevirisi demek değil, kuran'ın kişi veya kişilerce yorumlanmasıdır. bu da tefsirlerin kuran olmadığı, sadece bir yorumdan ibaret olduğu anlamına gelir. nasıl ki ben burada kendi çapımda yorumlarda bulunuyorsam...
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:31)

peki gerçekte delen yıldız nedir?

büyük kütleli yıldızlar ömürlerini tükettiklerinde ya pulsar olurlar, ya da kara delik.

ayrıca "tarık" birçok mealde özel isim gibi "tarık" olarak bırakılmış ve anlamıyla çevrilmemiştir. oysaki tarık "vurmak, çarpmak" anlamlarına gelir.

şimdi bu 3 ayette "tarık" adı verilen gök cisminin özelliklerini sıralayalım

1- vuruşlu olmak
2- yıldız olmak
3- delmek

bu sıfatlara uyan tek gök cismi pulsarlardır.

eğer eski bir yıldız olan pulsardan bir avuç madde alıp dünyaya bırakırsanız, bu madde dünyayı delip geçecek güce sahip olabilir.

şimdi böyle anlatınca, insanlarda şu tepki doğuyor "peki kuran bunları 1400 sene önce açıkladıysa, neden pulsar diye bir gök cisminin var olduğu 50 yıl önce bulundu?". kuran size iphone'un nasıl üretileceğini açıklayan bir bilim&teknoloji dergisi değildir. önemli olan husus, kuran'ın getirdiği izahların gerçeklere uygun olmasıdır. ve kuran'daki bu pulsar tanımını okuyan birçok mealci, çevirici de zaten durumu anlamamış "herhalde burada yıldızın ışığıyla karanlığı delmesinden bahsediyor" şeklinde düşünmüştür. zira ek olarak olarak 2. ayette de tarık'ın (pulsar) zaten insanlar tarafından zor anlaşılabileceği vurgusu yapılmaktadır.

yani ben aylarca, yıllarca ateist kaynakları okumuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bu ayete anti-tez olarak sunabildikleri tek kaynaklar eski tefsirlerdir. eski tefsirlerde pulsar'ın "ışığıyla karanlığı delen yıldız" anlamı olduğu sonucuna ulaşan yorumcuların yorumlarını, bu ayette pulsarın değil, göğe baktığımızda görebileceğimiz sıradan yıldızların anlatıldığına delil olarak sunuyorlar.

ben eski yıllarda bu tefsirleri yapanları ayıplamıyorum, dönemlerinin bilimi içerisinde bu ayetleri o şekilde yorumlamış olmaları normal. fakat artık yanlış olduğu alenen ortada olan bu yorumların anti-tez olarak piyasaya sürülmesinde büyük bir artniyet görüyorum. o nedenle siz kimseye kendiniz kadar güvenmeyin canlar, bu da bir dönem kafaları sıyırma noktasına gelen bir maykıl'ın tavsiyesidir.

bu arada tarık'ın pulsar değil, kara delik olduğunu iddia edenler de vardır, böyle bir görüş de var yani. fakat "vuruşlu" ve "delici" özelliklere sahip olan bir yıldız daha çok pulsar tanımına uygundur. son olarak bu konuda emin olduğum tek bir şey varsa, o da tarık'ın havaya baktığımızda görebileceğimiz sıradan yıldızlardan biri olmadığıdır ehehe.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:31)

yine tarık suresinden devam ediyorum beyler,

tarık 11 - dönüşlü olan göğe andolsun. (ali bulaç meali)
tarık 11- yemin olsun o, dönüşle/döndürümle dolu göğe, (yaşar nuri öztürk meali)

bu ayette gökteki gezegen ve uyduların yörüngelerinden bahsedildiğini düşünüyor olabilirsiniz. fakat "dönüş, döndürüm" ile ifade edilen şeyden ben "yörünge" anlamından ziyade bir "döngü" anlamı çıkarıyorum. bu ayette bahsedilen esas şey, gökteki su döngüsüdür. dünyadaki sular asla ama asla yok olmaz, biçim değiştirip halden hale hale geçerler, buharlaşıp göğe yükselirler ve yağmur olarak yağarlar. ardından yeryüzüne yağmur olarak damlayan bu sular tekrar halden hale geçer, en sonunda buharlaşır ve yağmur olarak yağmak üzere yeniden göğe yükselirler. su döngüsü, dünyamızda -veya evrende- bulunan bir kısır döngüdür. kuran'da göğün bu şekilde "dönüşlü" olduğunun belirtilmesi, çok ama çok büyük ihtimalle gökteki gezegenlerin yörüngelerinden ziyade, dünyamızdaki su döngüsünü anlatmaktadır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:31)

şimdi birazdan alıntı yapacağım ayeti, inançsız bir insan benim yorumlayacağım gibi yorumlamayabilir. bu normaldir, fakat kuran'ın allah'ın gönderdiği bir kitap olduğuna inanıyorsanız bu açıdan da yorumlamanız gerekecek:

yasin 80 - "o size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz."

farklı mealler vermeye gerek duymuyorum, zira bu ayetteki çoğu çeviri böyle.

bu ayette sizce bir odunu yakarak ateş elde etmek mi betimleniyor?

ben hiç öyle düşünmüyorum.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:32)

1- "yeşil" ağaç vurgusu yapılıyor, bu da demektir ki bahsedilen ağaç yeşil yapraklı, klorofillere sahip bir ağaçtır.
2- "yeşil ağaçtan oluşan ateş" ifadesi oksijeni temsil eder. zira ortamda oksijen yoksa, yanma reaksiyonu da gerçekleşmez. oksijenin olmadığı yerde bir çakmak bile yakamazsınız.
2- "yakıyorsunuz/yakarsınız/tutuşturup duruyorsunuz" ifadelerinde bir süreklilik vurgusu vardır. yani insanların sürekli bu işlemi uyguladıkları belirtiliyor.

peki solunum nedir? besinlerin oksijen sayesinde yakılması ve enerji elde edilmesidir.

diyeceğim o ki, yasin suresi 80. ayet, insan solunumunu ve bu solunum için gerekli oksijeni anlatır.

fakat dediğim gibi, bu bir yorumdur, isteyen bu ayetin sadece ağaçtan elde edilen odunun çakmakla yakıldığı anlamına da ulaşabilir. fakat "yeşil ağaç" vurgusu yapılmışken ben böyle bir yorum yapmayı pek de doğru bulmuyorum.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:32)

şimdi müminun suresinden 2 ayet vereceğim ki bu ayetler daha önce ne tevrat'ta, ne incil'de bulunur (orijinal hallerini bilemeyiz tabi). insanın ana rahminde oluşumunu açıklayan ilk ve tek kutsal kitap elimizdeki kuran'dır. özellikle altını çizdiğim kısımları lütfen dikkatle okuyun.

müminun 13 - sonra onu çok dayanaklı bir karargâhta bir damlacık yaptık.
müminun 14 - sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. yaratıcıların en güzeli allah'ın kudret ve sanatı ne yücedir!

istediğiniz meale bakabilirsiniz. allah bu ayette bir çiğnemlik et parçası olarak "mudga" kelimesini kullanır. yani bu ayet o kadar nettir ki, bu ayetin yanlış bilgi verdiğini iddia etmek adına "mudga" kelimesinin "bir çiğnemlik et" demek olmadığını iddia edenler vardır. ben bu tartışmaya hiç girmeyeceğim canlar, etimoloji profesörü değilim anasını satayım. zira bu ayetteki esas şaşmaz ve kimse tarafından aksi ispat edilemez gerçek şudur:

kuran'a göre anne karnındaki embriyonun oluşum sıraları şunlardır:

et > kemik > et

evet, embriyo önce bir et halindedir ve yapılan "bir çiğnemlik et" benzetmesi son derecede yerindedir.

et halindeki embriyoda sonra kemikler oluşmaya başlar ve en nihayetinde bu kemikler de "kas etleri" ile kaplanır. ve yine ne tuhaftır ki allah, kemiklerin en son etle kaplandığı evreyi anlatırken "et" anlamında "lahm" kelimesini kullanır. zira son evrede kemiklere kaplanan kas eti (lahm), ilk evredeki etten (mudga) farklıdır.

bu oluşum sırası yakın tarihe kadar eski kitaplarda -ve hatta okullardaki ders kitaplarında bile- yanlıştı, fakat bugün bu oluşum sırasının kuran'daki şekliyle doğru olduğu ispatlanmıştır. lütfen "yeni" ve "doğru" kitaplardan bu durumun kontrolünü yapın.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:32)

neyse, konumuzda dönecek olursak. bir insanın veya dönemin bilim adamlarından oluşan bir insan topluluğunun, o yıllarda kendi başlarına böyle bir bilgiye ulaşmaları için, yeni hamile olan en az 3 kadını öldürmeleri ve rahimlerindeki embriyoların şekillerini %100 doğru bir şekilde incelemeleri gerekir. tabi henüz embriyo halinde bir canlıya hamile kalan kadınların hamile olduklarını tespit etmek de ayrı bir hüner gerektirir. ayrıca embriyonun uzunluğu ilk 5 haftada ancak 2-3 milimetre, 6. haftada ise 5 milimetre kadardır. böyle bir canlıyı nasıl gözlemleyebilirler?

bütün bunlar benim gözümde zorlamanın da zorlaması bir ihtimaldir. ben şahsen eğer inançsız bir insan olsaydım bile sanırım hiçbir zaman %100 eminlikte bir ateist olamazdım. özellikle bu ayet, bir ateist olsaydım benim için daima "büyük bir şüphe" sebebi olacaktı. neyse, ben esas bu şüphe konusundan bahsetmek istiyorum bu yazıda fakat önce anlatmam gereken çok şey var sevgilisi beyler. buraya kadar anlattıklarımın tümünü daha sonra toparlamaya çalışacağım zaten, şimdilik relax.

buraya kadarki yazdıklarımın esas sebebi "kuran'da o zaman bilinmeyen hiçbir şey söylenmiyor" iddialarına cevap vermekti. kuran'ın daha önceki süryani ve yunan eserlerinden derleme bazı bilimsel çelişkiler içerdiği de iddia ediliyor. hayır arkadaşım, kuran'da "gerçekle" çelişen tek bir bilgi dahi yoktur ve kuran'daki her şeyin binlerce yanlış ve uydurma bilgi içeren antik yunan eserlerinden toplanması gibi bir ihtimal de akıl dışıdır. fakat buraya ben daha çok "net" bir şekilde tutarlı olanlarını eklemeye özen gösterdim. örneğin hadid suresinde "demiri indirdik" denir ve bunu demirin aslında dünyada bulunmadığı, sonradan dünyaya bir şekilde indiği bilimsel gerçeğiyle açıklamaya çalışanlar var. iyi de güzel kardeşim, araf 26'da da allah "sizin için giysi ve süs kıyafeti indirdik" diyor, şimdi her "indi" gördüğün yere bir "abuuu mucize işte" ekleme. mucize arayışındaysanız eğer, esas mucizenin kuran olduğu bilincinde olun derim.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:33)

ebu leheb'ten bahsedilen tebbet suresini bilirsiniz sanırım. bu ayette peygamberimize ve müslümanlara yapmadığını bırakmayan, firavunvari bir karakter olan ebu leheb'ten bahsedilir. "kişiye özel ayet mi olur?" mantığıyla eleştirilen bu ayet, genellikle tişört üstüne gömlek giyen üniversiteli ateistler ve entry'sinin sonuna "enjoy!" yazınca çok sempatik gözüktüğünü zanneden ssg'ler tarafından dalga konusu edilir. oysaki bu ayet benim için %100 özgüven ve kararlılık içeren bir allah lafıdır.

nasıl olduğunun izahını yapacağım ama önce tebbet suresini veriyorum:

1 - elleri kurusun ebru leheb'in; zaten kurudu ya!
2 - ne malı kurtardı onu ne de kazandığı.
3 - alevli bir ateşe yaslanacaktır o;
4 - karısı da,
5 - odun hamalı olarak. gerdanında bir ip olacaktır onun, en sağlam fitillisinden...

ayetleri okudunuz. şimdi bir süreliğine hayal gücünüzü kullanın. peygambere ve müslümanlara yapmadığını bırakmayan, her fırsatta onu yalanlayan ve islam'ı bitirmeye çalışan bir ebu leheb olduğunuzu varsayın. ebu leheb ile empati kurun yani.

bu ayetlerin üstüne, siz ebu leheb olsanız ne yapardınız?

düşünün düşünün.

sizi bilmem ama, ben hemen müslüman olurdum.

evet evet, müslüman olurdum. en azından bir süreliğine rol yapardım. müslüman olduğumu açıklar, göstermelik de olsa namaz kılardım.

eğer böyle bir şey gerçekleşseydi ne olurdu biliyor musunuz?

kuran'ın bütün sistemi çökerdi.

zira tebbet suresinde, o an hala yaşamakta olan bir insanın asla tövbe etmeyeceği ve kendisine yapılan o kadar teklife rağmen müslüman olmadan öleceği söylenmektedir. önceden müslümanlara kötü gözle bakmasına rağmen, belki de onlara karşı savaşmasına rağmen müslüman olan yüzlerce hatta binlerce insan varken, ebu leheb'in bunlardan biri olamayacağı söylenmiştir. eğer ebu leheb sahiden müslüman olsaydı, kuran'daki sistem çökerdi. veya eğer ebu leheb müslüman rolü yapsaydı ve bir allah olmasaydı, bu zaten anlaşılmayacak ve kimse henüz yaşamakta olan ve son nefesini müslüman olarak verme ihtimali bulunan bir insan için "sen cehenneme gideceksin" ithamında bulunamayacaktı. sizce kuran'ı kendisi yazan bir insan, böyle bir kumar oynayabilir mi? ya ebu leheb müslüman olsaydı?

bir başka soru daha, peki sizce ebu leheb bunu akıl edememiş midir? en azından müslüman rolü yapmayı düşünememiş midir? veya etrafındaki hiç kimse bu fikri ona vermemiş midir?

ebu leheb'in veya etrafındakilerin böyle bir şeyi akıl edememesi, bir insanın tuvaletini yapmak için pantolonunu indirmeyi akıl edememesi kadar aptalcadır.

ebu leheb belki de müslüman olmayı veya müslüman rolü yapmayı akıl edebilmiştir, fakat ebu leheb'in karşı koyamayacağı bir şey vardı: allah'ın kalbine yerleştirdiği mühür.

bakara 6 - şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
bakara 7 - allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

ara sıra yazılarımda büyük resmi değiştirmeyen ufak tefek hatalar yapabiliyorum, fakat eski yazılarımdan birinde "allah iradeye karışmaz" gibi bir laf etmiştim, bunu iyi hatırlıyorum. bu öyle ufak ve basit bir hata değildi ve ne yazık ki beni bu konuda kimse de uyarmadı. o sebeple o yazıyı okuyan herkesten özür diliyorum, zira allah belli bir noktadan sonra iradeye karışır. allah kuran'da, iyilik yapanın daha fazla sevap alması için ona daha fazla iyilik yapma fırsatı vereceğini ve adaletin yerini bulması için de kötülük yapanın bu dünyada daha fazla günah alması için onu daha fazla günaha sürükleyeceğini belirtir.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:33)

şimdi size bir soru, adem ile isa'nın peygamber olmaları dışındaki ortak noktası nedir?

adem de, isa da, cinsel birleşme olmadan, yoktan var edilmişlerdir. adem ilk insan olarak çamurdan, isa ise bakire meryem'den doğmuştur.

adem için:

hicr 29: "onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın."

isa için:

tahrim 12: ve allah, ırzını bir kale gibi koruyan imran kızı meryem'i de örnek verdi. biz onun içine ruhumuzdan üfledik. ve o, rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.

şimdi ben kuran'daki ayet numaralarını sayılarla toplayıp obama'nın seçim tarihini bulmak gibi saçma işlere kalkışanlardan tiksiniyorum. zaten kehanet denilen şey, son peygamber olan hz muhammed'den sonraki insanlar için saçmalıktır. ayetlerin içerikleri dururken, sayılarla uğraşmayı da garip karşılıyorum. fakat bazı eşitliklerin de kesinlikle tesadüfi olamayacağını düşünüyorum.

örneğin kuran'da adem ve isa isimleri eşit sayıda geçer. adem de, isa da 25 kez kullanılmıştır. burada 25 sayısının bir önemi yoktur, ilginç olan, yaratılış bakımından benzer iki insanın isimlerinin eşit sayıda kuran'da geçmiş olmasıdır.

fakat kuran'ı okuduysanız bilirsiniz ki, kuran'da isa'dan çok fazla bahsedilir. nasıl oluyor da buna rağmen adem ile isa kelimeleri eşit sayıda kullanılıyor?

allah, kimi ayetlerde "isa" kelimesini kullanmadan "meryem'in oğlu" veya "meryem'in oğlu mesih" ifadelerini kullanır.

örnek:

maide 75: "meryem oğlu mesih, yalnızca bir elçidir... "
müminun 50: "meryem'in oğluyla annesini birer ayet kıldık ve onları oturmaya uygun pınarlı bir tepeye yerleştirdik.
zühruf 59: meryem'in oğlu, kendisine nimet verdiğimiz ve israiloğullarına örnek yaptığımız bir kuldu.

bu örnekler çoğaltılabilir. birçok ayette allah, "isa" yerine "meryem'in oğlu" ifadesini kullanmıştır. bunun sebeplerinden ikisi bana göre şunlardır:

1- isa'nın, allah'ın oğlu olmadığı, yalnızca meryem'in oğlu olduğu vurgusunu yapmak. "baba-oğul-kutsal ruh" üçlemesine inanan hristiyanları uyarmak.
2- isa ile adem kelimelerinin eşit sayıda kullanılmasını sağlamak.

ilginç değil mi?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:33)

şimdi, gelelim bambaşka bir konuya. böyle bir yazıda bu türden bir konuya girmeyi planlamamıştım ama huyum kurusun.

israil bayrağında bildiğiniz gibi iki şerit vardır ve ortasında da davut'un yıldızı veya süleyman'ın mührü dediğimiz amblem vardır ki günümüzde siyonizm sembolü haline gelmiştir. süleyman peygamberle ilgili bir hatırlatma daha yapmam lazım, hz süleyman'ın emrine işçi olarak cinler verilmiştir. hz süleyman, müthiş büyüklükte bir servete sahip olmasının yanısıra, cinlere de hakimiyet kurabilme yeteneği verilmiştir kendisine. süleyman'ın mührünün siyonizm simgesi haline getirilmesinde, süleyman'ın bu yeteneğinin de etkili olduğunu düşünüyorum. zira süleyman'ın bu mühür ve ilim sayesinde tüm dünyaya hükümdarlık kurduğunu, dolayısıyla kendilerinin de aynı öğretiye sahip olurlarsa dünya üzerinde hükümdarlık kurabileceklerini zanneden siyonist bir kitle var dünya üzerinde.
israil bayrağındaki bu iki şerit, fırat ve nil nehirlerini sembolize eder. yani "vadedilmiş topraklar" muhabbeti israil'in bayrağında dahi vardır. fırat ve nil nehirleri arasındaki bölgenin kendilerine tanrı tarafından vadedildiğine inanır siyonistler ve fırat nehri arasındaki bu bölgede türkiye'nin de bulunduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım. bu, önce bütün musevileri, daha sonra tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama gayesi olan siyonist yahudilerin amacıdır.
siyonizmin yüzyıllardan beri maşa olarak kullandığı bir masonluk vardır. fakat şunu da tekrardan söyleme gereği duyuyorum ki, türkiye'deki masonların büyük çoğunluğu tırttır. evet türkiye'deki masonluk genel itibariyle tırışkadır fakat yine de felsefeleri açısından onaylamam ben masonluğu. öte yandan dünya çapındaki evrensel masonluk, özellikle üst dereceli masonluk son yüzyıllarda dünya tarihine en çok müdahalede bulunmuş oluşumlardan biridir. türkiye'deki masonluğu da tasvip etmeme sebeplerimden birisi de budur zaten. esas konu şu ki, kabala ve spiritüalist öğreti etkisi altında ortaya çıkan masonluk, ilk olarak duvar ustaları tarafından kurulmuştur. mason kelime anlamı olarak da zaten duvar ustası demektir. bu duvar ustaları tarafından kurulmuş cemiyetin içine başka insanların da girmesiyle bambaşka bir masonluk ortaya çıkmıştır.

şimdi bu hatırlatmaların üzerine, kuran'da süleyman'ın emrine verilen cinlerin vasıflarına bir bakalım:

sad 37 - şeytanları da onun emrine verdik. hepsi bina ustası ve dalgıçtı.

sizce süleyman'ın emrine verilen cinlerin bina ustası olmaları ve masonluğun duvar ustaları tarafından kurulmuş olması arasında bir bağlantı olabilir mi? şeytanlar vahiy verme yeteneğine sahiplerdir.

enam 121 - "şeytanlar kendi dost ve destekçilerine sizinle mücadele etmeleri için elbette ki vahiy gönderirler."

masonluk, şeytanlardan gelen vahiyle kurulmuş olabilir mi?

bilemiyorum ehehe, bu konuda kesin bir iddiada da bulunmuyorum. sadece parçaları birleştirmeye çalıştım.

yine bir yorum meselesi olan ayet vereceğim.

kıyamet 4 - hayır, sandığı gibi değil! biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz.

bu ayette ben kesinlikle parmak uçlarına yapılmış özel bir atıf olduğunu düşünüyorum. bu ayeti zaten çoğu kişi bilir fakat yine de belirtmek istedim, her insanın parmak izi farklıdır ve örnek verilecek o kadar şey varken bu ayette neden özellikle "parmak uçları" belirtilmiştir izah etmek mümkün değil. bu ayeti "öylesine, alelade verilmiş bir örnek işte" olarak da görebilirsiniz, tercih sizin fakat buradaki tabir öyle "tepeden tırnağa" şeklinde genel bir deyim falan değildir.

şimdi buraya kadar genelde herkese hitap eden konulardan bahsettim, fakat bundan sonrası müslümanları daha bir alakadar ediyor. zira ben kuran'a baktığımda farklı bir din (allah'ın dini), müslümanlara baktığımda ise bambaşka bir din (alışkanlıklar, gelenekler ve hurafeler üzerine kurulu bir din) görüyorum. şunu asla unutmayın ki peygamberimizin mücadele ettiği insanlar "dinsiz" değillerdi. allah'a da inanıyorlardı. en basitinden peygamberimizin babasının isminin abdullah (allah'ın kulu) olması bir mucize değildir, zira o toplumda allah'a zaten inanılıyordu ve abdullah da yaygın bir isimdi. fakat o insanlar allah'a inanırlarken işin içine sayısız hurafe, sayısız şirk katmışlardı. bu önemli. yazının bu kısmından sonra daha genel konulardan bahsedeceğim.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:33)

isterseniz biraz "şirk" konusundan bahsedelim. allah, kuran'da affetmeyeceği tek günahın şirk olduğunu söyler ve bu ciddi bir konudur.

"şu bir gerçek ki, allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir" - nisa 48

peki nedir şirk?

şirk, allah'tan haberdar olup onunla beraber başka ilahlar edinmek veya birtakım şeyleri ona denk veya ondan üstün tutmaktır. şirk asla ve asla sadece "iki tane tanrı var" demek veya heykelden puta tapmak değildir. tabi ki bunlar da şirke girer, fakat şirk yalnızca bunlar değildir. hatta kuran'da, peygamberimiz dönemindeki müşriklerin taptıkları putların heykelden veya taştan oldukları söylenmez. bu putların isimleri bile söylenir (lat, menat, uzza), fakat heykel oldukları söylenmez. zira put, sadece heykelden ve taştan yapılmış uyduruk bir ilah değildir. örneğin:

"kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü?" - casiye 23

bu ayete göre ateizm de şirktir. hatta kendi istek ve arzularını, allah'ın emirlerinden üstün tutmak da bir şirktir.

şimdi vakia suresindeki 2 ayetten yola çıkarak biraz beyin fırtınası yapacağım beyler.

vakia suresinde cennettekilerden bahsedilir ve cennetin üst katında olan kişiler için şu söylenir:

"büyük kısmı öncekilerden, az bir kısmı da sonrakilerdendir." - vakia 13-14

cennetin daha alt kısımlarında ise nesiller arasında daha denk bir dağılım vardır. bu ayetlerde de cennetin daha alt kısımlarındaki insan nüfusundan bahsedilir:

"bir bölümü öncekilerden. bir bölümü de sonrakilerden." - vakia 39-40

bu ayetleri üst üste koyduğumuzda, cennete giren "önceki nesiller", "sonraki nesiller"den fazladır.

peki dünya nüfusunun geometrik hızla arttığını da hesaba katarsak, neden öncekiler daha fazla cennette? sonrakilerin daha fazla olması gerekmez miydi?

evet insanlar gittikçe yozlaşıyor, fakat tek sebebi sadece bu değil. zira insanlar tarihin istisnai dönemleri dışında hep yoz olana yönelmiştir zaten.

kapitalizm insanlığın kaderi mi bunu bilmiyorum, fakat bildiğim şey şu ki insanların var olduğu günden beri kapitalizm de var oldu. ve bu kapitalizm, gün geçtikçe insan hayatındaki etkinliğini arttırıyor. kapitalizm bugün, bir önceki günden daha şiddetlidir ve yarın da, bugünkinden daha şiddetli olacaktır bu gidişle.

peki kapitalizmin insan hayatındaki etkisinin artması ne demektir?

etrafınıza bir bakın, para, güç, statü, makam, prestij, seks gibi dünyevi çıkarlar peşinde koşan insan yığınları göreceksiniz. insanların hayattaki birinci amacı, bu gelip geçici dünyevi menfaatleri elde etmek haline gelmiştir.

bu da, "dünyevi menfaat kazanma" amaçlı hayat anlayışının, "allah'ın takdirini kazanma" amaçlı hayat anlayışının önüne geçmesi demektir.

alın size babalar gibi bir şirk.

hep allah'ı bilip, hem de birtakım şeyleri ondan üstün tutmak.

insanların normal olmayan şeyleri normal karşılar hale gelmesi, bizim mazeretimiz olmayacaktır muhtemelen. bu sebeple insanlara çok fazla uymayın, insanlar genellikle yanılgı halindedir.

bu son anlattıklarım da benim kişisel yorumumdur ve ben de yanılıyor olabilirim, onu bir hatırlatayım ehehe.

reenkarnasyon konusuna gelelim şimdi de. dünyada 1 milyar civarı insanın reenkarnasyona inandığı tahmin ediliyor. tabi ki bu rakamın büyük bir kısmını uzakdoğu coğrafyasındaki hindu ve budist inanışa sahip kişiler oluştursa da ruhçuluk ve bazen de tasavvuf yoluyla reenkarnasyonun olduğu fikri islam'a da sokulmaya çalışılmakta.

öncelikle bu konudaki kesin görüşümü söyleyeyim: eğer reenkarnasyon varsa kuran yalan söylüyordur.

o kadar da netim bu konuda.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:34)

şimdi reenkarnasyona "delil" olarak sundukları ayeti göstermek istiyorum:

mümin 11 - dediler: "rabbimiz! bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. artık günahlarımızı itiraf ettik. buradan çıkmak için bir yol daha var mı?"

buradaki "iki kez öldürdün, iki kez dirilttin" ifadesini reenkarnasyona yormak, sadece onu orada görmek isteyenlerin başarabileceği bir iştir. eğer yeterince ıkınır ve iyi bir çocuk olursanız şirinleri görebilirsiniz. fakat kuran'daki tek bir ayet üzerinden karar verilemeyeceğini, kuran'ın a+b+c+d+... olduğunu başından beri söylüyorum. şimdi bir başka ayetin ışığında bakalım bu "iki kez ölmek" ve "iki kez dirilmek" ifadeleri ne anlama geliyor?

bakara 28 - allah'a nasıl nankörlük ediyorsunuz? siz ölülerdiniz, o sizi diriltti. sizi yine öldürecek ve sonra diriltecektir. nihayet o'na döndürüleceksiniz.

bu ayetten şunu anlıyoruz, biz bu dünyada var olmadan önce, yani anne rahminde oluşmadan önce, allah bizi "ölüler" olarak tanımlıyor. yani henüz doğmamış bir insan, "ölü"dür allah'a göre.

şimdi değerlendirmemizi yapalım:

doğmadan/var olmadan önce ölülerdik: 1. ölüm
bu dünyada doğduk: 1. diriliş
her canlı gibi bu dünyada öleceğiz: 2. ölüm
ahirette yeniden diriltileeğiz: 2. diriliş

e al sana 2 ölüm, 2 diriliş. yani reenkarnasyona delil olarak gösterdikleri ayet, aslında reenkarnasyonun olmadığının delilidir.

şimdi yine bir başka ayet vereceğim, "aha kuran'da çelişki var"cılara fırsat doğurabilecek bir ayet bu, fakat bu ayette bir çelişki görmek de sadece onu görmek isteyenlerin başarabileceği bir iştir.

dühan suresinin 56. ayetinde allah, cennetteki insanlar için şöyle der:

dühan 56 - orada, ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar. allah onları cehennem azabından korumuştur.

şimdi "hani 2 ölüm vardı, ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar da ne demek?" diye düşünebilirsiniz. fakat dikkat edilmesi gereken nüans şudur, ölümü tatmak veya ölümü tecrübe etmek, sadece yaşamakta olanın yapabileceği bir iştir. henüz yaratılmamış, var olmamış bir nefs, ölüm denilen olayı tatmış ve tecrübe etmiş değildir. ancak yaşamla tanışmış olan canlı öldükten sonra ölümü tecrübe etmiş olur. yani "ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar" ifadesinde bir kusur, hedehödö yoktur.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:34)
ek olarak, yine bu ayet de yeryüzünde yaşamakta olan insanların yalnızca "bir kez" ölecekleri vurgusunu yapmaktadır. yani dühan 56'ya göre de reenkarnasyon falan yoktur.

reenkarnasyona inanıyorsanız eğer, lütfen bunu islam'a yamamaya çalışmayın, zira reenkarnasyon ve islam taban tabana zıttır. reenkarnasyon hakkında binlerce kitap yazılması, kimi ilahiyatçıların veya profesörlerin "reenkarnasyon vardır" demesi veya milyarlarca insanın reenkarnasyona inanması, reenkarnasyonun var olduğu anlamına gelmez. zira insanlar genellikle yanılgı halindedir. en azından kuran'a inanıyorsanız durum budur yani.

bir de bu reenkarnasyona inananlar nedense hep önceki hayatlarında rus çarı, ingiliz prensi falan olduklarını iddia ederler. ulan tarihte toplasan en fazla 100 tane rus çarı vardır, milyarlarca insan çiftçiydi, demirciydi, bakkaldı, çakkaldı. hepiniz rus çarıysanız bu milyarlarca çiftçi nereye gitti koduğumun dünyasında olum? ya bırak ya.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:35)

neyse yeniden ciddileşiyorum.

tarihte bilinen ilk günah nedir diye sorsam, muhtemelen "adem'in oğlunun, kardeşini öldürmesi" diyeceksiniz. dünya için böyle olabilir, fakat bizim haberdar edildiğimiz ilk günah kibir ve "ırkçılık"tır.

evet evet, kibir ve ırkçılık.

nasıl mı?

araf 11 - andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: "adem'e secde edin" dedik. onlar da secde ettiler. ama iblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
araf 12 - allah buyurdu: "sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" iblis dedi: "ben ondan hayırlıyım. beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
araf 13 - buyurdu: "o halde in oradan. senin haddine mi orada büyüklük taslamak! hadi çık! sen alçaklardansın."

iblis'in ateşten yaratıldığı için kendisini çamurdan yaratılan adem'den üstün görmesi ve kibirlenmesi, kusursuz bir ırkçılık örneğidir.

iblis (yani şeytanların lideri), ırkçıdır.

o nedenle bir milletin tamamını topyekün bir suçla itham etmeden önce iyi düşünün beyler. tıpkı museviler ve siyonist yahudiler arasındaki farkı kavramak gibi. insanları doğuştan gelen özellikleriyle yargılamanın dinimizde yeri yoktur, sapık fikir ve felsefeye sahip olanları uyarabiliriz sadece.

bu ayetteki secde etmek de, fiziksel olarak secde etmek olmayabilir. secdenin iki anlamı vardır zira.

şimdi daha önceki yazılarda belirtmiş olmama rağmen yeniden söylemek istediğim bir konu var. iblis (lucifer) bir melek değildir. iblis, kötü olma rolünü üstlenerek allah'a hizmet etmez. iblis isyan etmiştir ve iblis olmasa biz yine imtihan edilecektik, iblis sadece bir vesiledir.

bu iblis'in kötü olmadığı ve kötü olma rolünü üstlenerek allah'a hizmet ettiği düşüncesi, tamamen bir ruhçu uydurmasıdır. bu fikir o kadar yanlış sonuçlar doğurabilir ki, "her şeyin ve herkesin iyi olduğu" sonucuna götürür insanı. böyle bir dünya yoktur. allah iradeyi yaratır ve o irade kötü olmayı seçtiyse onu sevmek bir yana, ondan uzak durmak gerekir.

kehf 50 - hani, biz meleklere "âdem'e secde edin" demiştik de iblis dışında hepsi secde etmişti. iblis, cinlerdendi. kendi rabbinin emrine ters düştü. şimdi siz, benim beri yanımdan, onu ve onun soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? hem de onlar sizin düşmanınızken. zalimler için ne kötü bir değiştirmedir bu!

iblis, allah'a olan isyanından itibaren cindir.

şimdi şöyle bir soru gelebilir akıllara "tüm meleklere sorulduğu söyleniyor ve bu meleklerin arasında iblis de var, yani iblis önceden melek miydi?"

bu detay bir konudur, esas bilmemiz gereken iblis'in isyanından itibaren bir cin olduğudur. fakat yine de fikir yürütelim. bu konuda iki ihtimal vardır.

1- iblis daha önceden bir melekti, allah'ın emrine karşı gelince cin oldu.
2- iblis hep cindi, fakat bir melek rütbesine yükselmişti.

kimi mealciler kehf 50 ayetini "iblis cinlerdendi", kimi mealciler ise "iblis cinlerden oldu" şeklinde çeviriyor. kimileri ise iblis'in ateşten yaratıldığını, bu nedenle melek olamayacağını, zira meleklerin nurdan yaratıdığını iddia ederler. fakat kuran'da meleklerin nurdan yaratıldıklarına dair bir bilgi yoktur. ayrıca esas doğru anlam "iblis cinlerdendi" olsa bile, bu zamandan münezzeh olan allah'ın, iblis'in zaten eninde sonunda bir cin olacağını bildiği anlamına da gelebilir. bu konuda kesin bir karar vermek için çok iyi arapça bilmek lazım ve bu çok da gerekli olmayan konu beni aşar deyip burada bırakıyorum. iblis'in öncesi zaten bizi pek alakadar etmiyor, sonuç olarak iblis şu an cindir ve gavattır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:35)

konuyu değiştirelim.
ruhçular genellikle "allah'ın sonsuz sevgi sahibi bir varlık olması"ndan dem vurarak, cehennemin olmadığını ileri sürerler. gerekçeleri ise "kuran'ın o zamanki insanların bilinç seviyesine göre inmiş olması"dır. yani onlar için cehennem bir mecazdır.

bu tamamen duygusal bir zırvalıktır. evet allah sınırsız sevgi ve merhamet sahibidir, fakat allah aynı zamanda adildir. adil olmak yalnızca iyiyi ödüllendirmek değil, kötüye de hak ettiğini vermektir. zaten etrafınıza, insanlara ve dünyaya baktığınızda cehennemin ne kadar gerekli olduğunu da anlayacaksınızdır.

eğer "aşırı" duygusal olursanız ruhçuluğa/spiritüalizme yönelebilirsiniz. fakat allah'ın sürekli öğütlediği bir şey vardır, o da hem "aklı" hem "duyguyu" kullanmaktır. yani duygu kadar rasyonellik de önemlidir.

"yemin olsun ki, peygamberlerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için çıkarılacak bir ders vardır." - yusuf 111

yusuf peygamberin hikâyesinin anlatığıldığı yusuf suresinin son ayetinde söylenir bu söz. isterseniz ibrahim peygamberden kısaca bir bahsedeyim. allah, ibrahim peygambere vahiyden önce doğruyu ve yanlışı ayırma, kavrayabilme yeteneğini verir ve ibrahim peygamber de etrafı gözlemleyerek allah'ın olduğu sonucuna ulaşır. oysaki ibrahim'in toplumu puta tapanlardan oluşmaktaydı. enam suresinin 74. ayetinden itibaren, hz ibrahim'in tanrı arayışı anlatılır, şimdi oradaki ayetlerden bir tanesini göstermek istiyorum:
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:36)

"gece onun üstünü örtünce bir yıldız gördü de "işte rabbim bu!" dedi. yıldız battığında ise "ben batanları sevmem!" diye konuştu." - enam 76

ibrahim, yıldızın tanrı olmadığı sonucuna şu şekilde ulaşıyor:

1- yıldızın batması ve batan bir tanrı'yı saçma bulması = mantık, rasyonellik
2- batanları sevmemesi = duygu

bu nedenledir ki kuran'da ısrarla "temiz akıl sahipleri için deliller vardır" vurgusu yapılır. bu hem vicdanını, hem de aklını kullananların allah'ın varlığı sonucuna ulaşacaklarını izah eder. duygu olmadan akıl, akıl olmadan duygu pek bi halta yaramaz bana kalırsa.

"şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için işaretler vardır" - ali imran 190

açıkçası benim allah'a inanma sebebim de buydu. aynı ali imran 190'da belirtilen durum.

eğer dağların hareket ettiğini söyleyen ayet olmasaydı, rüzgarların dölleyici olduğunu söyleyen ayet olmasaydı, embriyodaki et-kemik-et oluşum sırasını anlatan ayet olmasaydı veya ne bileyim işte yukarda örneklerini verdiğim diğer ayetler de kuran'da olmasaydı, ben yine tanrı'ya inanacaktım. zira tanrı'yı sistemden çıkardığım zaman, hiçbir şeyi sağlam bir temele oturtamayacağımı fark ettim. fakat o ayetlerin de bulunması, ekstradan benim "allah" inancımı pekiştirdi. olay bundan ibaret.

peki neden deist (tanrı'ya inanan fakat dine inanmayan) olmadım da müslüman oldum diye soracak olursanız, bunun tabi ki ilk sebebi kuran'dır. kuran'da, insanı insandan daha iyi tanıyan birinin tespitleri vardı. bir diğer sebebi ise, deizmin tanrısını saçma bulmam oldu.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:36)

hani bazı tarihi kahramanlık filmleri olur ya, bu filmlerde ana konsept şudur: ezilen fakat yiğit bir köylü halkı vardır. karşılarında ise bu halkı ezen, harika zırhlara ve atlılara sahip çok güçlü bir imparatorluk veya soylu bir aile vardır. filmin sonunda, ezilen köylü halkı savaşı kazanır ve film esnasında ezilen köylü halkının izleyici gözündeki "haklılığını" arttırmak için karşılarına kötü bir karakter yerleştirirler. bu nedenle kahraman köylü halkı sömüren bu imparatorluğun veya soylu ailenin lideri genellikle hiçbir işe yaramayan, uyuşuk, zenginlik içinde yaşamasına rağmen kimseye faydası dokunmayan, bencil bir karakter olur.

gözünüzün önünde canlandı mı o uyuşuk cibilliyetsiz imparator?

işte deizmin tanrısı da aynı o uyuşuk imparator gibidir.

müthiş ihtişamlı bir evren yaratmıştır, bu evrene milyarlarca galaksi yerleştirmiştir, her galaksiye yıldızlardan, gezegenlerden, uydulardan ve henüz bilmediğimiz gök cisimlerinden oluşan sayısız sistem yerleşmiştir, ardından bu gezegenlerin bazılarında da yaşam oluşturacak koşulları yaratmıştır. evreni çökmeden ayakta tutan ve kaosa yol açmayan bir düzen yerleştirmiştir. bunların üstüne insanı ölümlü kılmış ve zor bir yaşamın tam ortasına göndermiştir. ve ardından tüm bu evreni ve içindeki hayatı kendi haline bırakmıştır. hiçbir müdahalede bulunmamış, "ne haliniz varsa görün" demiştir. bir "kullanma kılavuzu" bile yollamamıştır.

böyle tanrı mı olur lan? ilkokulda cam kenarında oturup hesap makineli casio saati sayesinde her sorana teneffüse kaç dakika kaldığını söyleyen çocuk bile daha hayırlıdır bu tanrıdan anasını satayım. en azından bir işe yarıyordu herif.

yarattıklarına faydası ve müdahalesi olmayan bir tanrı fikri saçmadır.

tanrı'nın, yarattıklarına yeri geldiğinde müdahale etmesi, gözetlemesi gerekir. kuran da işte bu açıdan allah'ın hayata yaptığı en büyük müdahalelerden biridir ve benim gözümde allah, her açıdan deizmin tanrısından daha rasyoneldir.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:36)

bilim konusuna gelecek olursak. "artık bilim çok ileride ve gittikçe daha da ilerliyor, artık tanrı kavramına gerek kalmayacak" türünden sözler duyuyor musunuz? bu sözler yeni veya bugüne ait değildir. bu laf yüzyıllardır söyleniyor ve "tanrı kavramına gereğin kalmadığı o gün" bi türlü gelemedi arkadaş. zaten gelmeyecektir de. zira bilim ile dinin kulvarları çok farklıdır. bilim oluşumun "nasıl", din ise "neden" olduğuna cevap verir. allah "nasıl"lara da cevap verir, fakat bilim "neden"lere cevap vermez. şimdi bir kuran ayeti değil, tolstoy'un 130 yıl önce yazdığı ve türkçe'ye "din nedir?" ismiyle çevrilen kitabından bir alıntı vereceğim. bilim sayesinde dine gerek kalmadığını iddia eden berthelot isimli aydın ve onunla aynı fikri taşıyanlar için şunları yazmıştır tolstoy:

"bay berthelot ve onunla hemfikir olanlar bilimin dinin yerini alacağını söylerken, iddiaları tamamen subjektiftir ve bilimin yanılmazlığına karşı, kilise'nin yanılmazlığına iddia edilen imana çok benzeyen temelsiz bir inanç duyarlar. üstelik, 'okumuşlar' diye görülen ve sözü edilen bu zümre, dinin yerini alabilecek olan ve dine ihtiyacı çoktan geçersiz kılan bir bilimin zaten mevcut olduğuna inanmışlardır"

tolstoy burada aydın geçinip "bilim çok gelişti, dine gerek yok" diyenlerin temelsizliğini belirtmekle kalmamış, onların bu körü körüne savundukları tutum ile kilisenin dogmalarını körü körüne savunması arasında pek bir fark olmadığını belirtmiştir. kısacası tolstoy, aydın geçinip bilimin her şeyini açıklayacağını papağan gibi tekrar eden kimseler ile kilise yobazlarının bir farkı olmadığını söylemiştir.

şunu da not edeyim ki, tolstoy inançlı olmasına karşın kiliseyi acımasızca eleştirir.

zaten gerçek bir müslüman da din üzerinden yobazca ahkâm kesen, aklı ve sağduyuyu bir kenara bırakıp "kuran'ın arapçasını okuyun, onun sevabı size yeter" mantığında hareket eden ve dine hiçbir temeli olmayan hurafeler ekleyen kitleyi eleştirmelidir. kimleri kastettiğimi anlıyorsunuz sanırım.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:36)

neyse, konumuza dönelim. bilim genellikle "bir önceki keşiflerin yanlış olduğu" prensibiyle ilerler. örneğin newton'ın fiziğe katkısı büyüktür, fakat einstein ile newton'ın çoğu buluşunun yanlış olduğu ortaya çıktı. yanlış hatırlamıyorsam einstein bu konuda da newton'ı eleştirmek şöyle dursun, newton'ın zamanında buldukları sayesinde bu noktaya gelebildiklerini ve bir gün kendi bulduklarının da yanlışlanabileceğini söylemişti. sürekli yanlışlanmakta olan bir şey, nasıl olur da dinin yerini tutabilir?

bilim, ne işleyiş ne de işlev olarak dinin yerini tutabilir.

şu anki medeniyet ve bilim, hiç sekteye uğramadan 1 milyon yıl daha ilerlese, yine de insanın arayışta olduğu tüm sorulara ve içindeki boşluklara karşılık veremeyecektir.

bilim ile dini karşı karşıya getiren insanların amacı da bilim değildir zaten, onların kavgası din iledir, tanrı iledir. gözümde dini kullanarak siyaset yapan insanlar ile bilimi kullanarak antiteistlik yapan insanlar arasında pek de bir fark yoktur.

sizce bu ayette allah, "bilim varken dine gerek yok" diyenlere bir göndermede bulunuyor olabilir mi?

"resulleri onlara açık-seçik kanıtlar getirdiklerinde, onlar, yanlarındaki bilgiyle sevinip övündüler. ve alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi." - mümin 83

kim bilir...
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:37)

şu da kişisel bir gözlemimdir ki, tanrı'ya inanmadığını veya agnostik olduğunu söyleyen birçok kişi, kafalarında "tanrı var mı, yok mu?" gibi bir soruya cevap aramamaktadır. bu sorunun arayışından ziyade tanrı'ya bir küslükleri, dargınlıkları vardır. bu isyan moduna ben de girmiştim 3 yıl evvel, fakat sonra yaptığımın saçmalıktan başka bir şey olmadığını fark ettim. tarafsız olun ve iyi bir mealden kuran'ı okuyun. sonra bazı şeylerin oturması için de kendinize zaman tanıyın, hayatı gözlemleyin, insanları gözlemleyin, etrafı gözlemleyin. bu hayatta "sorgulamak"tan daha fazla değer taşıyan çok fazla şey yok ve değeri olmayan şeylerle vakit öldürüp duruyoruz anasını satayım.

bir de şu cern ve "tanrı parçacığı" konusunda ufak bir bilgilendirme yapmak istiyorum beyler. cern'dekilerin "tanrı parçacığı" arama gibi bir amaçları yoktur. varlığı teori ile ortaya atılmış, fakat deneysel olarak gözlemlenememiş "higgs bozonuna" bir türlü ulaşamadıkları için "tanrının belası parçacık" demiştir bu ekip ve medya da her zamanki gibi konuyu magazinleştirmek için "tanrı parçacığı aranıyor!!! lililililililili" diye çığırtkanlık yapmıştır. fakat birtakım müslümanlar öyle heveslenmişlerdi ki bu konuda, "aha işte tanrı parçacığını bulacaklar" diye konuşup duranlar gördüm.

arkadaşım, kütahya porselen vazo mu bu parçasını arıyorsun? bilim ulaşabileceği en son noktaya da ulaşsa (ki öyle bir şey bu evrende pek de mümkün değil), yine de allah'ın parçacığını bulamayacaklar. zira yapısal olarak allah yok bu evrende. kuran'da yaratıcı ve yaratılan ayrımı açıkça yapılmıştır. bu evrende sadece allah'ın izlerini ve eserlerini bulabilirsiniz, kendisini değil.

yani bilim, teknoloji, şu bu vs ne kadar gelişirse gelişsin, bu dünyada allah'a inanan bir insan için allah'ın var olmadığı %100 ispat edilemeyecektir ve yine aynı şekilde, allah'a inanmayan bir insan için de allah'ın varlığı %100 ispat edilemeyecektir.

bu evrenin yaratılışının ve kanunlarının, sınav amacına ne kadar uygun olduğunu hala anlayamıyor musunuz sevgili müslümanlar?
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:37)

geçenlerde müslümanken hristiyan oldu diye kafası geçilen bir gencin video'su düşmüştü internet'e. kuzey afrika ülkelerinden birinde olmuştu bu olay, tam hatırlamıyorum. bu konudaki ayetlere dayanarak yapacağım açıklamadan önceki kesin fikrimi söyleyeyim: kuran böyle bir şeyi asla ve asla emretmez, o insana bir yaptırım uygulayamazsınız. dinden dönenin öldürülmesi gerektiği fikri, "sünnet" maskesi altında islam'a sokulmaya çalışılmış bir fikirdir. fakat kuran'a göre, dinden dönene ne şiddet ne de baskı uygulayabilirsiniz.

öncelikle şunu söyleyeyim, dinimizde her konuda, hatta allah'ın affetmeyeceğini söylediği tek günah olan "şirk"te bile tövbe kapısı son nefesimizi verinceye kadar açıktır. fakat allah birçok ayette, tövbe edip söz verdikten sonra tekrar yolundan dönenleri hoş karşılamadığını söyler. ancak insanlara "dinden dönene şunu yapın" şeklinde hiçbir şey emretmemiştir. bu, o kişi ile allah arasındaki bir durumdur.

"söylemediklerine dair allah’a yemin ediyorlar ama kendilerini kâfir yapan sözü gerçekten söylediler ve müslüman olmalarından sonra kâfir oldular. üstelik başaramayacakları bir işe giriştiler. o yanlış işin sebebi olsa olsa, allah’ın ve elçisinin onları cömertçe zenginleştirmesidir. tevbe ederlerse kendileri için iyi olur. ama eğer yüz çevirmeye devam ederlerse allah onları hem dünyada hem de ahirette acıklı bir azaba uğratacaktır. yeryüzünde onlar için artık ne bir koruyucu ne de yardımcı bulunur.” - tevbe 74

bu ayette müslüman olduktan sonra dininden dönenlerden bahsedilmektedir ve allah bu insanlar için hala "tövbe ederlerse kendileri için iyi olur" demektedir. eğer tövbe etmezler ve müslüman olduktan sonra kâfir olmaya devam ederlerse de, allah bu insanların hem bu dünyada hem de ahirette azaba uğratılacaklarını söylemektedir. fakat bu az önce de söylediğim gibi, kul ile allah arasındaki bir meseledir ve kimsenin bir müdahale etme hakkı yoktur. (herkesin hayatına kimse karışamaz taam mı?)

"dinde zorlama yoktur... " - bakara 256

"(de ki) sizin dininiz size, benim dinim bana!" - kafirun 6

dinde hürriyet vardır ve özgür iradeye dayalı sınav sisteminde, dinden dönen bir insanı öldürmenin adı tek kelime ile "cinayet"tir. cinayetin de en büyük günahların başında geldiğini söylememe gerek yok sanırım.

hatta bu ayete göre, allah bu dünyada insanlara en az 2 kere "dinlerinde sapıtma özgürlüğü" bile vermektedir:

"onlar ki inandılar, sonra küfre saptılar; yine inandılar, tekrar küfre saptılar, sonra da küfrü artırdılar; işte allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır." - nisa 137

evet burada illa ki "dinden dönme"den bahsedilmiyor, fakat konuyu kaçırmayın beyler. bu ayette inandıktan sonra "küfrü arttırmış" ve son halinde allah'ın yolundan uzaklaşmış insanların affedilmeyeceği söyleniyor. fakat tekrar tövbe ederlerse, allah'ın onları hâlâ affetme ihtimali var.

peki bu kişilere ne yapılır? bir kez müslüman olduktan sonra yoldan sapanlara ne yapılır?

sadece tek bir şey:

konuşmak.

evet evet, konuşmak.

empati kurun ve bir anlığına kendinizin o duruma düştüğünüzü varsayın, zira bu dünyada kimin ne olacağı hiç belli olmuyor. ve kafasında soru işareti oluşan insanlara, baskı yapmadan, onlarla konuşun. bakarsınız bir insanın allah'ın affını kazanmasına "vesile" olursunuz.

"eğer rabbin dileseydi yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. o halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?" (yûnus, 99)
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:37)

konumuz şiddet ve baskıydı. şimdi kuran'da "öldürme" emri verilen ayetleri göstererek kuran'ın vahşiliğinden dem vuranlara haykırmak istiyorum. o ayetler olmasaydı, nefsi müdafaa hakkımız olmayacaktı. yani kendinizi savunmak için savaşta bile birini öldüremeyecektiniz o ayetler olmasaydı. kuran, yalnızca ama yalnızca, sizi öldürmek isteyen, sizi yurdunuzdan çıkarmak isteyen, dininize ve özgürlüğünüze müdahalede bulunanlara karşı savaşma, daha doğrusu savunma hakkı tanır. (mümtehine 8 ve 9'da bu durum vurgulanır, birazdan geleceğim)

"sizinle çarpışmaya girenlerle allah yolunda siz de çarpışın. ama haksız yere saldırmayın/çarpışmada zulme sapmayın. çünkü allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor." - bakara 190

"onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. mescid-i haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. işte böyle verilir küfre sapanların cezası!" - bakara 191

"eğer savaşı sona erdirirlerse allah çok affedici, çok merhametlidir." - bakara 192

"fitne kalmayıncaya ve din yalnız allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. eğer çarpışmaktan vazgeçerlerse artık zulme sapanlardan başkasına düşmanlık edilmez." - bakara 193

bu ayetlerde sadece "savunma" hakkı vardır. eğer bu ayetleri cümle cümle cımbızlayanlara aldanırsanız, müslümanların müslüman olmayan herkesi öldürme hakkı olduğu yanılgısına düşebilirsiniz. fakat burada sadece "savunma" vardır. mümtehine suresinde zaten kimleri öldürme hakkınızın olduğu altı çizile çizile söylenmiştir.

"allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. allah, adaleti ayakta tutanları sever." - mümtehine 8

"allah sizi; ancak din hakkında sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran, çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmaktan yasaklar. böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir." - mümtehine 9

bu durumda sizin dininize savaş açan, sizi vatanınızdan çıkarmaya çalışan veya onlarla işbirlikçilik yapanlara karşı savaşabilirsiniz.

kuran'a göre bir müslüman, bir kavgayı "başlatıcı" bile olamaz.

sadece fikir ayrılıkları yüzünden savaş başlatılmaz, zira "benim dinim bana, senin dinin sana"dır.

şimdi, isa'ya mal edilen bir söz vardır "sana tokat atana öbür yanağını dön" diye. eğer tüm peygamberler allah'ın dinini tebliğ etmiş ise, isa böyle bir sözü söylemiş olamaz. bu söz tabi ki semboliktir ve gelin biz de bu sembolik "tokat" örneğinden yola çıkarak müslümanın ne yapması gerektiğini bulalım.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:38)

size tokat atılınca ne yapabilirsiniz?

1- siz de ona bir tokat atabilirsiniz, bu hakkınızdır. ancak:
1a- iki tokat atamazsınız.
1b- size atılandan daha şiddetli bir tokat atamazsınız.
"eğer ceza ile karşılık verecekseniz, ancak size yapılan kötülüğün türü ve miktarı ile karşılık verin. eğer sabrederseniz, elbette ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır." - nahl 126

2- ona tokat atmayıp affedebilirsiniz ve ek olarak bunun allah katında bir getirisi vardır.
"onlar bollukta ve darlıkta allah için harcarlar. öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever." - ali imran 134
"sabredip bağışlayan bilsin ki bu, işlerin en zorlularındandır." - şura 43

3- ona öbür yanağınızı dönebilirsiniz.
bu duruma kuran'dan ayet göstermeye gerek yok, zira böyle bir davranış saflık, mazoistlik veya denyoluktur. hoşgörü ile enayilik arasında da kalın bir çizgi vardır.

kuran size kendinizi savunma hakkı verir ve eğer affederseniz de allah katında bunun size bir getirisi olduğunu söyler. durum gayet açık.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:38)

neyse, biraz konuyu değiştirelim. dünyanın şu anki halini hep firavun dönemine benzetmişimdir. aradaki tek fark, şu anki insanların kendilerini özgür zannetmeleridir. halinden memnun kölelere göndermede bulunan da güzel bir kuran ayeti vardır.

musa, firavun'un önüne çıkar ve ona allah'ın dinini teklif eder. musa'nın ise konuşmasında bir güçlük vardır, zannedersem musa kekemedir. firavun ise, kendisinin böyle bir insandan daha üstün olduğu konusunda kibire kapılır ve firavunun halkı da tam bir "halinden memnun köle" imajı çizer. 54. ayete özellikle dikkat.

firavun, toplumu içinde haykırıp şöyle dedi: "ey toplumum! mısır'ın mülk ve yönetimi benim değil mi? işte şu nehirler benim altımdan akıyor. görmüyor musunuz?" - zühruf 51

"yoksa ben şu zavallı, şu meramını anlatamayacak adamdan hayırlı değil miyim?" - zühruf 52

"ona altın bilezikler atılmalı, yanında-hizmetinde melekler bulunmalı değil miydi?" - zühruf 53

işte toplumunu böyle küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler. - zühruf 54

plazasındaki ofisinde gayet şık giysileri, kravatıyla çalıştığı ve biraz da iyi para kazandığı için kendisinin köle gibi patronunun kazancı adına çalıştığı gerçeğini görmeyen, markalaşmış ve şirketleşmiş medya haberlerinde ne görse ona inanan ve "gerçek bu değil" deyince de size inanmayan, aldırış etmeyen, çünkü normal olmayan şeyleri çoktan normal karşılar hale gelmiş insanlardan oluşan bir dünyada yaşıyoruz.

ve bu insanlar, toplumun en yüksek gelir seviyesine sahip kesimini oluşturuyorlar.

bu insanlar, size neye inanıp neye inanmamanız gerektiği konusunda hissettirmeden baskı uyguluyorlar.

eğer onların düşündüklerinin aksi yönde bir fikre kapılırsanız, sizi dışlanmaktan korkar hale getiriyorlar.

sen, her şeye rağmen "sen" ol . insanları dinle, asla kulağını tıkama, fakat doğruyu ve yanlışı ayıkla. insanların "genelinin" veya senin doğru fikirlere sahip olduğunu zannettiğin o "kitlenin" fikirlerinin dışına çıkma korkusuyla yaşama. herkesi dinle, doğrusunu al.

"onlar ki, sözü dinler de onun en güzeline uyarlar. işte bunlardır allah'ın kılavuzladıkları; işte bunlardır akıl ve gönül sahipleri." - zumer 18

ben, kendi inancımı sorguladığımda, allah'ın beni samimiyetsiz bulmasından endişe ediyordum. yazılarımdan babama ne kadar saplantı derecesinde bağlı olduğumu biliyorsunuzdur zaten. lan dedim, babayı kaybettik, "bizim başımıza öyle şeyler gelmez" diye düşündün şimdiye kadar içten içe ama aslında bu hayatta "her şeyin" senin de başına gelebileceğini ancak o zaman fark edebildin. bu zamana kadar aklın neredeydi diye sordum. allah'a sığınmayı o zaman mı akıl ettin diye sordum durdum kendime günlerce, ta ki şu ayetleri görene kadar:

"andolsun ki, senden önce de toplumlara elçiler göndermiştik. o ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık." - enam 42

"zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi." - enam 43

bu hayattaki zorluklar, allah'a sığınmak için vesilelerdir. ben anladım ki allah senin hangi yolla, hangi sebeple inandığına pek de önem vermiyor, yeter ki inan diyor. ben hiç açlıkla imtihan edilmedim veya bu hayatta çekilebilecek birçok eziyeti henüz görmedim, sadece kendimce bazı zorluklar yaşadım ve bunlar sayesinde allah'a sığınabilmeyi akıl edebildim. "keşke daha önceden aklımı başıma alsaydım" demiyorum, bunlar olması gerekiyormuş ki olmuş diyorum artık. bakmayın siz arada sırada damar yazılar yazmama, hayat güzel ve iyi ki de allah var ehehe.

malla, zenginlikle, rahatlıkla imtihan edilmenin zor olduğunu söylemiştim ya, bence kesinlikle öyle. zaten kuran'ı okuduğunuzda göreceksiniz ki allah fakirliği övmüyor, zira yokluk yaşayan adamın allah'a inanmak için çok büyük sebepleri var. fakat keyfi yerinde olan adam kimi zaman sorgulamıyor, kimi zaman da allah'a inanmaya gerek duymuyor veya bunu kendine yediremiyor. allah'ın kuran'da esas takdir ettiği şey de, insanın varlıklı olmasına rağmen onun yolundan sapmamasıdır.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:38)

örneğin hz süleyman aynı zamanda ülkesinin kralıdır ve müthiş bir servet sahibidir. her şeye rağmen o, allah'a bağlılığından vazgeçmiyor ve kuran'ı okuyup hz süleyman'ın nasıl övüldüğünü kendi gözlerinizle görün lütfen.

ayrıca çoğu peygamber de hayatları boyunca eziyet görmüştür. hz yusuf, hayatının büyük bölümünde hapiste kalmıştır veya köle olarak çalıştırılmıştır. peygamberlerin bile büyük sınavlar atlattıkları dünyada, bizim sınava tabi tutulmama lüksümüz yok.

"yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır" - ali imran 186

"yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "allah'ın yardımı ne zaman?" diye yakarıyordu. haberiniz olsun ki, allah'ın yardımı çok yakındır." - bakara 214

peygamberleri bile umutsuzluğa düşürecek zorluklar yaşanmışken bu dünyada, varsın biz de katlanalım.

üstelik her peygamberle, insanlar tarafından alay edilmiştir. "yemin olsun ki, senden önceki resullerle de alay edildi" - enam 10

peygamber olduğunuzu düşünsenize bir an, allah'tan vahiy alıp bunu insanlara inandıramadığınızı bir düşünsenize?

her zorlukta bir kolaylık, her kolaylıkta da bir zorluk vardır bu hayatta beyler. bu da zaten bir kuran ayetiydi ve bunun böyle olduğuna kendiniz de ulaşabilirsiniz.

kendimce yaşadıklarımı, din kisvesi altında politika yapıp insanları sömürenleri, kuran'da belirtildiği gibi insanları "allah ile aldatanları", insanları, olayları, fikirleri, etrafı, dünyayı gözlemledikçe, allah'a inanmaktan başka bir şansımın olmadığını gördüm ben. allah benim için "var mı yok mu"dan ziyade, "var olması şart" bir hale geldi.

siz ne düşünürsünüz bilemem, fakat kendinize bir şans verin. vaktimiz hem bol, hem az.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:39)

şimdi olasılık hesabımıza geçiyoruz.

kuran'ın insan uydurması bir kitap olabilmesi için, şu birazdan sayacaklarımın ve çok daha fazlasının aynı anda gerçekleşmesi gerekliydi:

hali vakti yerinde olan muhammed adında bir tüccar, birdenbire insanların uyduruk ilahlara tapmalarından rahatsızlık duyacak. ardından kafasında bir tanrı yaratıp, bu tanrı'nın ona birtakım sözler söylediğini bildirecek. bir kumar oynayacak ve bu dünyanın bir başlangıcı olduğunu, yaratıldığını iddia edecek. insanları, hep etraflarına bakıp sorgulamaya çağıracak. bazen güneşi, bazen yıldızları, bazen bir deveyi örnek verip, tüm bu evrenin bir yaratıcı tarafından düzenlenmiş olduğunu söyleyecek. örnek verdiği güneş için "bakın nasıl da dönüyor etrafınızda" demeyecek, o güneş'in kendine has bir yörüngesi olduğunu söyleyecek (lokman 29). güneş ve yıldızlara "kandil" manasına gelen ısı ve ışık kaynağı sıfatları verirken, ay için sadece "nur" diyecek (nuh 16, mülk 5). ardından ayın yörüngesini eğri bir hurma dalına benzetecek (yasin 39). ardından bazı bitkilerin cinsiyet sahibi olduklarını bildirecek (yasin 36). hızını alamayacak muhammed, bitkilerde tozlaşmayı biliyormuşçasına rüzgarlara "dölleyici" diyecek (hicr 22). embriyodaki et-kemik-et oluşum sırasını doğru bir şekilde yazacak (müminun 14). yüzlerce yanlış iddia içeren antik yunan kitaplarından derlediği bilgilerin arasından, hep en doğru olanlarını seçecek muhammed. şansı hiç kesilmeyecek muhammed'in, her canlının yapısında "su" bulunduğunu da doğru bilecek (enbiya 30). günümüzde bile daha ne olduğunun yeni farkına varılan pulsarlara en uygun tanımı yapacak (tarık 1-3). karaların hareket halinde olduğunu iddia edecek (neml 88). zamanın izafi oluşuna örnekler verecek (secde 5, mearic 4). yazdığı kitapta hep kaçak dövüş oynayacak, fakat nedense birdenbire halen yaşamakta olan bir insanın asla müslüman olamayacağını iddia edecek ve bunu da tutturacak (tebbet). hayalinde yarattığı tanrı için namaz ve hac gibi ibadetler üretip, bir de sadece kendisine özel fazladan bir gece namazı ekleyecek (isra 79). tam bir şizofreni örneği oluşturan davranışlar sergilemesine rağmen, birbiriyle tutarlı olan ve yanlış olduğu asırlar sonra bile kanıtlanamayacak bir kitap yazacak muhammed. bu kitapta insanı, insandan daha iyi tanıyan birinin tespitleri yer alacak. insanların arayışta olduğu en büyük sorulara cevap verecek, var oluş amaçlarının ne olduğunu izah edecek. ve iniş sırasına göre sondan 3. sure olan maide suresindeki "dini artık tamamladım, üzerinizdeki nimetimi tamamladım" ayetini yazana kadar ölmeyecek muhammed, o kadar savaştan ve muhtemelen de bir o kadar suikast girişiminden başarıyla sağ çıkacak.

sırf bu kadar şeyin bile bir insan ve onun destekçileri tarafından kendiliğinden gerçekleşmesi ihtimali, şu an içerisinde bulunduğunuz odanın penceresinden aşağı tükürdüğünüzde, o tükürüğün yerde 1/50.000.000 ölçekli bir dünya haritası oluşturabilme ihtimaliyle eşdeğerdir.

insanların "tanrı neden yemin ediyor ki yea", "tanrı neden kullarını cehenneme atıyor ki yea", "tanrı varsa neden bu kadar açlık ve savaş var" veya yeryüzünde hiç din olmasaydı sanki insanlar menfaatleri için yine savaşmayacaklarmış gibi "hep dinler yüzünden savaş çıkıyor yea" tarzındaki kişisel hezeyanlarına veya tuhaf yorumlamaları sonucunda elde ettikleri "sözde" çelişki iddialarına göre dini inancımı belirleyemezdim.

benim gerçeklere ihtiyacım vardı ve onları da kuran'da buldum.

durum budur beyler.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:39)

artık ufaktan bitiriyorum yazıyı. elbette ki tüm sorularınıza cevap veremezdim bir yazıda, zaten öyle bir şeye gücüm de yetmez, fakat umarım ki bazı şeylerin farkında olmanıza ufak da olsa bir katkısı olmuştur. siz çok daha fazlasını yapabilirsiniz. "1 kişi bile olsa kârdır" demiştik ya, felsefe hala devam ediyor. 1 kişi 1 kişidir.

bana hep sorduğunuz bir soru vardı ya, "ne yapacağız peki? neyi değiştirebiliriz?" diye.

rad 11 “…gerçek şu ki allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak kendi içlerindekini değiştirmedikçe, değiştirmez... ”

“ allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? mü'minler, ancak allah'a güvenip dayansınlar. " (ali imran 160)

benim hayat görüşüm budur.
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:39)

alıntı yaptığımız michael sikkofield'a teşekkürler

kendi yazdığım ufak bir bölümü de ekleyerek, maneviyat konusunu tamamlamış olayım;

ala sûresinden gelsin;

4-'yemyeşil-otlağı’ çıkardı

5-ardından onu 'karamsı bir sel suyuna' çevirdi.

sadece 2 ayet bakalım ne diyormuş;

“sel suyu” diye çevirdiğimiz kelimenin kuran’da arapça geçişi “gusa” şeklindedir. “karamsı” diye çevirdiğimiz kelime ise kuran’da “ehva” diye geçer. petrol, daha çok eğrelti ve algler gibi yeşilliklerin (otlağın), kaya tabakaları arasında çeşitli bakteri işlemleri görmesiyle ve uzun bir zaman sürecinin geçmesiyle oluşmuştur. petrolün organik maddelerden oluştuğu bugün liseliler tarafından bile biliniyor. insan yaratılmadan önce yaratılan bitkiler, dünya’nın ekolojik dengesindeki yerlerinin yanında, ileride petrole dönüşmek üzere de görevlendirilmiştir. organik kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürümüş ve geriye yalnızca yağlı maddeler kalmıştır. yağlı maddeler çamur altında kalmış ve zamanla çamur sıkışıp kayaç katmanlarına, alttaki yağlı maddeler de petrole dönüşmüştür.

petrol aynen ayette geçtiği gibi “sel suyu” özelliği göstermektedir. çoğunlukla petrol oluştuğu yerden başka yerlere göç etmiştir. yani petrol oluştuğu yerin dibine direkt çöken bir yapıda değildir. petrol bir sel suyu gibi hareket eden, göç eden, gözeneksiz, sert kayaçlarla karşılaşınca ise buralarda toplanan bir yapıya sahiptir. bulunan petrol yatakları işte bu tip kayaçların petrolü tutması ile oluşmuştur.

kısacası petrol, ayetlerde geçtiği gibi:

1- bitki gibi organik madde kökenlidir.
2- karamsı renktedir.
3- sel suyu gibi hareket eder.

600 lü yıllarda petrol hakkında uyduran insanlar? organik, inorganik ayrımını da biliyor bunlar,eh o zamanlar arap toplumu üstün kimya bilgisiyle, ortadoğuda kendinden sözettiriyor.
peygamber de petrol zenginiydi, değil mi?

iyice düşünün beyler bu maneviyat kısmında kafanıza takılanları sorun cevaplayabilirsek cevaplayalım soru işareti kalmasın
(dunyalideri ?, 06.09.2014 14:40 ~ 14:42)

etrafımızdaki insanlar yaşamaları gerektiği gibi yaşamıyorlar, aramızdan çoğu kişi de yaşaması gerektiği gibi yaşamıyor. bunun sonucu olarak insan;belirli süre sonra fiziksel anlamda kendini kötü hissetmeye başlayabiliyor, yorgunluk, sürekli uyku hali, vücudun kimyasının bozulmasından dolayı soluk bakışlar, sivilce vs. sayamayacağım kadar fiziksel etkisi oluyor yaratılma amaçlarına göre yaşamamalarının. belki fiziksel etkilerden daha fazla zihinsel etkiler ortaya çıkıyor. odaklanamama problemi yaşayabiliyor insanlar. konsontrasyonlarını toparlayamadığından öğrenci de olsa iş sahibi yetişkin de olsa yaptıkları hiç bir işten tam verim alamıyorlar.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:51)

kafalarını toplarlamayamadıklarından veya bağımlısı oldukları olgunun zihinlerini meşgul etmesinden vakit kalmadığından dolayı;birey diğerleriyle iletişime geçemiyor, geçme yönünde çaba gösterdiğinde ise çoğu zaman saçmalıyor. bebekler bile 2-3 yaşlarına doğru acıktıklarını, susadıklarını, dışarı çıkmak istediklerini vs. rahat şekilde etrafındaki ebeveynlerine anlatabiliyorken,15 yaşından başlayıp yaşlılık sınırı da olmayan bu insan kitlesi kendini anlatamayabiliyor.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:51)

bebekliğinde, çocukluğunda ya da gençliğinde başarabildiğin zihinsel bir olayı artık başaramıyor ya da kusurlu halde gerçekleştiriyorsan;zihnin üzerinde kötü etkiler bırakan işler yapmış olduğunu, yapıyor olduğunu ve hayatında radikal değişikliklere gitmediğin durumda,bu işleri yapmaya da devam edeceğinin farkına varmalısın artık. insan içine çıktığınızda heyecan yapmanız, hatta bazen bir kişiyle dâhi konuşurken anlamsız yere heyecanlanmanız, bazı işleri değiştirmeniz gerektiğinin belirtisidir. sosyal anksiyeteden, obsesifliğe ve daha terimsel ismini bilmediğimiz bir çok rahatsızlığa, kusura, sendromlara sebebiyet verebilir doğanıza aykırı alışkanlıklarınız.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:52)

cinsel anlanma;

yaşayabilecekleriniz, dininizde ve doğanızda eşinizle aranızdaki ilişki ile sınırlı kalmışken, sizin tüm gün boyunca, cinsel ilişkiye başlaması için yapması gereken yalnızca bir hamle kalmış dişilerle vakit geçirmeniz, canlı temas kesildiğinde telefonda, bilgisayarda sanal halde devam etmeniz. izlediğiniz televizyonlarda gün içerisinde iletişime giremeyeceğiniz kadar çok insanın cinsel sapkınlıklarına maruz kalmanız ya da işi sonuna kadar götürüp izlediğiniz videolar ile cinsel ilişkiyi tüm çıplaklığıyla önünüzde bulmanız, olabilir.

dininiz ve doğanızda yalnızca eşinizle ilişki yaşarken boşalmanız emredilmiş, kodlanmış olsa bile, sizin gerçek bir cinsel ilişkide olamayacak kadar sık ve fazla boşalmanız olabilir.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:53)

gün boyu devam eden cinsel uyarılara karşı koymayıp,
vücudunuzda sürekli çıkarttığınız maddelerin yerine yenisini doldurma çabası bu etkileri yapıyor olabilir.

dininizde sizden gözlerinizi haramdan sakınmanızın emredilmiş olması, eğer dininiz hakiki ise,bu davranışı yaptığınızda etkisini görebilmenizi sağlamalı, negatif anlamda. dışarıda karşılaştığınız haram görüntülere başınızı çevirmezseniz, izlerseniz;sonuç olarak hafızanızın ne boyutlarda tahribe uğrayacağını ve konsantrasyon eksikliklerini rahat şekilde gözlemleyebilirsiniz. demek ki neymiş, gerçek dinde yasak olan işler, zevkten mahrum kalın, acı çekin diye değil, size zararlı olduğundanmış.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:53)

ruhsal anlamda;

zihninizde beliren sorulara karşı verebileceğiniz cevabınız, maddiyatın ötesinde, yaşadığınız olumsuzluklara karşı sığınabileceğiniz manevi bir sığınak yoksa, başlık boyunca yazdığım kötü alışkanlıkların hiç birini hayatınız boyunca yapmamış dâhi olsanız,ilk olarak psikolojik, sonrasında ise fiziksel anlamda çökebilirsiniz. örneğin, hiç bir kötü alışkanlığınız yoktur ama bir yakınınız öldüğünde,bu ölüme bir anlam veremezseniz, devamında kendi yaşadığınız hayata da bir anlam veremezsiniz. buradan sonra işler sarpa sarar, içe kapanıklıktan, bunalımdan, intihara kadar gidebilir.zîra ölümün bir anlamı olmalıdır ki yaşamanın da bir anlamı olsun.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:54)

yaşadığınız hayatın kendi kelimelerinizle bir anlamı, amacı ve sizin kendi hayalleriniz, hedefleriniz olmalı beyler. hiç bir besin takviyesi, vitamin ya da doping, size yaşam enerjisini kazandıramaz.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:54)

bu hayatta yaşamak için bir anlam arıyorsanız geçerli ve kalıcı olan tek düşünce tarzı dinde emredildiği gibidir. yaşayacağınız sonsuz hayat için sermayedir bu dünya, uymanız gereken kurallar sizi saniyelik zevklerden mahrum eder,ama bu zevkleri tattığınızda o saniyelerin çok daha üzerinde zamanınız sağlıksız geçer, belki de sonsuza kadar sürecek olan hayatınızı zehir eder.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:55)

''andolsun, sizler güçsüzken, allah size bedir'de yardım etti. öyleyse allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun ki, şükretmiş olasınız.''

kendi hayatınız da bir bedirdir esasında beyler,ve tek başınıza savaşıyorsunuz. düşmanlarınız sürekli etrafınızda, oldukça da güçlü silahları var.
zihinsel anlamda;

eğer size bir fayda da sağlamayacak olan dış etkiler ile sürekli olarak zihninizi yorarsanız;işinize yarayacağı zaman, ders dinlerken, sınava çalışırken, önemli bir konuşma yaparken vs. zinde bir zihniniz olmayacağından saçmalama olasılığınız oldukça yüksek olur. izlediğiniz tv,oynadığınız bilgisayar, sürekli kontrol ettiğiniz telefon hem içeriği hem de ihtiva ettiği radyasyon sebebi ile sizler için gerçekten oldukça zararlıdır ve zihninizi uzun süre meşgul eder. emin olun siz televizyonu kapattığınızda, şarkıyı durduruğunuzda ya da uzun telefon görüşmelerini bitirdiğiniz de bile zararlı etkilere sürmeye devam edecektir.bu sebepten dolayı bir an önce bırakın tüm saydığım alışkanlıklarınızı.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:56)

elbette bırakır bırakmaz beyniniz yenilenip, vücudunuz tekrardan canlanmayacak. özellikle üniversite sınavına hazırlananlar için program yazdım,bu programı yalnızca liseliler ya da sınava girecekler için yazmadım,her yaştan insan uymalı beyler. yapmamanızı istediğim işlerden uzak durduğunuzda ilk 1 hafta içinde ağır belirtiler gözlemleyebilirsiniz. vücudunuzun zorlandığını, beyninizin kasıldığını ve gerçekten bunaldığınızı hissetmeniz normal.ama bu belirtileri biz genelde yalnızca madde bağımlılarının krizlerinde gözlemliyorduk, değil mi?demek ki bağımlılık, yalnızca madde ile olmuyor.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:56)

gerçekten dediklerimi uygulamaya başlamadan önce ciddi şekilde düşünün;huzursuz olduğumu düşündüğüm bu yaşam tarzımı değiştirmeden devam etsem günün birinde huzura kavuşabilir miyim?bu olabilir mi?kendimi zorlamadan,bu zevkleri düzenli şekilde yaşayarak da değişebilir miyim?
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:56)

cevap net beyler. zevklerine bağımlı yaşayan insan, eğer bu işleri tamamen bırakıp, bağımlılıklarıyla savaşmaya karar vermezse;uygulamaya devam ettiği zevklerinden de gün geçtikçe duyduğu haz azalır, daha fazlasını istemeye başlar.bu istisnasız böyledir. kullanılan madde de böyledir, sosyal medyada görülen ilgi de böyledir, oynanan oyunda yükselinen seviye de böyledir. daha büyük zevkler varken, sabit kalmak ya da azalmaya tahammülünüz olmaz. size ilk 31 çektiğinizde travma yaşadığınızı ve aldığınız zevkin bu travma ile beraber tavan yapar şekilde başladığını yazmıştım, sonrasında alının zevk azaldığından ilginin farklı alanlara kaydığını, işin ciddileşip, saniyelik zevkler için saatlerce kaynak araştırdığınızı vs. detaylıca yazmıştım. ister buna ego deyin ister nefs deyin farketmez, insanın sahip olduğu bu kavram doyumsuzdur, size zarar verdiğini bildiğiniz işleri de yaptırır.ki genelde hep size zarar veren işlerden zevk alır.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:56)

yenilenme süresi ilk 7 gün yoğun sancılı olmakla beraber 15-20 arasında tavan yapabilir. gerçekten bunalırsınız ama ne kadar bunalırsanız o kadar bağımlı olduğunuzun farkına da varırsınız.ya iradenize yenik düşüp bırakırsınız ki bunu yaptığınızda programa tekrar başlayacak cesareti kendinizde bulamazsınız ya da tüm sancılara rağmen sabreder birazdan da yazacaklarımı boş zamanlarınızda yaparak o dönemi atlatırsınız. sonrasında 1 ayı doldurmaya yakın, eğer hakkıyla uygulamışsanız, derinden huzuru hissetmeye başlarsınız beyler.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:57)

1 ay dolana kadar günleri saymanızda sıkıntı yok, hatta 15-20 gün aralığında dikkatli olmanız için saymanız gerekli de diyebilirim.ama 1 aydan sonrasını artık saymayın beyler.her gün saydığınızda o ilk başladığınız günü, dolaylı olarak başlamadan önceki günü ve yine dolaylı olarak başlamadan önceki hayatınızı zihninizde canlandırmış olacaksınız.1 aylık süre sonucunda o olayları tekrarlamadığınızdan nefsiniz size gerçekten müthiş zevkli işler olduğunu, tekrar uygulandığında, çok üst seviyede rahatlacanağı gibi saçma sapan şeyler fısıldayacak.o yüzden saymayı bırakın.1 aydan sonra yeni bir hayata başladığınızı düşünün.bu hayatınızın çok daha huzurlu geçeceğini bilin ve eski yaşamınızdan ibret alıp geriye asla dönmemek üzere devam edin.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 12:58)

programda yasak olanları yapmadığınızda gerçekten uzun zaman dilimlerine olacaksınız. özelden de başlıktan da bir çok arkadaş neler yapabileceklerini sormuştu.
maneviyat konusunu vermeden dinle alakalı tavsiye veremeyeceğimdem dolayı en son yazacağım diyordum.
beyler tecrübe ile sabittir ki din bu sancılı süreçleri atlatma, programdaki kurallara uymada devamlılıkta ve huzura kavuşmanızda çok büyük yardımcı. doping etkisi yapıp iyileşme sürecini kısaltacağını da ya başlıkta yazmıştım ya da özelden birine anlatmıştım, hatırlıyorum.
tavsiyelere geçelim;
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:00)

ilk olarak maneviyatla ilgili bir kısmını kendi yazdığım büyük bir kısmını da alıntı ettiğim entryleri okuyup, bağımlılıklarından pişman olup, dinin emirlerine uymaya karar veren kardeşlerime yazıyorum;

eğer eski bağımlılıklarınıza tekrardan bulaşmak istemiyorsanız, ibadetlerinizi eksiksiz ve en önemlisi tam zamanında yapmanız gereklidir. namaz kılacağınızda ezan okunur okunmaz harekete geçip işlemi tamamlamanız şart. yasakladığımız işleri yaparken bir yandan da dinini uygulamaya çalışanlar bilir, namazın kılınmayıp kazaya bırakılan vakitlerin tümünde,o listede yapmayın dediğim işlerden biri yapıldığından dolayı o görev yerine getirilmemiştir.bir düşünün, kesinlikle hak vereceksiniz.bu işler sizi günahlardan soğutmuyor, sevaplardan soğutuyor.hak ile batılın savaştığının da kanıtıdır bu.bilgisayarda oyun oynarken bir diğer boş iş olan ve aynı zamanda haram olan ferre izleme işini gerçekten hiç üşenmeden yerine getirebilirsiniz. sıkıntı yoktur, oyun ekranını alta alıp pisliğinize başlarsınız.ama namaz kılmaya kalkmanız gerektiğini farkettiğinizde, içinizde bir savaş başlar. oyun oynarken, bırakıp namaza kalkmak;eski zamanlarda bildiğiniz kılıçla kalkanla savaşa girmeye benzer, ciddi mücadele vardır bunda. namazın ardından tesbihatları eksiksiz yapmalısınız. tesbihatlar allahı zikretmekten ibarettir ve çoğunluğunu o anda ya da o halinizle farkedemeyeceğiniz faydaları vardır.

''tesbihatta, ´sübhanallah, elhamdülillah, allahu ekber' derken kalbi hüşyar bir kişi o vakitte namaz kılan, ´tesbihat eden milyonlarca kişinin arasına manen girer, onlarla beraber söyler. hatta daha ileri gitse bütün zaman ve mekânlardaki kişilerle beraber olarak, ortada resûl-i ekrem (s.a.v.) sağında enbiyalar, solunda evliyalar ve bütün müminler beraber tesbihat edebilir''.işin bu sözdeki gibi metafizik boyutu da vardır beyler.

ibadetleri yerine getiren kişinin de elbette yine uzun boşlukları kalacaktır. ders çalışırken kısa aralar verildiğinde, zikre devam etmek gerçekten bereket getirir beyler. allah, beni kendi isimlerimle anınız, şeklinde emrediyorsa;emin olun sizin için boyutunu tahmin edemeyeceğiniz faydaları vardır. kendiniz de hakkıyla, kötü düşünceleri kalbinizden çıkararak,onu isimleriyle anarsanız, sonuçlarını görürsünüz. örnek zikirler için size bir video izlemenizi tavsiye ediyorum. internete ''sınavlarınızı nasıl geçersiniz how to pass your exams'' yazdığınızda çıkacak olan ilk videoyu izleyin,o beyaz sarıklı adam hayatınızı değiştirebilir. ingilizce bilenler altyazı olmadan izlesin. gerçekten bir bakıp hemen çıkacaklar üşenenler,46. veya 47. dakikaya sarsın 2-3 dk. dinlesinler,o arada kurtulmanın tek yolu nedir bilir misiniz? deyip 3 defa ardı ardına okuduğunu iyi dinleyin. cidden hayat değiştirir.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:01)

şimdi uzun boşluklarda herkes için tavsiye ettiğim kısımla devam edelim;

belirli günlerde yapacağınız sporlarda da kullanılabilir olmakla beraber, evinizde, dershanenizde veya her neredeyseniz internetten nefes almayı öğrenin. dalga geçmiyorum 1-4-2 kuralını uygulayın her ara verdiğinizde 2-3 dk. bunu yapın.1 birim zamanda nefesinizi içinize dolduruyorsanız,4 birim zaman içinizde kalsın,2 birim zamanda dışarıya bırakın.bu inanılmaz faydalı bir egzersizdir.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:01)

hafıza ile ilgili daha meraklı olanlar tony buzan adlı yazarın tüm kitaplarını okuyabilirsiniz, masonik sembollere de rastladım kitap kapaklarında ama içindeki faydalı bilgileri sömürün yeter, kişisel görüşleriyle ilgilenmiyoruz. tavsiye ederim. ayrıca tony robbins adlı yazarın sınırsız güç kitabını da mutlaka okumanızı isterim.bu kitaptan alacağınız faydanın maneviyat kaynaklı versiyonunu riyâzus-sâlihîn adlı kitapta bulabilirsiniz, aklınızın bir köşesinde kalsın. maneviyatla ilgilenen çok çok farklı ve derin bakış açıları arayanlar ise, hikem-i ataiyye isimli kitabı bulsunlar bir yerden. normal bir kitap değildir bu.insanın iç dünyasını değiştirir.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:02)

çoğunuz sınavlara vs. gireceksiniz, gözler önemli. bulunduğunuz odanın en uzak,bu genelde tavan köşeleri oluyor, noktasına odaklanın.tek bir noktaya 1 dakika kadar gözünüzü kırpmadan bakmaya çalışın. bunu yaptığınızda yakın mesafede uzun süreli odaklanacağınız durumlarda odaklarını ayarlamış bir gözle işinizi halledersiniz. zaten o noktayı izlerken garip garip ileri geri bir ayar çekiliyormuş gibi olur.
kısaca 2 saatlik sınava girmeden hemen önce tavandaki köşe noktasına 1 dakika boyunca aralıksız gözlerinizi kırpmadan bakıyorsunuz. böylece, gözleriniz uzun süre yakına odaklanmaya hazır hale geliyor.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:03)

hergün 20 dakika oturup gelecekle alakalı planlarınızı tasarlamanızı öneririm, ileride karşılaşmanız muhtemel sınavları vs. bunlara nasıl hazırlanabileceğinizi ya da biriyle önemli bir görüşme yapacaksanız bunu kafanızda önceden canlandırın.bu taktiği ünlü sporcular uygular. gece yatmadan önce ertesi gün çıkacakları müsabakada neler olabileceğini ve karşılaşmaları muhtemel bu durumlara karşı nasıl çözüme gidebileceklerini düşünürler. işler düşündükleri gibi giderse ortaya inanılmaz skorlar çıkabiliyor tabii. özellikle masa tenisi gibi 1v1 sporlarda bu böyle.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:04)

masa tenisi demişken;gerçekten faydalı bir spordur. imkanı olanlar boş vakitlerinde oynasınlar, futbol oynayacağınıza masa tenisini oynayın beyler. dışarıdan bakıldığında daha az çekici geliyor, farkındayım ama hemen hemen aynı seviyede olduğunuz bir arkadaş da bulabilirseniz, inanılmaz rekabetli, keyifli bir hale geliyor. eğlenirken spor yapmış oluyorsunuz, konsantrasyon için de muhakkak egzersiz niteliğindedir bu spor.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:04)

arada kendinize evdeki imkânlara göre meyve suları sıkın, sebzelerden karışım yapıp tüketin. içlerinde %90 oranına kadar su ihtiva eden sebzeler var,hem sindirimi kolaydır hem de vücuda su girişi olduğundan dolayı, biraz daha dinç olursunuz. suyu gerçekten tüketmek gerekli beyler.3 lt. içmelisiniz. daha fazla içebilen, daha fazla içsin. sayısız faydaları vardır suyun.ph ının 7 den yüksek olmasına dikkat edin.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:05)

etraftan 1-2 tane farklı bitki çayı tarifi bulun beyler.ben size adaçayı ile beraber inanılmaz şekilde konsantrasyon süresini arttıran biberiye çayını tavsiye ederim. bunlar kocakarı işleri diye umursamazsanız gerçekten büyük bir nimetten faydalanamamış olursunuz. adaçayı anti biyotik gibidir. hastalıklara karşı birebirdir ve grip vs. olduğunuzda antibiyotik almayın kesinlikle, bağırsak floranıza çok zararlıdır, hayatınız boyunca imkanınız varsa antibiyotik ilaçlardan uzak durun, hastalandığınızda adaçayı için.
burada insanlar yanılabiliyor, içine limon sıkıyorlar. bunu yaptığınızda adaçayının bir çok özelliği kayboluyor beyler limonu tarif ettiğim şekilde sabahları aç karnına için bu ayrı bir şey. adaçayını unutmayın, biberiye çayını da kesinlikle deneyin, inanılmaz sonuçları var.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:06)

kendi kullandığım tarifleri vereyim;

adaçayı;kaynamış suya bir tutam adaçayını atın 10 dk sonra altını kapatın. hafif ılıyınca için, boğaz enfeksiyonu varsa gargara da yapabilirsiniz.

biberiye çayı, kaynamış olan suyu bardağa doldurun daha sonra içine biberiyeyi atın.8 dk. bekledikten sonra,otu çöpü süzün, geri kalan sıvıyı için.

verdiğim zamanlardan az bekletirseniz sizin için faydalı olan maddeleri ot salmıyor, çok bekletirseniz sizin için faydası olmayacak maddeleri de salıyor.bir denge var. tüm hayatımızda olduğu gibi. sürelere uyun, alternatif tıbba saygı duyun.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:06)

en sık yapmanızı istediğim şey;dışarıya çıkıp yürüyüş yapmanız, konsantre şekilde yürüyün.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:07)

gidin ailenizle sohbet edin. gelecekteki planlarınızla ilgili onlara fikir danışın, kendi düşüncelerinizden bahsedin, nasihatlerini dinleyin. eski alışkanlıklarınız yüzünden uzun süre yüz yüze konuşmadığınız bu insanlarla oturup sohbet ettiğinizde, gerçekten çok farklı duygular hissedeceksiniz. programı uygulamayacaksanız dahi gidin konuşun ailenizle. sonra, onca zaman yüzüne bakmadığınız kişi vefat ettiğinde, toprakla, mezar taşıyla filan konuşmaya çalışmak insanın zoruna gidiyor.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 13:07)

sınava girecek adam gidip son senesinde kız bulmaya uğraşır, olur da bulursa, ders çalışabileceği zamanı yarı yarıya düşürsün. geriye kalan çalışma zamanlarının da verimini yarı yarıya düşürsün. zihninizi bloke eden bir durum sınav senesi kız arkadaş mevzusu. gayet de biliyorum ki sınavdan önce ya da az biraz sonra yaz gelince sıkılıp ayrılacaksınız daha ne zorunuz var da sınav döneminizi batırıyorsunuz?
(dunyalideri ?, 07.09.2014 16:28)

öğrenci değilim diyorsan;kızların peşinden koşacaksan, sadece ben bununla evlenirim diyebileceğin kızın peşinden koş. sadece dış güzelliğe aldanıp da birini bulursanız tez vakitte ayrılırsınız,hem kendi güzel,hem de huyu güzel olmalı. mütevazi olanını arayın, egolarından az biraz da olsa sıyrılabilmiş olanını arayın.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 16:29)

evlenilir mi oğlum facebook, twitter kızıyla?

dediğim gibi gerçekten ileride mutlu olabileceğiniz kızları arayın,ama genelde ararken değil tesadüf sonucu çıkıyor karşınıza bunu da unutmayın. doğru kız olduğuna emin olduğunuzda düşünmeden işi ilerletin, verdiğim programı uygularsanız başka bir şeye ihtiyacınız olmayacak, para,tip vs.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 16:29)

erkek olan sizsiniz sünepelik etmeyin, işi pezevenkliğe de çevirmeyin,ben bu başlığı okuyanların maneviyat konusunda hayatlarında en az bir kez ciddi şekilde kendini sorgulamış insanlar olmasını istiyorum, kendini sıkı şekilde sorgulayan adam da kız aramaz esasında, kızlar onu bulur, kendisi arasından uygun olanını seçer.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 16:29)

bu programı hakkını vererek uygulayın, sistemin kölesi kızların yakınlaşma girişimlerini reddetmeye başladığınızı da farkedeceksiniz. kızlar hayatta elde edilmek için çaba verilmesi gereken bir hedef olmamalı. hedef dediğin zor olmalı, nadir olanı elde etmek olmalı,3.5 milyar tane var o kızlardan.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 16:30)

ben size kaçınmanız gerekenleri anlattım. uyguladığınızda dış görünüş olarak toparlanacaksınız, verdiğim formülle sivilcelerinizden kurtulacaksınız, yasaklara uyduğunuzda gözlerinizin değişik bakışı düzelecek. özgüveniniz tavan yapacak, enerjik olacaksınız. tüm bunlar kız bulmanız için yeterli, tipsiz de olsanız bulursunuz bu şekilde.ama bu kız bulma işi amaç olmamalı.

ben size demiştim ki;elinize silahı vereceğim yazdıklarımla, ister hırsızı vurursunuz, ister kendi topuğunuza sıkarsınız diye. gidin bir süreliğine bu zamana kadar hayatınızı mahveden, bunalım içerisinde yaşamanıza sebep olan şeytanlarınızı çıldırtın. yapmayın kulağınıza fısıldadığı işleri.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 16:30 ~ 16:31)

geçenlerde afyondaydım. termal tesis, kaplıca vs. ayağına tatil olsun diye bir otele yerleştik 4-5 günlüğüne. istanbula 500 kilometreydi ve insanlar orada tatilde de bağımlılıklarından taviz vermeden yaşıyordu. veletler, abiler ve tabii ki ablalar buradakilerle aynıydı yani. insanlar vücutlarını teşhir etme yarışı içerisindelerdi,en fazla kimin 10 sene sonra yağ bağlayacak vücudu o an tahrik edici bulunup incelenirse ona madalya takılıyordu sanırım. çoğunluğu muhafazakâr olan bu memlekette kadın çıplak geziyordu, yanında kocası ve kucağında piçinin de bulunmasına rağmen,tek ortak paydası aynı otelde tatil yapmak olan, farklı erkeklerin penislerinin de onun vücudunu inceleyip erekte olmasını amaçlıyordu, bakın benim vücudum burada izleyin beni diye bağırıyordu,ama sorsan çağdaş bir ailedir onlar, gavat da mutludur karısının giyiminden, hava sıcaktır amına koyayım ondan götü gözüküyordur. indirimde olduğunu görüp penguen çığlıkları atarak sevindiği ve ardından satın aldığı 135.50 tl değerinde 0.25 mm uzunluğunda şortu ile sosyo-politik düşüncelerini aktarmaya çalışıyordu oradada kızlar.ama her zaman olduğu gibi mantıklı iki kelime yan yana gelemiyordu amına koyduğumun diyaloğunda, onları dinlediğinizi belli ederek egolarının tatmin olmasını sağlıyorsunuz,2 gün önce başkasından duyup aynını sikik hafızasının hatırlayabildiği kadarıyla tekrar ettiği cümleleri birileri onaylayınca mutlu oluyorlar.hâl-hareketleriyle, seslerinin tonuyla bile farklı kafaları yaşadıkları belli oluyordu gerçekten. düşünüp sentezlediği değil, sosyal medyadan duyduğu fikirleri savunuyordu insanlar. ilgi toplamak için kahkaha atarken nefes almanızı sağlamak için kasılıp gevşeyen diyaframınızı sikeyim sizin, yapmacık orospu çocukları.
maç vardı bir ara, tüm türkiyenin bunu naklen izlediği bilinen bir durum olmasına rağmen, insanlar telefonlarından sosyal medya hesaplarına maçta cereyan eden olayları yazıyordu. sanki diğerleri onun yazdıklarıyla maçtan haberdar olabiliyordu, senin penaltıyı vermeyen hakemle ilgili düşüncelerini yazmanı bekleyen, bunları önemseyen ya da sikleyen kim olabilir ki beyinsiz gerizekalı?
tabii buraya yazdıklarımı ekranda maç izleyenlere 90. dakikada söylemeye başlaşaydım beni uzatmalar bitmeden linç ederlerdi.her sene aynısı yeniden yapılan turnuva katılamayacakları için üzülmüştü dangalaklar.

oğlum orası farklı bambaşka bir şehir olduğundan dolayı garibime gittiği filan yoktu, unutmayın toplumlar her yerde aynıdır. tüm dünyada böyledir, çağımız global beyinsizleşme çağı.
bazı sorular geliyor,ilk olarak şunun farkına varmak lazım;

kur'andaki bazı ayetler açıktır, herkesin anlayabileceği hükümleri içerir. ancak bazılarını anlamak için,;kelam, tefsir ve hadis ilmini bilmek gerekir. çünkü bu ayetlerin bazıları, yaşanan birtakım olaylar üzerine indirilmiştir ve ancak bu olayları ayrıntılı şekilde bildikten sonra, ayete hüküm verilebilir.bu ayetler eski zamanlarda yaşanan olaylar üzerine inmesine rağmen, geçerliliklerini bugün de korurlar, kıyamete kadar da koruyacaktır. kelam, tefsir ve hadis ilmi tam olarak anlamak hususunda önemlidir.

kur'anda kısasa kısas olarak öldürmenin meşru görüldüğü kısımlar vardır. fakat, genelde bırak kelamı, tefsiri, hadisi;sade şekilde yazılmış olanı bile anlayamayan insanlar, bakın kur'anda öldürmek emrediliyor vs. diye saçmalayarak,bu şekilde tanıtarak, dine zarar verebileceklerini zannediyorlar. bunu internetteki cahil entel sürüsü de,trilyon dolarlık bütçesiyle siyonist devletler de başaramaz. hoşgörü dinidir islâm.defalarca affetmekten, merhamet etmekten söz eder. dediğim gibi kısasa kısas da önemlidir;
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:02)

müminler! adam öldürmelerde size kısas farz kılındı. (bakara 2/178)

bir kötülüğün cezası, tıpkı onun gibi bir kötülüktür. kim affeder ve arayı düzeltirse, onun ödülü allah’a aittir. allah yanlış yapanları sevmez. (şura 42/40)

ey sağlam duruşlu kişiler kısasta sizin için hayat vardır, belki korunursunuz. (bakara 2/179)

allah’ın dokunulmaz kıldığı insanı, haklı bir sebep olmadan öldürmeyin. kim haksız yere öldürülürse onun velisine yetki tanımışızdır. öyleyse o da öldürmede aşırıya gitmesin. çünkü yardım görmüştür. (isrâ 17/33)

yine dediğim gibi, merhamet edip bağışlamak da geçer kur'anda;
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:02)

kim öldürülenin kardeşi tarafından bir bedel karşılığı bağışlanırsa, marufa uysun ve bedeli güzelce ödesin. bu, rabbiniz tarafından bir hafifletme ve ikramdır. her kim düşmanlığı bundan sonra da sürdürürse, ona acı bir azap vardır. (bakara 2/178)

kataloktan kıyafet seçmiyoruz beyler,bu kitap bütündür, tüm ayetler bağlantılıdır. cımbızlayıp seçerseniz saçmalarsınız;

''ey iman edenler! sarhoş iken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayınız''

bu cümlenin içerisinde ''namaza yaklaşmayınız'' geçiyor değil mi?
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:03)

bir başka soru tipine cevap olsun;

bu dünyada kötülerin de iyi bir hayatı, iyilerin de kötü bir hayatı yaşıyor olması demek,bu dünyanın bir imtihan yeri olduğu neticesini değiştirmez, aksine destekler;iyi olan yaşadığı zorlu hayata rağmen allahın dinine sıkıca sarılırken, kötü adam yaşadığı huzurlu hayata rağmen allahın emirlerini dinlemeyip doyumsuz zevklerinin peşinde koşabiliyor.

müslümanların çektikleri çileler onların günahlarına kefâret oluyor,kâfirlerin yaşadıkları dışarıdan iyi gibi gözlenen zevk dolu boş hayat ise, onların günahlarına günah katıyor ve sonsuz yaşamdaki azaplarını daha da şiddetlendiriyor. şimdi düşündüğümüzde iyi olanın yaşadığı kötü hayat bir kâr,kötü olanın yaşadığı iyi hayat ise bir zarar oluyor onlar için.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:05)

siyaset, sporda fanatizm gibi meselelerden de bahsedeyim;

en çekişmeli derbilerde birbirlerine giren, hatta kaybettiklerinde sahaya oturup ağlayanlar bile, stattan çıktıklarında maç başı ücretlerini sayarak rahat şekilde milyonluk evlerine gidiyorlar.siz ise kendinizi parçalıyorsunuz,her sene tekrarı yapılacak lig, kupa, derbi için. bırakın bu işleri.

meclisten 20 bin lira maaş almadığınız sürece, hiç bir yerde siyaset konuşmayın, insanların dünya görüşleri farklı diye birbirlerine düşman olmalarına gerek yok. sorsan totalde herkes barış ister, düşüncelerinin özünde herkesin huzurla yaşayacağı bir memleket ister.ama olmuyor işte bir şeyler ya da birileri insanları bölüyor, birlikte beraber şekilde yaşayamayacakları düşüncesini kışkırtıyor.bu düşüncede içinizdeki çeşitli konulardaki kompleksleriniz de önemli rol oynayabilir, içten içten imrendiği kitlelere karşı nefretlerini kusarken siyaseti ve siyasi görüşleri aracı kılabiliyor insan.

fanatizmden de siyasetten de uzak durun beyler.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:09)

bu dediklerimi uygulamak bir kere karakter olarak sağlam bir irade gerektiriyor.bu sağlam iradenin, programa başlama cesaretini gösterebilen herkeste olduğuna inanıyorum.
en önemli faktör ise din oluyor. gerçekten hayatınızın her alanında,her durumda,her anınızı düzenleyebilirsiniz bu dini uygulayarak. gününüzü namazlarınıza göre 5'e bölün ve programınızı ayarlamada dini görevlerinize öncelik tanıyın. gerçekten bunu yapınca boşlukların nasıl bir sıra ile doldurulabileceği konusunda büyük kolaylık sağlanmış oluyor. dini emirleri yerine getirdiğinizde kazanacağınız manevi ivme ve programı uyguladığınızdaelde edeceğiniz maddi güç ile ilk 20 günü aştıktan sonra, artık geriye dönüp baktığınızda heybenizde bir şeylerin birikmiş olduğunu göreceksiniz. düzenli şekilde yaşadıkça her gün kendinizi biraz daha geliştirir hale geliyorsunuz.iki günü eşit olan ziyandadır, demiş allahın elçisi, sürekli gelişmek zorunda bir müslüman. kısacası irade+manevi rehber(din)+maddi rehber(program) amaçları gerçekleştirir.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:09)

allah size bir peygamberini gönderdi.bu peygambere,her türlü durumu yaşayacak olan insanların da örnek alabilmesi için, gerçekten ilginç bir hayat yaşattı;

çobanlık ve tüccarlık yapıyordu allahın elçisi.

yeri geldiğinde yalnızca arpa ve suyla idare etti. savaş zamanı yokluktan karnına taş bağladı. oldukça fakir zamanları da oldu.

yeri geldiğinde savaşların ardından büyük ganimetleri dağıttığı zamanları da oldu.

yeri geldiğinde öğretmen de oldu, dini öğretti.

yeri geldiğinde kumandan da oldu, savaşı yönetti.

yeri geldiğinde doktor oldu, sağlıklı yaşamaları için ashabına öğütlerde de bulundu.

yeri geldiğinde devletin başına da geçti, ülke yönetti.

yeri geldiğinde ona insanlar eziyet etti, başından pislikler de saçtılar.

yeri geldiğinde ona eziyet edenler tövbe etti, emrine de girdiler.

yeri geldiğinde öldürmek isteyen kindar bir düşman kitlesi de oldu.

yeri geldiğinde uğrunda canını feda eden sahabeleri de oldu.

yeri geldiğinde tek kaldı, dağda inzivâya da çekildi.

yeri geldiğinde en geniş kitleleri etrafında topladı, onlara hitap da etti.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:10)

o hiç bir durumda çizgisini, davranışlarını bozmadı,en fakir zamanlarında da,devletin en ihtişamlı zamanlarında da aşırıya kaçmadı, midesinin üçte birini yemekle, üçte birini suyla doldurdu. sofradan hiçbir zaman tam doymuş olarak kalkmadı. onlar daha güçlüyken kendisine eziyet etmiş olsalar dahi müslümanlar üstünlüğü ele geçirdiğinde esir alınan düşmanlarına kötü muamele yapmadı, bilmeyenlere okumayı öğretmeleri şartıyla onları serbest bıraktı. çocukluğunda önce babasını ardından annesini daha sonra da amcasını ve dedesini kaybetti, oğullarının tümü vefat etti, davranışları ve gösterdiği sabır, hiçbir durumda isyan edilmemesini öğütler nitelikteydi. hayatı baştan sona örnekti.

peygamberin hayatını araştırın, sindire sindire okuyun beyler. toplumdaki her çeşit insan için onun hayatında örnekler, öğütler mutlaka vardır.o en uç durumları yaşadı. allah ona en uç durumları yaşattı ki davranışlarıyla düşünceleriyle tüm ümmetine örnek olabilsin,her kesimi kapsayabilsin.

yazdıklarımı mutlaka uygulayın, zorlanacağınız zamanlarda maneviyata sarılın, kalpte iki zıtlık bir arada barınamaz. kalbiniz kötü düşüncelerle, günahlarla dolduğunda;samimiyetle allahı anın, işe yarayacaktır.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 17:11)

@neymarinsaclari

burada liselilere sizin boş vaktiniz yok;internette,sözlükte vakit harcamayın derken buraya günlerce entry girmem çelişkili gelmiş arkadaşa.hitap ettiğim kesim bu sözlükte vaktini neye harcıyor,ben neye harcıyorum,bunu tüm başlığı okumana rağmen anlayamadın mı?onlar boş boş dolaşıyor,ben yazı yetiştiriyorum.insanlara özelden ders veriyorum sıkılmadan.insanlara faydam olsun diye buradayım.daha lise 1 de veletken tanıdım ben bu sözlüğü,5 sene geçmiş üzerinden,yeni hesap açıp geldim;o seneler boyunca elde ettiğim tecrübeleri paylaşmak,millete fayda vermek için.verdiğimin de farkındayım,özelden gelen mesajları ben bilirim.ben zaten gerçek hayatımda yapmam gereken çoğu işi yapmışım,hayatımı düşe kalka bir şekilde sonunda düzene sokmuşum,buraya gelip yazıyorsam;sene başlamadan evvel boş zamanım olmasından ve hayırlara vesile olma isteğimdendir.senin bulduğun çelişkilere açıklama getirmek,kabul görmek,emin ol sikimde bile olmaz.

buraya yazdıklarımın uygulanması için kimseyi de zorlamıyorum,emek veriyorum,diğer insanların da daha huzurlu yaşayabilecekleri bir hayatları olsun diye,ki hepsinin de ruhunu biliyorum huzurdan eser yok hayatlarında.kavga,gürültü,bunalım ile geçiyor günleri.zamanında geçtim aynı yollardan.çünkü geçici saniyelik zevklerle huzur bulunmaz,bağımlı olunur,git gide batağa girilir.biliyorum nasıl yaşadığınızı,yazılanlardan çizilenlerden,gelen mesajlardan da anlaşılıyor.
outbox (635) şu an ve tümü yalnızca bu başlıkla ilgili gelen sorulara verdiğim cevaplar ile başlığı okuması için insanlara attığım tavsiye mesajları.bu başlık haricinde hiç bir mesaj yok içerisinde.

kendi zamanımdan kaybederek burada çabalıyorum.hiç bir kazancım olmuyor bu başlıktan,olmayacağını da bile bile yazdım,saatlerce düzenledim,tekrar tekrar okudum.11 sayfaya ulaşmıştı sadece benim yazdıklarım,tekrardan okudum tümünü.beğenmediğim tek tük kısımları vardı.tüm entryleri not defterine kopyaladım,en baştan defalarca okuyup,defalarca düzenledim.hepsini sildim yazılmış entrylerimin,sonrasında tekrar düzenlediklerimi yeniden yazdım buraya.

bu kadar uğraşmamın sebebi neydi?

inan gerizekalı olduğumdan değil;okuduğum liseyi,ilk senesinde bırakma teşebbüsüm olmuştu,buraya anlattıklarım sayesinde 150 kişinin içerisinden 3. tamamladım.çoğunun kampüsüne giremeyeceği,hepsinin hayali olan,liselerin veletleri gaza getirsin diye geziler düzenlediği o üniversitenin öğrencisiyim.allah ömür verirse hayatımın geri kalanını kurtardım diyebiliyorum kendi kendime,yani inan benim etrafımdaki kimse de inci sözlükle vs. ile de uğraşmıyor,duysalar hepsi burun kıvırır.benim çabalamamın tek sebebi,buradan ve çok daha fazlası özelden aldığım hayır duaları.adam yaşam şeklini değiştirdiğini,namaza başladığını,en iyi üniversitelerde okuyabilmek için plan yaptığını,vazgeçmeden sabırla yazdıklarımı uygulayabileceğini yazıyor,sana da sürekli dua edeceğim,üniversiteyi kazandığımda unutmayacağım ilk sana teşekkür edeceğim diyor.

saatine 200 lira verilen yaşam koçlarını da biliyorum merak etmeyin onlarla da kıyas yapılmaz,buraya yazdıklarımı adamın anlatması için 10 seans gitmeniz lazım,ki buradakilerin tümünü de bir yerde bulamazsınız,devamında yazacaklarımı hiç bulamazsınız.yukarıda yazdığım iyi dilekleri hangi rehber öğretmen,ana-baba,tvdeki din adamı alabilir?hangisi incide 3. postayı boşalmak için caps arayan adamın dikkatini kendine çekip de namaza başlatabilir?

kendimi övmek için yazmıyorum,en etkili kısımlardan maneviyat bölümü zaten alıntı ben yazmadım yani.önemli olan vesile olmaktır her zaman.zaten beni burada sabahtan akşama övseniz,inanın 1 gram faydası olmaz beyler,gerçekleri yazıyorum sadece.özelden gelen mesajları yazmıyorum buraya,180 derece dönüş yapıyor insanlar kitleler halinde.buraya yazdıklarımı okuyup da entry girmeyen onlarca insan var,sadece özelden yazan.

benim amacım bu işe başlarken 1 kişiyi kazansam kârdır şeklindeydi.onlarca katı insanı kazandım rahat olun.kusur aradığınız başlığın sayesinde o adamlar en iyi üniversitelerin en güzel bölümlerini kazanacaklar.ama bu kadar insanı da kazanmışken geri kalanını bırakmak istemem,fakat işin daha ilk adımı başarılı olmuyor,başlık yukarıda kalmıyor.okuyan adam entry girmiyor.beyler kesinlikle girilen entry sayısı bakımından başlığın hakettiği değeri vermiyorsunuz,kendiniz okuyup işin içinden çıkıyorsunuz,başkalarının da gözüne çarpması için vesile olmuyorsunuz.her okuyan 1 kısacık entry girse bu başlık zaten inmezdi tepeden,çok daha fazla kişiye ulaşmış olurdum.salak salak gündemlerden dolayı insanlar rastlayamıyor başlığa.

hakedilen entrylerin girilmediği konusunda kendimden eminim beyler.
sadece bir örnek vereyim;06.09.2014 13:01'de başlayarak 2 dakika içerisinde 7 tane entry girdim buraya.onlardan sadece birinde sivilcelerden kurtulma kürünün tamamı mevcuttu.

işte linki; http://inci.sozlukspot.com/e/152462804/
1 entryi okuduğunuzda sivilcelerden kurtulmanın kesin yolunu elde etmiş oluyordunuz yani.bakın bakalım sadece o entry neye bedelmiş;

(bkz: sivilcelerini ve sivilce izleriniz varsa iceri)

yukarıdaki gibi mi yapmam lazımdı yani beyler?

insanın vakti değerlidir,ilgi çekmek için uğraşmayıp diğer entrylerin arasında hızlı hızlı giriyorum hepsi altın değerinde bilgileri.
liselileri üniversiteli yapacak programı sadece bir entryde yolladım,tamamını tek seferde paylaştım beyler.bu programa sayfalarla entrylerle paha biçilemez.

işte linki; http://inci.sozlukspot.com/e/152458010/

saçma sapan uydurma hikaye anlatan adamların başlıkları 100 sayfayı aşıyor,gidin bakın frame ye,yapmayın allah aşkına.sizden şuku verin nickaltı girin gibi beyinsizce işler yapmanızı istemedim,istemem,hiç bir sikime de yaramaz trilyon sayfa beni övseniz nickaltımda,tek istediğim şu başlığa mesaj girmeniz yukarıda kalmasıydı.

hiç bir kişi çıkıp da benim özel mesajıma cevap verilmedi diyebilir mi?

aynısı başlıkta defalarca yazmasına rağmen adamlar bana basit basit sorular soruyor,kopyala yapıştır dâhi yapmadan,tek tek yazarak cevaplıyorum hepsini.

tek istediğim her okuyanın şuraya entry girmesiydi,isteyenin arada uplamasıydı.onun da sebebini biliyorsunuz,hitap ettiğim kitleyi genişletmekti.anlatacaklarım bittiğinde tamamen bırakacaktım zaten bu sözlüğü.

beyler yeni yazdığım sayfalarca entry hazırda,txt halinde not defterinde.buraya,14 ağustostan beri yazıyorum haftaya tam 1 ay olacak.kazandığım insanların duaları bana yeter,amacım daha fazlasına ulaşmaktı ve en başından beri takip edenlere çok daha farklı alanlarda fayda sağlamaya devam etmekti.

şunu bilin;buraya girdiklerim,sahip olduğum okyanustan bir damla bile değil.ama duruma bakılırsa devamını getirmek,paylaşmak da belli ki kısmet değilmiş.
(dunyalideri ?, 07.09.2014 21:45 ~ 12.09.2014 22:29)

her yerde varsınız lan.

bayram namazından sonra sesli tekbir getirmeye utanan anksiyetik piç kuruları sizi.

beraberce çözeceğiz tabii bunları,bir dahaki bayrama en gür ses sizden çıkacak, güvenin bana.
(dunyalideri ?, 04.10.2014 08:21)

@gipskyingss
başlık sana 31 çekme, ferre izleme, teknolojik nimet diye önüne sunulan cinsellik pompalarından uzak dur diyor.

sanal ortamlarda, sosyal medyada sürekli kendi vücutlarını teşhir eden ilgi orospularına prim verme, başkalarının beğendiği gibi yaşayıp kasıntı bir hayat sürme diyor.

elinde telefonla, önünde bilgisayarla,24 saat boyunca sürekli belirli aralıklarla yeni bildirim var mı diye internet sitelerini, sosyal medya hesaplarını kontrol etme dürtüsüyle yaşayan insanlar normal de biz mi kafayı yemişiz?

sence hangi taraf robotlaşmış amına koyayım?
(dunyalideri ?, 09.10.2014 13:03 ~ 13:05)

beyler dalga geçiyorum gibi algılamayın ama gündemi takip ediyorsanız sınırımızın ötesinde her taraf kan gölüne dönmüş vaziyette, herkes birbiriyle savaşıyor biliyorsunuz, bakın gayet ciddiyim, benim emrime bizim liselilere yazdığımız programı 20 gündür başarıyla uygulayan 100-150 kişilik bir grubun yanında yeterli teçhizat ve istihbarat sağlansa ortadoğuda hangi örgüt olursa olsun alayının amına koyarız, çok rahat ülkelerin sınırlarını filan değiştiririz yani eminim. insanı fiziksel olarak bu kadar etkili hale getiriyor program, enerji patlaması yaşatıyor milletin özelden yazdığı mesajları görmeniz lazım.

siz reserveleri almaya devam edin ben bunları gırgırına yazıyorum. ileride yazacağım yeni entryler word dosyasında biriktiriyorum, onlar hazır bekliyor.
(dunyalideri ?, 09.10.2014 21:35 ~ 22:35)

okumaya yeni başlayanlar için;
beyler önceden yazdığım entrylerin tümünü okumadan, yeni yazacağım entryleri okumanızı tavsiye etmem.
eskileri okuyun ki; kafanızda düşüncelerimin aşağı yukarı bir portresi oluşsun, karakterimi ufaktan analiz etmiş olun ve bakış açımı az biraz anlayın istiyorum.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:00)

bundan evvel yazdıklarımın bir özetini yapacağım, ardından yeni entryleri girmeye başlayacağım.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:01)

özetin başlangıcı

ilk olarak;yeni başlayanların, özet yerine yazılanların tümünü okumalarının daha faydalı olacağını düşünüyorum, bunları sadece daha önceden okumuş olanlara hatırlatma olması amacıyla yazdığımı bilin.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:02)

bu başlığı açarken amacımız neydi?

insanların çoğunun;

hafızası zayıf; günlük hayatlarında, iş hayatlarında, en önemlisi de okul hayatlarında bunun zararını görüyorlar.

etrafındakilerle ilişkileri istedikleri gibi değil, bazen aile bireyleriyle, bazen arkadaşlarla sürekli çatışma halindeler.

yüzlerinin rengi soluk, gözleri keskin bakmıyor, bazılarında sivilce, leke gibi cilt sorunları var.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:24)

anksiyete bozukluğundan başlayıp, obsesif kompülsif kişilik bozuklarına kadar uzanan, yeri geldiğinde intiharı düşündüren, psikolojik bozukluklara sahipler, avuç avuç sakinleştirici, yeri geldiğinde, antidepresan ilaçlar kullanıyorlar, kullanmaya muhtaç olduklarını düşünüyorlar.

hayat kalitelerini düşüren, time management denilen, zaman yönetimini sağlıklı gerçekleştirmelerine engel teşkil eden, psikolojik ve fiziksel olarak onlara zarar veren bağımlılıklara sahipler;

-sosyal medyaya bağımlılık

-oyunlara bağımlılık

-müziklere bağımlılık

-erotik yayınlara bağımlılık

-mastürbasyona bağımlılık
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:25)

zor zamanlarında sığınacakları bir kapıları yok, geçmişteki kötü anılarını hatırlamaları, gün yaşamlarında karşılaştıkları sorunları ya da işteki, okuldaki başarısızlıkları, onları bunalıma sokmaya yetiyor.
dış dünya ile iletişimi kesmek ve olayları bir süreliğine de olsa unutmak istiyorlar. bu aşamada devreye uyuşturucular giriyor. aklınıza hemen şırıngalar, haplar gelmesin, bunlar daha ileri aşamalar.
sosyal medya sitelerinden medet umuyorlar, şeytani şekilde tasarlanmış, doğrudan bilinçaltına etki eden şarkılara kendilerini teslim ediyorlar, oyunlara girip sanal bir karakter oluşturarak onu yönetiyorlar, erotik, ferregrafik yayınlar izleyerek, gerçek yaşamlarında düşüremeyecekleri insanların vücutlarını yüksek çözünürlükte çıplak şekilde karşılarına getiriyorlar, hem de tek tuşla. sonra mastürbasyon yapıp birkaç dakikalığına uçuşa geçiyorlar, ama bilmiyorlar ki, inişe geçtiklerinde kafa üstü çakılıyorlar. birkaç saniyede vücutlarından dışarı boşalttıkları, parçaladıkları; salgılar, hormonlar onlar için esansiyel, bazıları sürekli dışarıdan temin edilmesi gereken yaşamsal maddeler.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:26)

yazdıklarımı size kendi kelimelerimle açıklamıştım, yeri geldiğinde kısa kısa örnek skeçler yazdım, çoğumuzun yaşadığı olayları betimlemeye çalıştım. umuyorum yeterli olmuştur, olayların gözünüzde canlanması bakımından, ileride yazacaklarımda da bu konulara değineceğim yeniden.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:27)

başlığı takip eden kitlenin önemli kısmı liseliydi, onlar için liselileri üniversiteli yapan programı hazırlamıştım ve internete bu başlığı kontrol etmek de dâhil, hiçbir şekilde girilmeyecek demiştim. programı uygulamaya başladığını başlıktan ya da özelden belirtenlerin hemen hemen hepsi sözlüğü bıraktı, sınava kadar da girmeyecekler.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:27)

eğer aranızda üniversite sınavına hazırlananlar varsa ,yazacaklarımın devamını okumasınlar. interneti sınava kadar bırakın, takip etmeyin yazdıklarımı, sınavdan sonra gelir okursunuz. alın size program, bunu uygulayın;

http://inci.sozlukspot.com/e/152458010/
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:28)

sivilcelere çözüm olan, başkalarının 50 sayfa dolusu ‘’yolla’’ entrysi karşılığında paylaştığı kürü, tek entryde girmiştim, sivilcesi olan uygulasın, kurtulsun;

http://inci.sozlukspot.com/e/152462804/
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:29)

uyku düzeninin öneminden, metabolizma ve vücudun biyolojik saatlerinden bahsetmiştim, üniversite sınavına hazırlananların kesinlikle uyması gereken saatler vardı, gün içerisinde zaman zaman yorgun düştüğünü fark edenlerin de verimli uyku uyumadıklarını belirtmiştim. 22:00-03:00 ve 12:00-14:00 arası gerçekleştirilen uykuları, diğer saatlere göre çok daha verimli olduğunu yazmıştım, bu saatlerde uykuda olursanız gün içerisinde piliniz kolay kolay bitmez demiştim.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:29)

tamamına yakını alıntı olan maneviyat konusunu paylaşmıştım, mutlaka okunması gerektiğinden bahsetmiştim. eğer okumadıysanız mutlaka bir göz gezdirin. ileride kendi yazdıklarımla tekrardan değineceğim bu konuya.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:29)

verdiğimiz üniversite kazandıran programını, üniversiteyi kazanmış olsalar da yaşı büyük kardeşlerimizin de uygulamasını istemiştim. orada yazanlar esasında bir yaşam şekli diyebiliriz. program kelimesi kelimesine uygulanmayacaktı elbette, bazı noktaları gevşetilerek, teknolojik cihazları kullanım hususunda özellikle, ana kuralları atlamadan uygulanmalı demiştim, medyanın ferregrafik baskısına ve tabii ki cadde ve sokaklarda salınarak dolaşan, kan doldurup boşaltmaktan başka işe yaramayan ‘’özgür penis kaldıraçlarına’’ ilgi göstermeden, karakterlerine 3 kuruş değer vermeden yaşayın demiştim. onların psikanalizlerini ileride daha detaylı yapacağız.
programın uygulanması sürecinde, belirli zaman dilimlerinin önemine vurgu yapmıştım. ilk 20 günün kazasız tamamlanması oldukça önemliydi. çünkü; bu süreçte beyin kimyasal olarak kendisini fabrika ayarlarına döndürmekle uğraşıyordu ve terkedilmesi gereken alışkanlıkların tümü birer bağımlılık haline geldiğinden dolayı, beynin çeşitli bölgelerinde maddi olarak bir karşılıkları vardı. bu konuda bilimsel tonla makale var, dopamin-dopamin reseptörleri mevzusu en çok bilineni, başlık boyunca bilimsel kaynakları yazmadım buraya, en başında bana güvenin, bazı durumlarda sorgulamadan uygulayacağınız işlerin tahmin edemeyeceğiniz mükâfatları olacak yazmıştım. ne kadar az ve öz yazarsam o kadar çok insan okur ve daha net anlar düşüncemden dolayı pek yanaşmadım ama talep olursa buraya dediklerimi destekler nitelikte sayfalarca bilimsel makale yığabilirim, sorun olmaz.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:31)

dediğim gibi, ilk zamanlar önemlidir, bağımlılıklardan arınma konusunda hataya düşerseniz süreç en başına sarar. o yüzden ilk 20-30 gün pisliklerinizle yüzleşme zamanı ve eğer dikkatli davranırsanız kendinizi fabrika ayarlarınıza döndürdüğünüz, hormonlarınızı dengeye getirdiğiniz, özgüven ve yaşam enerjinizin ufaktan geriye geldiğine şahit olacağınız günler olacak.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:32)

tüm çevremizi sarmış olan uyarıcılardan da bahsetmiştim; televizyonlar, bilgisayarlar, telefonlar. dizi, film ve ferre endüstrisinden yüzeysel şekilde söz etmiştik. sanal ortamlarda dolaştığımızda veya dışarı çıktığımızda, gördükleri beş para etmez abaza ilgisini elde etmek için, ablaların beyinsizce bir tavırla, kendilerini sergilediklerini ve sike dâhi sürülmeyi haketmeyen düşüncelerinde bunun çok normal bir durum olduğundan sözetmiştim. ileride bu sürtük kesimi itin götüne sokmaya devam edeceğiz.
‘’benim bedenim ,benim kararım!!!’’ diyor ya feminist yarak arsızları; onlarla ilgili yazacaklarım da; benim düşüncelerim , benim klavyem amına koyayım. ilgi orospuları sizi.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:33)

daha sonraki entrylerimde, farklı konular arasında gelgitler yaparak ayrıntıya inmeden kısa kısa yazdığımı görüyorum, o entryleri zamanı geldiğinde düzenleyeceğim, bir kısmını sileceğim, tekrardan yazacağım, derli toplu şekilde değinmek istediğim konular var.

bu özeti okusanız da arada bir dönüp eski entryleri kontrol etmenizde fayda var, ben de zaman zaman okuyorum önceden yazdıklarımı, bilinçaltına bu meseleleri dillendirmek önemli. sonuçta yaşadığımız çağ itibariyle; zihninize, yeri geldiğinde medya aracılığı ile yeri geldiğinde dışarıdaki köleleri aracılığı ile sürekli olarak bombardıman uyguluyorlar, sık sık düşünceleri tazelemek, farklı bakış açılarını da dinlemek, zihni dinç tutmak lazım.

özetin bitişi
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:34)

beyler takip edenler amacımı az çok bilir.ne kadar fazla kişi takip ederse o kadar iyi olur diyorum, nickaltı filan istemiyorum, sadece başlık yukarıda dursun, içinde varsa faydalı yazılar millet de faydalansın diye düşünüyorum.
son 2-3 gündür farklı başlıklara girip bkz vermeye başladım,1 saat içerisinde yapabildiğim kadar yapıyordum, çıkış yapmadan da siliyordum entryleri. bu taktikle 50 ye yakın yeni takipçi kazandım. fakat dün 2 tane entrym çöp kutusuna düştü, formata aykırıymış. bizim inci sözlükte format da varmış lan ilk defa duyuyorum. serkanın yeni modluk verdiği çocuklardan biridir uğraşan diye düşünüyorum, bilmiyorum kimin çöp kutusuna salladığını. ama bundan sonra uğraşmam farklı başlıklara bkz vermeyle, silik filan yersem çoluğun çocuğun yüzünden, yeni hesap açmayla hiç uğraşamam siktiğimin yerinde. yazıp yazıp yolluyoruz, hayrına uplayın şurayı ya da özelden tanıdıklarınıza gönderin, kendi başıma millete özelden yolluyorum başlığı sanki benim bir çıkarım varmış gibi. kendimi eminönünde arasına 100 dolar sıkıştırıp millete incil dağıtan misyonerler gibi hissediyorum amına koyayım.

ayrıca formatlı yerde yazacak olsak gider ekşide, uludağda, itüde yazardık orospu evladı seni.

neyse sakinim, girin entryleri, alın reserveleri yeter, ben daha çok yazacağım.
(dunyalideri ?, 13.10.2014 20:53)

siz reserveleri almaya devam edin, iyi bir çocuk olursanız belki birgün yeni entrylerimi görebilirsiniz
(dunyalideri ?, 14.10.2014 22:27)

beyler farkındaysanız yeni entryleri henüz girmedim. wordde birikiyor sürekli.

yeni yeni bilgiler ediniyorum her geçen gün; kozmik beden temizliği, anksiyete-panikatak- gereksiz korkulara karşı etkisini 2. günden itibaren hissettiren 30 günde tamamlanan antidepresan özellikli doğal kür, yine 1 ayda bağırsak florasını dengeye getirme programı,7 haftada 50 barfiks, boyuzatma programı vs. birçok faydalı, farklı konularda güzel bilgiye sahibim.

elbette paylaşacağım bunları. fakat sizin de bildiğiniz gibi, aynı anda ulaşabildiğim en geniş kitleye ulaşmak istiyorum. bunu da ne şekilde yaparım onu düşünüyorum.

bu başlığa yollasam kaç kişi takip eder, her birine ayrı başlık açsam kaç kişi takip eder,net değil.

siz en iyisi reserveleri almaya devam edin,ben düşüneyim.
(dunyalideri ?, 17.10.2014 04:56)

beyler mâlum bizim başlık yukarıda durmuyor, çünkü;okuyan, faydalanan bir kelime bile yazmıyor, yeteri kadar entry girilmiyor vs. sebebinin ne olduğu umrumda değil. fayda görmek isteyenin sike sike entry girmesini sağlayacak, dolayısıyla başlığı yukarıda tutacak ve daha başka kardeşlerimizin de rastlamasına vesile olacak bir sistem düşündüm.bu aralar geniş boş zamanlarım oluyor, gerçekten güzel şeyler paylaşmak istiyorum sözlükte de.
kafamda bir taslak oluşturdum, yolla panpalı birkaç başlığı buraya kanalize ederek başlığımızın entrysizlik sorununa çözüm getirebilirim. farklı başlıklarda farklı faydalı bilgiler paylaşacağım vaadiyle, yolla panpa yazanları, kesinlikle farklı sitelerin linkini filan atmayacağım, sözlük içerisinde bu başlığa aktarma yaptıracağım, bunu yapmak formata uygun mudur diye 7 farklı moderatöre mesaj yolladım. biri olur derse, seri entry girişi yapacağım, türlü türlü ali cengiz oyunları da düşünüyorum, bu iş formata uygunsa bu başlık uçar.
'ne kadar fazla kişiye faydamız dokunsa kârdır' felsefesiyle yola çıkıp, silik yemezsem şayet, çok faydalı, güzel bilgileri yazarlarla paylaşmış olacağım, eş zamanlı olarak buralar da entry dolacak.

cevap bekliyorum beyler, gelirse editlerim.
(dunyalideri ?, 20.10.2014 00:45)

amına kodumun yerinde sözlükle ilgilensinler diye birilerine yetki veriliyor, adamlar online olmasına rağmen evet ya da hayır diye yazmaya üşeniyor.
sikimde bile olmaz vebali boynunuza.
(dunyalideri ?, 20.10.2014 15:18)

başlıklar hazır beyler yarın sabah düzenleyeceğim hepsini

(bkz: boy uzatma kürünü paylaşıyorum)

(bkz: boy uzatma egzersizlerini paylaşıyorum)

(bkz: sivilceleri yok eden kürü paylaşıyorum)

(bkz: 7 haftada 50 barfiks programını paylaşıyorum)

(bkz: bağırsak florasını temizlemeyi öğretiyorum)

(bkz: doğal antidepresan kürü paylaşıyorum)

(bkz: kozmik beden temizliğini öğretiyorum)

(bkz: üniversite kazandıran programı paylaşıyorum)

(bkz: bu başlıkta hayatımız mükemmel hale geliyor)
(dunyalideri ?, 21.10.2014 00:06)

boy uzatma egzersizlerinin içerisinde resimli,7 haftada 50 barfiks hem ingilizce hem de resimli, onları link vermeden yazma şansım yok, kurallara uydurabileceğim bir formül düşünüyorum. halledersem tabii ki paylaşacağım.

resim paylaşma konusunda link yollamada sıkıntı olur mu bilgisi olan ulaşsın bana, formatı önemsiyoruz, saygı duyuyoruz (:
(dunyalideri ?, 21.10.2014 17:45 ~ 22:25)

@gucluvemubarek nickine hürmeten sana pusulalı namaz seti de yolluyorum kardeş
(dunyalideri ?, 21.10.2014 18:47)

@skimodyum en başında benim aklımın ucundan bile geçmezdi böyle millete yollacılık yapacağım,ama mecbur kaldım.
başka türlü yukarıda durmuyor amına koduğumun başlığı, insanlar da okuyamıyor dolayısıyla.

buraya yolla deyip 50 sayfayı gören adam, acaba başka neler yazılmış diye merak etmeyecek kadar öküzse programı uygulayamaz zaten, umuyorum başlığa yazdığım asıl entryleri de okuyorsunuz beyler.
(dunyalideri ?, 21.10.2014 22:03)

an itibariyle herkese yolladım. bu mesajın yukarısındakiler boy uzatma egzersizleri ile 7 haftada 50 barfiks hariç, göndermediğim varsa tekrardan entry girsin, hatırlatsın.

3 ayda 48 sayfa entry girilen başlığa, sadece entry girene yolluyorum deyince 24 saat dolmadan 10 safya entry girildi. böyle de bir kitle var karşımda amına koyayım.

neyse beyler, herkese tek tek yolladım, şu an outbox (1218).

bugünlük bu kadar, dükkanı kapatıyorum.

isteyenler, ne istediklerini entrylerinde yazsın, yarın sabah aynen yollamaya devam edeceğim.
(dunyalideri ?, 21.10.2014 22:16)

@niyazisikenadam al bakalım sana özel bir kür yaptım 2 yumurta 1 süt 1 ekmekle;

http://yumurtaliekmek.com.../yumurtaliekmek1_1610.jpg

siktirgit şimdi (:
(dunyalideri ?, 21.10.2014 22:37)

dışarıdayım beyler eve gitmem 12 yi geçecek, çok geç vakitte yollayacağım herkese, atlamam kimseyi merak etmeyin.

bu entry ve bundan önceki entry arasındakilere yollayacağım beklesinler.

özelden ben mesaj attım yolla filan yazıyorlar, o yazdıklarınıza bakmıyorum başlığa yazanlara atıyorum.

adam mı kandırıyorsunuz piç kuruları iki entry girmeye üşeniyorsunuz attığım kürler 50 sayfa orospu çocukları sizi.

sakinim.
(dunyalideri ?, 22.10.2014 19:41 ~ 20:02)

beyler inşallah yolla yazmaya geldiğiniz bu başlıkta neler yazdığını da okuyorsunuzdur.

benim amacım insanlara bu kürleri programları yollarken başlıktaki entryleri de okutmak amına koyayım yoksa isterse 500 sayfa olsun entryler okunup düşünceler değişmedikçe manevi anlamda bir işinize yaramaz o gönderdiğim programlar kürler.

okuyun piç kuruları.
(dunyalideri ?, 25.10.2014 00:09)

beyler esasında gerçekten böyle millete yollacılık yapmak istemiyorum ama başka türlü başlığa insan dolmuyor.
(dunyalideri ?, 25.10.2014 14:33)

bir süre daha böyle devam edeceğiz, yolla yazanlara pm atmakla devam edeceğim, yeni yazı olmayacak.
(dunyalideri ?, 25.10.2014 14:34)

kitle yeterince genişleyince yollacılığa ara vereceğim, yeni yazılarımı göndermeye kaldığım yerden devam edeceğim.
(dunyalideri ?, 25.10.2014 14:35)
#154867937 :) :o :( paylaş /msj ?
çok farklı konulardan yazacağım, mesela;

yahudilerin ferre endüstrisinde pastadan aldıkları paydan, bu insanların bu sektöre yaptıkları yatırımlardan ve bunu ne amaçla yaptıklarından bahsedeceğiz.
(dunyalideri ?, 25.10.2014 14:36)

taramalı tüfek gibi sikişen cengâverlerin hapsedildikleri zihin kontrolünden de bahsedeceğim, hiçbir şey göründüğü gibi değil.